Meni; buluğ çağına eren erkek ve kadından, herhangi bir sebepten dolayı tazyikli bir şekilde gelen, biraz daha katılığı bulunan beyaz bir sudur. Mezi ise; şehvet hissi uyandıran bir sebep sonrasında gelen ince ve şeffaf bir sudur. Meni guslü gerektirirken mezi gerektirmez. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdu:
Meniden dolayı gusül, meziden dolayı da abdest gerekir. (Tirmizî)
Mezinin necis olmasıyla ilgili islam âlimlerinin ittifakı vardır. Fakat meniyle ilgili farklı görüşler mevcuttur. Maliki ve Hanefi mezhebine göre necis, Şafi ve Hanbeli mezhebine göre ise temizdir. Namaza engel değildir. Bu bakımdan Hanefi ve Maliki olanlar ihtilam olmuşlarsa iç çamaşırlarını değiştirmeli veya yıkadıktan sonra namaz kılmalıdırlar. Eğer bu necaset pantolona sirayet etmemişse onunla namaz kılınmasında bir sakınca yoktur.
Aynı şekilde meni iç çamaşırda veya sirayet ettiği pantolonda kurursa onu çitileyerek gidermek gerekir. Çünkü herhangi bir ıslaklıkla tekrardan necasetin belirginleşmesi söz konusu olabilir. Hz. Aişe (radiyallahu anha)'dan gelen bir rivayete göre kendisi şöyle dedi:
Resûlullah (sav) Efendimizin elbisesindeki meniyi ovup çitilerdim, sonra da kalkıp gider ve o elbiseyle namaz kılardı. (Müslim)
Yine bir başka rivayete göre Hz Aişe (radiyallahu anha) "Ben Resûlullah (sav)'in elbisesine bulaşan meniyi yıkıyordum. O, elbisesinde ıslak kısım (kurumamış) olduğu halde namaza giderdi." dedi. (Buhari)
Sahih olarak varid olan bu hadislere binaen meninin bulaştığı iç çamaşırı veya elbiseyi eğer yaşsa yıkamak, kuruysa çitilemek gerekir. Pantolona sirayet eden meni eğer azsa namazın sıhhatine engel olmaz.