Migren, halk arasında yarım baş ağrısı diye bilinen ve soğuk bir terleme ile birlikte gelip çoğunlukla başın ve yüzün yarısını kaplayan özel bir baş ağrısıdır. Nöroloji Uzm. Dr. Vedat Balıklaya, Migren, ataklar sırasında kişinin tüm faaliyetlerini tamamen durdurabileceğini belirterek ataklar arasındaki dönemde de yaşam kalitesini azaltabileceğini vurguladı.
Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Uzm. Dr. Vedat Balıklaya, migren hastalarının bulantı, kusma, ışığa ve sese aşırı duyarlılık gibi belirtilerinin olduğunu bildirerek, bu nedenlerden dolayı hastaların ailelerine genelde sıkıntı verdiklerini söyledi.
Migren nasıl anlaşılır?
Migren hastası olan kişilerde ağrıların dayanılmaz derecede şiddetli olduğunu söyleyen Dr. Balıklaya, “Ağrılar bazen dayanılmayacak kadar şiddetli olur. Birkaç dakika sürebileceği gibi saatlerce hatta günlerce devam eder. Migren, herhangi bir hastalığın belirtisi olabildiği gibi, belirli bir neden olmadan da görülebilir. Başın yarısında zonklamalar, bulantı ve bazen kusma görülür. Gözünün önünde siyah benekler, bulanık lekeler uçuşur. Bazı kimseler konuşmakta da zorluk çekerler. Ağrı geldiği zaman, karanlık bir odada sırt üstü yatmak oldukça etkilidir. Ayrıca migren hastalığına yakalananlar özellikle kahve, çay, sigara, içki, gibi zararlı şeyleri terk etmeleri gerekir.” dedi.
Migren kimlerde görülür?
Migrenin kadınlarda görülme oranı, erkeklere göre daha fazla olduğunu söyleyen Balıklaya, “Migrenin kadınlarda görülme sıklığı erkeklerdekinin üç katıdır. Bu farklılığın sebebi kadındaki hormonsal değişikliklerdir. Hastaların çoğunda atak, 40 yaşından önce ortaya çıkar. Bu da genelde ergenlik çağına denk gelir. 50 yaşının üstünde birinde migren başlama ihtimali zayıftır. Kadınlarda çoğunlukla orta yaşlarda ortaya çıkmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Niçin migren hastası oluruz?
Migren hastalığının genetik bir hastalık olduğunu anlatan Balıklaya, “Migrenin, nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte beyin, kan damarları ve beynin sinir iletimindeki kimyasal madde değişiklikleri sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kadınlardaki hormon değişikliği migren ağrısına yol açabilir. Genetik yani aileden gelen, kalıtsal faktörler konusunda çalışmalar sürmektedir. Annesi ya da babası migren hastası olan birinin migren hastası olma ihtimali yüzde 40’tır. Hem annesi hem babası migren hastası olan birisi yüzde 75 oranında migren hastası olabilir ki bu çok yüksek bir ihtimaldir.” şeklinde konuştu.
Migreni tetikleyen faktörler nelerdir?
Migreni tetikleyen faktörlerden bahseden Balıklaya, “Migren atağının gelmesi için tek bir tetikleyici yoktur. Zaten tek bir tetikleyici migren atağı oluşturmaz. Üst üste gelen etmenler atağın başlamasına sebep olur. Bir hastanede yapılan araştırmalarda migren hastalarından alınan cevaplara göre en sık görülen durumlar stres, hormonlarda değişiklik, halsizlik, yorgunluk ve öğün atlamadır. Çocuklarda aç kalma, az yemek yeme, kadınlarda adet dönemiyle ilgili hormonsal değişiklikler migrene neden olabilir.” diye konuştu.
Migrende tedavi
Migrenin tedavi amacının tetikleyici faktörleri azalmak olduğunu vurgulayan Balıklaya şöyle konuştu: “Tedavideki hedef, tetik çekici faktörleri azaltmak, sinir sistemindeki hassasiyeti ve ağrı sırasında ortaya çıkan damar ve damar çevresindeki olayları baskılamaktır. Temel tedavi, koruyucu ve atak tedavisi olmak üzere ikiye ayrılır. Eğer hastanın ağrıları ayda bir iki kez görülüyorsa sadece atak sırasında tedavi önerilir.
Ağrı tedavisinde basit ağrı kesiciler, steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar, ergotaminli ilaçlar ve triptanlar kullanılır. Ağrı kesici ve Ergotaminli ilaçlar sık kullanıldığı takdirde ağrıyı sürekli yapar ve bazen daha ciddi yan etkilere yol açabilirler. Atak sırasındaki bulantı ve kusma için de anti-emetik grubu ilaçlar verilir. Ağrı kesiciler atağın başında alınmalıdır. Emilimi hızlandırmak için de bulantıyı önleyici ilacın ağrı kesiciden önce alınması gerekir.”
Migrende önleyici tedavi nasıl yapılır?
Balıklaya son olarak, ağrı kesicilerin her gün alınmasının sakıncalı olduğunun altını çizerek, “Bir ay içinde atak sayısı üçü, dördü geçiyorsa o zaman sadece atak sırasında değil, migren atağını önlemeye yönelik ilaçları da kullanmak gerekir. Kişi ayda, ya da 6 ayda bir kez migren krizi geçiriyorsa uygulanmaz. Koruyucu tedavide ilaçlar her gün alınır. Bu amaçla kalp ilaçları, depresyon ilaçları, epilepsi ilaçları kullanılmaktadır. Ağrı kesicilerin her gün alınması sakıncalıdır.” ifadelerine yer verdi. (Yılmaz Sönmez, Sedat Karatay- İLKHA)