Bir tarafta günümüz gençliğinin düştüğü içler acısı durumdan şikayet edilirken öte tarafta adeta söz konusu yangınla ilgili herhangi bir tedbirin alınmaması gerçekten dikkat çekici...
İstanbul Sözleşmesi ve diğer taalluk eden kanunların doğurduğu sonuçlarla her gün karşılaşıyorken bir türlü köklü çözümle alakalı adımların atılmaması doğrusu hayret verici...
Vahşi kapitalizmin ihtiyaç diye topluma, gençliğe empoze ettiği, ahlaksız Makyavelizm’in bizi ha bire içine sürüklediği hodbinlik ve sınır tanımazlık artık ne mukaddesat ne değer ne saygı ne de sevgi bıraktı!
Ezan hassasiyetine tahammülsüzlükten tutun, ayakkabı için varlık sebebi annesini önce darp eden sonra merdivenden aşağı iten kızın aşağılık kompleksine kadar, bütün olup bitenlerin sebebi inanın kendi yapıp ettiklerimizdir.
Araplar buna, ‘Elin bağladı, ağzın şişirdi’ diyor.
Her gün bir eğitim kitabından veya ders olarak okutulan bir sözde eserden satır aralarına serpiştirilmiş, çocuklarımızın saf dimağlarını kirleten bir vakıayla, bir skandalla karşı karşıya kalıyoruz.
Daha dün yeni, HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanlığı 9.sınıf ders kitabındaki yeni bir fecaatı ifşa edip tepki gösterdi:
9. Sınıf Demokrasi ve İnsan Hakları ders kitabında ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ saçmalığı anlatılırken; ‘Kadın doğulmaz kadın olunur’, hezeyanıyla çocuklara adeta doğulduktan sonra istenen cinsiyete geçilebileceği zehri aşılanıyor. Ayrıca aynı yerde, ‘Genç bir erkekle kadın birlikte yaşadıklarında…’ ibaresiyle de meşru olan “evlilik” tamamen tedavülden kaldırılarak ‘birliktelik’ sersemliği normal ve revaçta olan olarak gösterilmeye çalışılıyor. Bunun dışında, konuyla ilgili değerlendirme sorularında, ‘Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama konusunda yeterince duyarlı olduğunuzu, üzerinize düşen görevleri yerine getirdiğinizi düşünüyor muşunuz?’ şeklinde özendirici ifadelerle cinsiyet eşitliği saçmalığının öğrencilere benimsetilmeye çalışıldığı hatta buna teşvik edildikleri açıkça görülüyor. Böylece bu satırlar, işin vahametini bir kez daha ortaya koyuyor.
Dindar gençlik böyle mi yetiştirilecekti, nesil emniyeti böyle mi sağlanacaktı?! İthal yönetmelik ve sözleşmelerle toplum sersemleştiriliyor. Aile mefhumundan yoksun Batılıların istemleriyle aile kalamayız. Evlilik müessesesi zarar gördükçe sersem bir neslin peyda olması gayet normaldir. “Elin ağzına bakan karısını tez boşar” demişler ya! Ahlak ve aile mefhumunu bilmezlerin ağzına baktıkça evde huzur kalmayacak, boşanmaların sonu gelmeyecek!
Dinimiz İslam’ın sahip çıkılmasını emrettiği, insanlık aleminin onunla hayat bulacağı, HÜDA PAR’ın parti programında özellikle üzerinde durduğu 5 olmazsa olmazın korunması için sözleşmeler yapılsın, kanunlar çıkarılsın, konferanslar verilsin! Din, can, mal, akıl ve nesil emniyeti için herkes devreye girsin! Bugün her tarafa sızdırılan mefsedetin damarlarını kesecek, hortumlanmaya çalışılan izzet ve onurumuzun kurtarılması için söz konusu esaslara sarılarak yeni bir diriliş ve uyanış şarttır. Bu iş beklemeye gelmez, yarın çok geç olabilir.
Merdivenlerden yuvarlanan annelerimizin hatırı için acele etmemiz lazım. Toplumun hayat damarlarına zerk edilen bütün zehrin damarlarını bir an önce kesmemiz lazım! Ezan düşmanı zibidilerin yetişeceği bir memleket olacaksak, -Allah aşkına- o zaman gece gündüz yerdiğimiz batıdan ne farkımız kalır!
O zaman lütfen herkes sorumluluk bilinciyle harekete geçmek için davransın!
Selam ve dua ile.