İşgal rejiminin saldırıları dünyanın gözü önünde sergilediğine vurgu yapılan açıklamada, “İşgal güçleri ve fanatik Yahudiler, Mescid-i Aksa’yı işgal ederek sadece Filistinlilerin ibadet ve yaşam haklarını ellerinden almakla kalmayıp her üç semavi dinin ortak noktası olan Kudüs’te adeta devlet tarafından izlenen bir terörü, dünyanın gözleri önünde sergilemektedirler. Burada; Mescid-i Aksa’yı koruma adına dökülen her kan, tüm İslam âleminin üzerinde vebaldir. Mübarek Ramazan Ayında ve Ramazan Bayramı’na günler kala uygulanan bu kasıtlı kışkırtma ve şiddetin seyircisi olmak, her Müslümanı ve insanı bu zulmün bir parçası da yapar.” denildi.
“Müslümana bu aşamada düşen görev, Kur’an-ı Kerim’in emri üzerine bu zulme karşı koymak ve bununla mücadele etmektir” denilen açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, en üst düzeyde yaptığı temaslar ile kendi olgunluğuna yakışan cihette, bu menfur hadiselerin sona erdirilmesi adına diplomatik ve siyasi adımlarını ciddiyetle atmaya devam etmektedir. Bizler iş dünyası olarak bu durum karşısında haklı tepkimizi, yine bize yakışır şekilde iktisadi olarak elbette göstermeliyiz.” ifadelerine yer verildi.
Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıların kabul edilemez olduğu ifade edilen açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Mescid-i Aksa’ya ve onun temsil ettiği dini değerlere yönelik bu saldırıları kınıyoruz. Başta tüm İslam dünyasını, insanı önceleyen dünyadaki tüm sivil toplum kuruluşlarını, insan hakları savunucularını ve bu hakları destekleyen devletleri, Mescid-i Aksa’ya yönelik bu saldırılara sessiz kalmayıp gereken tüm adımları atmaya davet ediyoruz.”