Ailesi, Bitlis’ten İstanbul’a taşındığında henüz 6 yaşında olan Şehid Metin Yüksel, Fatih İlçesi Haydar Mahallesi'nde yaşamaya başlar.
1975 yılında kurulan Akıncılar teşkilatının 1976 yılında Fatih şubesini açar. O dönem, içki, kumar, uyuşturucu, kaçak silah ve benzeri durumların yoğun olduğu bir bölge olan Fatih ilçesinde attığı bu adım, Metin Yüksel'i hedef haline getirmiştir.
Soğuk ve karlı bir Şubat günü, Fatih Camii avlusunda faşist zihniyetin karanlık temsilcileri tarafından hedef alınan Metin Yüksel, 23 Şubat 1979'da katledilerek şehadet mertebesine nail olur.
"O, İslami hareket için önemli bir figürdü"
Şehidi en iyi tanıyan dava arkadaşlarından Mehmet Şahin, Metin Yüksel'i şöyle anlatır:
"Metin Yüksel'le 1973 senesinde MTTB ortaöğretim komitesinde tanıştım. Metin, çok karizmatik biriydi ve tanıştığı insanları hemen etkileyebilen biriydi. Şehidi tanıyıp da etkisinde kalmayan neredeyse kimse yoktu. Başlangıçta sadece 3-5 kişi ile kurulan Fatih'teki derneğimiz Metin’in çalışmaları ve ortaya koyduğu mücadelesi neticesinde bir anda Fatih'te sesi duyulan bir dernek olmuştu. Rahmetli Metin'in şehit edilmesinin temel sebeplerinden birisi de buydu. O, İslami hareket için önemli bir figürdü ve gelecekte önder olabilecek liderlik karizmasına sahipti."
" Metin Yüksel'in hayatı 'Hayat iman ve cihattır' sözünün karşılığıdır "
Metin Yüksel’in kısacık hayatına çok şeyler sığdırdığını ve verdiği mücadelenin örnek alınması gerektiğini söyleyen Şahin, “Eğer 'Hayat iman ve cihattır' sözünün karşılığını görmek istiyorsanız, Metin Yüksel'in hayatına bakın. Gerçekten o, öyle bir insandı. Diyebilirim ki, Fatih ilçesini 1-2 sene içerisinde bütün bu gayri ahlaki çetelerden temizledi." ifadelerini kullandı.
"Sınırsız ve sınıfsız İslami bir anlayışa sahipti"
Şehid Metin'in Filistin davası için de pratik eylemler ortaya koyduğunu ve Filistin’i hatırlatan söylemlerde bulunduğunu belirten Şahin “Şehidin mücadele anlayışı mezheplere sığdırılamaz. Sınırsız ve sınıfsız İslami bir anlayışa sahipti. Afganistan’dan İran’a, Eritre’den Moro’ya, Filistin’den Batman’a, Konya’ya, Kayseri'ye kadar kapsamlı bir İslami mücadele anlayışı ortaya koyardı.” şeklinde konuştu.
"Metin'i şehit ettiler ama o şehadetle ölümsüzleşti”
Yaptığı çalışmalardan dolayı karanlık odakların rahatsız olduğunu ve bu sebepten dolayı hedef seçildiğini belirten Şahin, "Karanlık güçler, Metin'in ortadan kaldırılması gerektiğine karar vermişti. Onlar için, tetiği kimin çektiğinin bir önemi yoktu ama çektirenler önemliydi. Şehit ilk olarak 1977 yılında solcular tarafından hedef seçildi ve vurulmuştu. Ancak şehadet, 23 Şubat 1979’da bir Cuma namazı çıkışı, Fatih camii avlusunda, sağcı çetelerin eliyle geldi. Her iki olayda da kuklacılar aynıydı. O tetiği çektirenler ise o günkü derin devlet yapılanmasıydı. Onlar, Metin'i şehit ettiler ama o şehadetle ölümsüzleşti.” ifadelerini kullandı.
"Bu hareketi adeta, 'sizden korkmuyorum' anlamına geliyordu"
Metin Yüksel'in Fatih Camii avlusunda Şehid edildiği günü anlatan Şahin, şöyle konuştu:
"Caminin avlusunda, bizim bulunduğumuz yöne doğru kalabalık bir ülkücü gurubun geldiğini gördük. Liderleri, Metinle aynı pozisyona geldiğinde selam verdi. Ben ve Mehmet Ali selamını almadık ancak Metin aldı ve beraber yürüyerek camiye girdiler. Biz şaşırmıştık. Bizi öldürmeye gelenlerle beraber yürümeye başlamıştı. Bu hareketi adeta, 'sizden korkmuyorum' anlamına geliyordu. Cami çıkışında ülkücüler çınar ağaçlarının arkasında, silahlı bir şekilde bekliyorlardı. Namaza da girmediler, bayağı kalabalıktılar. Sonra 'Metin!'! diye bir ses duydum. Baktım ülkücülerin sözde lideri ve 2-3 kişi daha silahlarını Metin'e doğrultmuşlar. Metin, bir eli parkasında diğer eliyle 'Durun! Silahları indirin' der gibi işaret etti. Biraz uzak olduğum için konuşulanları duymuyor, sadece görüyordum. Metin bir iki adım atar atmaz ateş ettiler. Önce göğsüne, sonra sendeleyince de alnına bir kurşun geldi ve orada şehid oldu. Buna rağmen kaçarlarken Metine doğru ateş etmeye devam ediyorlardı." (Nizamettin Aşkin- İLKHA)