Şeker, Memur-Sen toplantı salonunda düzenlediği basın toplantısında, hükümetin, memur ve memur emeklilerinin maaşlarında 2020'nin birinci altı aylık döneminde yüzde 3,5, ikinci altı aylık döneminde yüzde 3, 2021'in birinci altı aylık döneminde yüzde 3, ikinci altı aylık döneminde de yüzde 2,5 oransal artış yapılmasına yönelik teklifini değerlendirdi.
"Kamu İşvereni, görüşmelerin 16’ncı gününde, bizim tekliflerimizin kendilerine iletilmesinden tam 22 gün sonra masaya teklif sundu.” diyen Şeker, şöyle konuştu:
“Kamu İşverenin toplu sözleşme masasına sunduğu ve kamuoyuna duyurduğu teklif, gecikmeyi unutturacak kadar vahim bir içeriğe ve eksikliklere sahip. Kamu İşvereninin teklifi, “teklif gecikti” siteminin ve tepkisinin ötesinde “teklif geçiştirildi”, “masa önemsizleştirildi” ve “alın terimiz değersizleştirildi” tespitlerini ifade etmeyi ve buna dayalı tepkileri hayata geçirmeyi hem gerekli hem de haklı hale getirmiştir.” değerlendirmesinde bulundu
Hükümetin masaya sunduğu ilk teklif kimsenin gönlünü rahatlatmaz
Toplu sözleşme sürecine dair sitem ve tepki cümlelerinin sayısının ve dozunun yükselmesi; kamu işvereninin masaya geç teklif sunma gayretinin ve sunduğu teklifin garabetinin semeresi olarak görülmesi gerektiğine dikkat çeken Şeker, “Kamu İşveren Heyetinin geç kalmış ve geçiştirmeye odaklanmış teklifinin içeriğinde; bize teklif edilmesi bir tarafa masanın çevresinde dahi terennüm edilmemesi gereken oranlar ve rakamlar yer alıyor. Hükümetin masaya sunduğu ilk teklif; “Güçlü Türkiye imkânsız”, “Büyük Türkiye anlamsız” ve “Yeni Türkiye gereksiz” fikri sabitinde debelenenler dışında hiç kimsenin aklına yatmaz, gönlünü rahatlatmaz.” ifadelerini kullandı.
Bu teklifin, yeni, büyük ve güçlü Türkiye hedeflerini ve gerçeklerini yok sayanlara can suyu vermek, kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeme kararından da açıkça vazgeçmek olduğu görülmelidir.” diyen Şeker, Hükümet, kalkınmayı önemsediğine, adaleti öncelediğine dair ispatı ve icraatı, toplu sözleşme masasına sunduğu yeni teklifle hem teyit hem de tescil etmelidir.” dedi.
“Memur-Sen teklifi kabul gördü ama”
Memur-Sen Konfederasyonunun ve yetkili sendikalarımızın toplu sözleşme tekliflerinin kabul görüldüğünü belirten Şeker, “Teşkilatımız, üyelerimiz ve kamu görevlilerimiz tarafından duruma uygun, çözüme matuf, içeriği makbul, maliyeti ve mahiyeti makul teklifler olarak kabul gördü. Bu kabule rağmen, Kamu İşvereninin 24 Temmuz’da sanki kendisine hiç teklif sunulmamış, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarına, demokratik ve sendikal haklarına, özlük hakları ve çalışma şartlarına dair tekliflerinden bihaber kalmış bir profil çizmesi ne kabul edilir ne de anlaşılır bir tutumdur.” dedi.
“Bu oranlar Hükümet tarafından deklare edilen enflasyon tahminlerine uygun değil”
Hükümetin masaya sunduğu 2020 ve 2021 yıllarında maaş ve ücretlere yansıtılacak artışlara ilişkin teklifini hatırlatan Şeker, “2020 için yüzde 3,5 + yüzde3 ve 2021 için yüzde3 + yüzde 2,5’tir. Bu oranlar, Hükümetin açıkladığı ekonomik hedeflerle uyumlu değil. Bu oranlar, Hükümet tarafından deklare edilen enflasyon tahminleri ve beklentilerine uygun değil. Hükümetin teklifi, faiz oranlarındaki düşmeyi, kurdaki aşağı yönlü hareketi, elektrik, doğalgaz ve diğer bazı temel ürünlerin fiyatlarındaki yukarıya yükselişi doğrulamıyor ve aksine yok sayıyor. 5. Dönem Toplu Sözleşme masasına dün itibariyle sunulan Kamu İşvereni teklifi, “Kamu görevlilerine büyümeden pay vermeme haksızlığı” sona ermesi gerekirken aksine “kamu görevlilerine bütçeden pay vermeme hastalığı” eklenme çabası olarak da görülebilir.” diye konuştu.
“Ücretlerinize enflasyon beklentisinden daha düşük oranda zam yapılmasını kabul edin”
Siyasi iradenin toplu pazarlık masasına, kamu görevlilerini refaha kavuşturma değil cefayla buluşturma teklifinin sunulduğunu görmesi gerektiğine dikkat çeken Şeker, teklifin eksiklerini ve hatalarını da bir an önce giderilmesi gerektiğini söyledi.
Şeker,“5’inci Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Kamu İşvereninden gelen ilk teklifin anlamı; 2020 için yıllık toplamda yüzde 6.60, 2021 için yıllık toplamda yüzde5.57 oranın da zam yapılması, iki yıllık toplamda ise yüzde12,54 oranında maaş ve ücretlere artış yansıtılmasını teklif etmektir. Bu durumda kamu görevlilerine ve onların yetkili temsilcisi konumunda bulunan konfederasyona ve sendikalara şu denilmektedir, ”2020’de maaş ve ücretlerinize enflasyon beklentisinden daha düşük oranda zam yapılmasını kabul edin.” ifadelerini kullandı
“Ücretlerinize dört seferde yüzde 12’nin biraz üzerinde zam yapılmasını normal kabul edin”
Elektriğe, doğalgaza tek seferde yüzde 15 zam yapıldı. Fakat maaş ve ücretlerinize dört seferde yüzde 12’nin biraz üzerinde zam yapılmasını normal kabul edin. Yetmez, “gecikme zammı aylık yüzde2,5, yıllık yüzde 30 iken maaş zammınızın yıllık yüzde 6’lar ve iki yıllık toplamda yüzde 12’ler seviyesinde olmasına aldırış etmeyin” denildiğine dikkat çeken Şeker konuşmasına şu şekilde devam etti:
Bir başka ifadeyle, kamu tarafı bazı harçlara ve ücretlere gelecek yıl yaklaşık yüzde 27 oranında zam yapacaktır. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Hükümetin bütçe teklifinin Meclis tarafından kabul edilmemesi halinde “bir önceki yılın bütçesinin ilgili yıldaki yeniden değerleme oranı kadar artırılması” uygulamasına geçilmiştir. Buna bağlı olarak, 2020 yılı bütçe teklifi Meclis tarafından kabul edilmemesi halinde 2019 bütçesinin 2020 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranı kadar artırılması söz konusu olacak. Böyle bir durum gerçekleşirse; 2020 yılında Hükümetin bütçesine yaklaşık yüzde 27 civarında zam yapılırken kamu görevlilerinin maaşlarına ise yüzde 3,5+yüzde 3 zam yapılması gibi bir garabet ortaya çıkacaktır.”
“Memuru enflasyona ezdirmeyiz vaadi korunsun”
"Memuru enflasyona ezdirmeyiz” vaadinin Hükümet tarafından öncelikle teklif bandında korunması gerektiğini dile getiren Şeker, “Bir başka anlatımla Hükümetin ilk teklifinin 2020 ve 2021 için sırasıyla Merkez Bankasının beklenti anketindeki yüz de13,9 ve yüzde 9,5 oranları dikkate alınarak şekillendirilmesi ve masaya getirilmesi gerekirdi. Diğer taraftan, toplu pazarlık masası sadece maaş ve ücret zamlarıyla sınırlı bir pazarlık masası değil. Masada haklar; sosyal hak ve yardımlar, özlük hakları ve çalışma şartları da pazarlığın kapsamında değerlendiriliyor. Hükümetin masaya sunduğu ilk teklifte ek göstergeden, kademe derece sınırlamasının kaldırılmasına, teklifimizde yer alan taban aylığa seyyanen zamdan, refah payına sözleşmeli personelin kadroya geçmesinden, kılık-kıyafet yasağının kaldırılmasına, gelir vergisi mağduriyetinin son bulmasından dayanışma aidatı ve toplu sözleşme ikramiyesine, yerel yönetim seçimleri sonrası iş güvencesine ve sendikal haklara yönelik saldırılardan keyfi ve eziyet edici geçici görevlendirmeye, genel toplu sözleşme kapsamındaki birçok konu başlığı hiçbir şekilde dikkate alınmamış ve bunlarla ilgili teklif içeriğine yer verilmemiştir.” dedi.
“Bu teklifin tamamlanmaya ilavelerle zenginleştirilmeye ihtiyacı var”
Hizmet kollarındaki yetkili sendikalar tarafından sunulan teklif metinleri üzerinden bir değerlendirme yapılarak hizmet kollarına yönelik bir teklif içeriği oluşturulmadığını belirten Şeker, bu teklifin içerdiği oranlar boyutuyla yetersizlikle ve adaletsizlikle malul olduğunu söyledi.
Şeker, “Bu bakımdan Kamu İşvereninin teklifi sonrasında “Ne makul ne de makbul bir teklif var sadece malul bir teklif var” dedik. Zira bu tekli; yeni Türkiye’yi görme, büyük Türkiye’yi yansıtma, güçlü Türkiye’yi yaşatma noktasında maluldür. Bu teklif, refahı tabana yayma, gelir dağılımında adaleti sağlama açısından maluldür. Bu teklif, “Türkiye’nin kamu görevlilerinin beklentilerini karşılayacak cüssesi, alın terinin hakkını teslim edecek bütçesi yok” cümlesine inanmamızı beklemek nedeniyle fikren, ilmen, ahlaken maluldür. Bizler, kamu görevlilerinin standardını yükseltecek, dertlerini küçültüp bitirecek teklif beklerken karşımıza çıkan teklif “Vaat ettiği standart düşük, ürettiği skandal büyük” niteliktedir. Biz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin ilk toplu sözleşmesinin, imzaya çağıran bir içerikle yürütülmesini beklerken, nizaya ve sahaya çağıran bir teklifle karşılaştık. Bu teklifin tamamlanmaya, ilavelerle zenginleştirilmeye ihtiyacı var.” diye konuştu.
“Yeni Türkiye’nin güvenine yaslanan bir teklif istiyoruz”
İşveren ve emek kesimini birbirinden uzaklaştıracak bu teklifi bir kenara koyup uzlaşmayı sağlayacak yeni bir teklif için yeterli zaman, bu teklifin maliyetini karşılayacak bütçede imkân var olduğuna inanıyoruz.” diyen Şeker, “Biz, eski Türkiye’nin vehimlerinden beslenen değil yeni Türkiye’nin güvenine yaslanan bir teklif istiyoruz.” dedi.
Türkiye’nin gücüne bizim kadar inanılırsa, Türkiye’nin büyüklüğüne bizim kadar itibar edilirse, Türkiye’nin yeni paradigma çerçevesi bizim gibi anlaşılırsa; anlaşmamızda, adil paylaşmamızda, birlikte ve huzur içerisinde yaşamamızda çok daha kolay karşılanacaktır.” diyen Şeker, “Biz, örgütlü gücümüzü yetersiz tekliflere tepki vermekten kaçınmayız. Fakat biz örgütlü gücümüzü gereksiz şeyler için değil, hak ettiğimizi bize teslim edecek teklifleri takdir etmek için kullanmak istiyoruz. Yeni bir teklif ve yeni bir eşik bekliyoruz. Türkiye’ye inanıyor ve Türkiye’nin gücüne itibar ediyoruz. Memur-Sen Siirt İl temsilciliği olarak ilimizdeki Memur-Sen teşkilatlarıyla birlikte toplu sözleşme sürecini yakından takip etmeye, bizleri memnun edecek her konuda destek, üzecek ve gerecek her konuda tepki vermeye hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.” şeklinde konuştu
“Parti yöneticileri bizimle birlikte hareket etsin”
Özellikle iktidar partisine mensup milletvekillerinin toplu sözleşme noktasında sorumluluk almalarını Hükümet kanadına yönelik baskı ve beklenti iradesi oluşturmak noktasında kendileriyle birlikte hareket etmeleri çağrısında bulunan Şeker, “ Emeğin hakkının verilmesi noktasındaki niyet ve gayretlerimizde bereket, irade ve çalışmalarımızda örgütlü güçten neşet eden kudret temenni ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
İLKHA