Allah (cc) Hz. İsa (as)’ ı “Mesih” diye vasıflandırmıştır. Hz. İsa’ya bu sıfatın verilmesinin birçok hikmetli izahı vardır ve de hepsi doğrudur.
Mesh; el sürmek suretiyle toz almak, okşamak, zeminin üzerindeki pürüzleri gidermek gibi manalara gelir.
İsa Mesih’e Mesih denmesinin belli başlı sebepleri şunlardır;
İsa Mesih, saçına zeytinyağını sürerek saçlarını parlatırdı.
İsa Mesih, yetimleri ve sevgiye muhtaç olanları okşardı.
İsa Mesih, gözü silinmiş kimseyi mesh ederek Allah’ın izniyle ona ışık verirdi.
İsa Mesih, hastalara elini sürer Allah’ın izniyle onlara şifa olurdu.
İsa Mesih’in bedeni ve ruhi yapısı her türlü pürüzden arıydı.
İsa Mesih’in ellerinde ve ayaklarında hiçbir pürüz yoktu. Bu nedenle dokunduğu yerde çizik vs. oluşmazdı.
İsa Mesih pürüzlü, kirli el ve ayakların dokunuşundan korunmuştu.
Bütün bu sıfatlar Rasulullah (sav) ve onun ümmeti için de söz konusudur. Abdestte başı mesh etmek, aynı şekilde teyemmüm de elleri ve yüzü mesh etmek suretiyle her Müslüman “Mesih” oluyor. İsa (as) saçına zeytinyağını mesh ederdi. Bunun sonucunda her zaman parlak bir saça sahipti. Böylece Mesih, dünyanın tozunun başına değmediği, dünyanın tozunun saçına dolayısıyla başına bulaşmasına izin vermeyeceği mesajını veriyordu. Zeytinyağı, Hak Teâlâ’nın nurunun yakıtı olarak teşbih edilmiştir(Nur:35). Demek ki insan, Hakkın nuru olan Kur’an’ı başına mesh ederek parlak bir zihne, pürüzsüz bir el ve yüze sahip olur. İsa Mesih somut olarak aslında Kur’an’ın nurunu müjdelemiştir.
Kur’an’ın nuru insanı mest ederek zihnini berraklaştırır. Onun saçını parlatarak ona güzellik ve itibar sağlar. Parlak saç dünyaya karşı özgür ve aziz olmanın nişanıdır. Saçı suni şeylerle değil Kur’an’ın nur kaynağıyla parlatmak gerekir. Suni dünyevi şeyler saçı parlatabilir ama asla bu manada insanı Mesih yapmaz.
Mesih’in zıddı nedir? İlginçtir, Mesih’in zıt mefhumu “timsahtır.” Çünkü Mesih ile timsah aynı köktendir. Bunun ne ilgisi vardır? Çünkü timsahın derisi çok kalın ve son derece pürüzlüdür. Meshten etkilenmesi mümkün değildir. Kendisini mesh eden eli hissetmediği gibi dokunan eli de parçalar. “Allah, kelamın en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi. Ondan Rablerine saygısı olanların derileri ürperir” (Zümer:23) buyurulur. Ayet insanın “Mesih” vasfına sahip olması durumunda nasıl hassas bir cilde sahip olacağını haber veriyor. İşte bu nedenle Mesih’ten etkilenmeyen, mest olmayan, yalancı, inatçı, kaba, duygusuz kimseye de “timsah” adı verilir.
Örneğin timsahlar ülkesi Mısır’da katliamlara karşı sessiz kalan bir Avrupa ve Papa, Mesih’in mirasçısı olduğunu asla iddia edemez. Kendisi dışında kimseye acımayan, günde bilmem kaç defa aldığı abdestte başını mesh ederek “Mesih” olan Müslümanlara zulmeden, onları hor gören, dışlayan bir Avrupa ve Hıristiyanlık âlemi Mesih olamayacağı gibi Mesih’in mirasçısı da olamaz. Olsa olsa timsah olur.
Nerde olursa olsun meydana gelen bir zulme karşı Mesih’in mirasçılarının derisi ürperir. Çünkü Mesih, zarif ve hassas bir tene sahiptir. Onun teni kaba ve kalın değildir. Aksi takdirde nasıl ürpersin. Kalın ve pürüzlü kimsenin derisinin ürpermesi düşünülebilir mi?
Kıyamet günü insanların derileri aleyhlerinde şahitlik yapar(Fussilet:20). Çünkü o deriler sahipleri tarafından timsah derisine dönüştürülerek duyarsız hale getirilmiş diye şikâyet ederler.
Mesih’in varislerinin derileri hassastır. Maddeci ve kapitalist değildir. Kimseyi sömürmez aksine insanları kendilerine tercih ederler. Bu niteliklerin hiç birisi Avrupa’da yoktur. Avrupa, Mesih’in varisi olduğunu iddia ederken aslında timsaha dönüşmüştür. Timsaha dönüşmenin şöyle bir tehlikesi vardır. Timsahın derisi avcıların hedefidir. Çünkü kalın ve duyarsız derinin hakkı budur. Kimse ince deriyi avlamaz ama kalın deriyi avlar.
Kısacası, Avrupa medeniyeti, Mesih’in medeniyeti değil, timsah medeniyetidir. Onun için hep av olma korkusu yaşıyorlar. Onların paranoyak halleri derilerinin hassasiyetinden değil, ekonomik bir meta haline gelmiş olmasından dolayıdır. Bütün tedbirlere rağmen kimse timsahların avlanmasının önüne geçemiyor. Bu da her şeyi ifade etmiyor mu? Demek ki onların medeniyeti Mesih medeniyeti değil, timsah medeniyetidir. Binaenaleyh döktükleri gözyaşları da timsah gözyaşlarıdır.