Mevsimlik tarım işçilerinin dramı bitmek bitmiyor. Geçimlerini sağlayabilmek için ilkbahar mevsimiyle birlikte çocukları ile birlikte batı illerine giden birçok tarım işçisi; ya trafik kazalarında vefat ediyor ya da sakat kalıyor. Yerlerine varıp çalışanlar ise çok zor şartlar altında çalışıyor.
Mevsimlik tarım işçilerinin çocukları da okul kapanmadan yollara düştüğünden dolayı eğitimlerinden mahrum kalıyor.
Evlerinden çok uzak diyarlara giderek ekmeklerini kazanmak isteyen tarım işçileri, yaklaşık 6 ay boyunca çok zor hayat şartlarında çalışıyor.
Mevsimlik işçiler, yaşadığı mağduriyeti, Malatya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Yunus Kılınç ise çözüm önerilerini İLKHA'ya anlattı.
Binlerce mevsimlik tarım işçisi ailelerden biri de Malatya’nın Yazıhan ilçesinde şeker pancarı tarlasında çalışan 11 nüfuslu Şanlıurfalı Çiftçi ailesi.
Aile, sularının olmadığı için banyo ve lavabo gibi temizlik ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiklerini elektrik olmadığı için de yakın köylere giderek telefonlarını şarj edebildiklerini belirtti.
"Çalışmasak kışın ne yiyeceğiz? Mecbur çalışıyoruz!"
Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinden eşi ve 9 çocuğuyla birlikte çalışmaya geldiklerini belirten işçilerden Mehmet Çiftçi, "Biz buraya mayıs ayının başında Şanlıurfa'dan yaklaşık 300 kişilik bir grupla geldik. İlk olarak pancar çapası ile işe başladık. Şimdi de ot topluyoruz. Ağustos ayı başına kadar burada kalacağız. Pancar işi bittiğinde ise kayısı işine başlayacağız. Ne iş olursa o işi yapıyoruz. Buradan da Karadeniz Bölgesi'ne fındık toplamaya gideceğiz. Daha sonra Sivas’a patates toplamaya gideceğiz ve kışın memleketimize döneceğiz. Yılın 5 ayı çalışıyoruz, 7 ayı da memleketimizde geçiriyoruz. Çalışmasak kışın ne yiyeceğiz. Mecbur çalışıyoruz." dedi.
"Elektrik, su, lavabo, banyo gibi hiçbir sosyal imkân yok"
Maddi imkânsızlıktan 9 çocuğundan sadece 2’sini okutabildiğini ifade eden Çiftçi, "Burada en büyük sıkıntımız barınma sorunudur. Kendi kurduğumuz boş bir çadırda kalıyoruz. Yaşadığımız yerde su, lavabo ve banyo gibi hiçbir sosyal imkân yok. Çadırları toprak zemine kurmuşuz. Toz toprak içerisinde ışıksız, susuz yaşamaya çalışıyoruz. Biz yetkililerimizden çok bir şey istemiyoruz. Sadece içinde banyosu, lavabosu bir de akşamları elektriği olan bir yer istiyoruz. Çünkü burada susuz ve elektriksiz yaşıyoruz." diyerek yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi.
"Okul okuyordum ama mecburen okulu bırakmak zorunda kaldım"
Memleketlerinde iş olmadığı için geçimlerini sağlamak için ailesiyle birlikte çalışmaya geldiği söyleyen 15 yaşındaki Büşra Çiftçi, "Çalışırken çok zorlanıyoruz ama geçimimizi sağlamak için çalışmak zorundayız. Okul okuyordum; ama mecburen okulu bırakmak zorunda kaldım. Babamız engelli olduğu için hepimize bakamıyor. Bizde çalışmak zorundayız." dedi.
"Temel ihtiyaçlardan mahrum yaşıyoruz. Telefonlarımızı çevredeki evlere götürüp şarj ediyoruz"
Temel ihtiyaç olan su ve elektrikten mahrum çadırlarda kaldıklarını belirten Çiftçi, "Perişan haldeyiz. Telefonlarımızı yakın evlere götürüp şarj ediyoruz. Gerçekten burada çok zorluk çekiyoruz yaşadığımız rezalet anlatılamıyor." diyerek dert yandı.
Mevsimlik işçileri tarlada ziyaret eden Malatya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Yunus Kılınç, mevsimlik işçilerin insanca yaşamlarını sürdürebilmeleri için yetkililere çağrıda bulundu.
Kılınç, tarım işçilerinin park ve oyun alanı istemediklerini, temel ihtiyaçlarının karşılanması ve insanca bir yaşam istediklerine vurgu yaptı.
"Yetkililere bizim önerilerimiz var"
Tarım işçilerin yaşadığı sorunlarla ilgili çözüm önerilerini paylaşan Kılınç, "Bunlar bizim insanımız. Güneydoğu'dan toplanıp küçük bebekleri dahil olmak üzere ailece geliyorlar. Geçtiğimiz yıllarda bu işçiler için kamp yerleri düşünüldü. Şu ana kadar bir çözüm bulunmadı. Bu konuda yetkililere bizim önerilerimiz var. Zaman zaman da dile getiriyoruz. Örneğin bölgemizde bir deprem yaşandı. Bu deprem sonrası Elâzığ ve Malatya'ya birçok konteynır geldi. Deprem konutları yapıldı. Şu anda bunların hepsi boş ve atıl durumda çürümeye terkedilmiş. Bunları değerlendirmek gerekiyor. Örneğin mevsimlik işçi potansiyeli yoğun olan ilçelere birer tane işçi kamp yeri kurutulmalıdır." diye konuştu.
"Bu insanlar park oyun alanı istemiyor insanca bir yaşam istiyor"
Tarım işçilerin zorunlu ihtiyaçlarının karşılanmasını isteyen Kılınç, "Bu insanlar fazla bir şey istemiyor, bu insanlar park istemiyor, bu insanlar oyun alanı istemiyor. Bu insanlar telefonlarını şarj edecek bir elektrik istiyor. Akşam önünde oturacağı bir ışık istiyor. Bireysel temizliklerini yapacakları bir banyo, bir lavabo istiyor. Bunlar zor şeyler değil. Bu konuları Valilikte yapılan toplantılarda dile getiriyoruz. Elektriği , elektik kurumu bağlayacak, suyu belediye sağlayacak. Şu hizmeti Kaymakamlık yapacak gibi kararlar alınıyor ve altına imza atılıyor. Ama herkes evine gidiyor. Ondan sonra bu insanlar geliyor burada perişan oluyor. Sularını mezarlığın çeşmesinden dolduruyorlar. Telefonunu buradaki evlere götürerek şarj yapıyorlar. Akşam karanlık çöker çökmez, yatağına girmek zorunda kalıyorlar. Banyo ve tuvalet yok. Hakikaten bu asırda, bu devirde böyle basit şeylere çözüm bulunmaması bizi çok üzüyor." şeklinde konuştu.
"Tarımın yapıldığı belli yerlerde bu insanlara kamp yapılması lazım"
Devletin birçok boş binasının bulunduğunu ve mevsimlik işçilerin bu binalarda barındırabileceği önerisinde bulunan Kılınç, "Her şeyden önce bu insanlarımıza bir barınma yeri temin edilmesi lazım. Çünkü bunlar bizim insanımız. Yarın bunlar hastalandığı zaman bunlara yine bakacak olan devlettir. Onun için tarımın yapıldığı belli yerlerde bu insanlara kamp yapılması lazım. Depremzedeler için getirilen prefabrikler bulundukları yerlerde çürüyor. Bu prefabriklerin buraya getirilip kurulması ve buradaki insanlarımıza sağlıklı yaşam şartları oluşturulması gerekir."