Milli görüş gömleği dar geliyordu. Onunla büyüdüğümüz gömleği artık beğenmez olmuştuk. Rengi solmuş modası geçmişti! Daha yeni ve daha modern! bir gömlek giymeliydik. Arkasından denemediğimiz gömlek kalmadı. Bu güne kadar giyilen her gömleği “umut fakirin ekmeği” adına bağrıma basmaktan da geri durmadım kendi adıma. Ama ne giydiysek Milli Görüş gömleğini aratır oldu.
Ne giymedik ki? Batılılaşma Gömleği ile başladık değişime. Ancak Batı’nın, Vaftiz olsak bile bizi aralarına/birliklerine almayacaklarını, şeklen Batı’dan çok Batı’cı olunca anladık. Ama dünya kadar manevi ve kültürel erozyon yaşadık. Batı yaşam tarzının kötü bir taklitçisi olmaktan öteye gidemedik. Sokağımız olabildiğince bozuldu. Hukuki ve ekonomik manada aşağıda duruşumuza da devam ettik. Sonunda “Eyyyyy Batı!” deyiverdik çok şükür.
Hele ABD lobilerinin gönlünü kazanmak için “Siyonizm ile iyi geçinme” gömleğimiz yok mu… “one minute” isyanıyla son bulduysa da halen tamamen sıyrılmış sayılmayız. Seçiciliği kaybettiren loş ışıklar altında aynen devam…
Arkasından bütün gömleklerimizin yedeği gibi kullandığımız ve neredeyse üzerimizden pek çıkarmadığımız FETÖ gömleği vardır ki tarifi imkansızdı. Ne doğuydu ne de batı. Hem İslam’dı hem de Hıristiyan. Dindar desem belki, laik desem elbet! Hak yemede zirve, hilmde müstesna. Milliyetçi desem maazallah, Kürdçü desem hakeza. Vatanperver desem paldır küldür, hain desem vur da öldür. Hiç rengi yok gibiydi ama aynı zamanda her renge sahip illüzyonist bir şeydi.
Elhasıl bu gömleğin bedelini de 15 Temmuz ve sonrasında ödenebilecek maddi manevi en büyük bedelle ödedik. İslam ve dindarlar on yıllarca geriye gitti ve halkın gözünde karardı. “Allah bizi afetsin!”
“Hele bir de “Çözüm Gömleği” vardı ki inanılır gibi değildi. Kurdu kuzuya şah yapan bir gömlekti. Gömleğin her tarafına kurdun her gün parçaladığı kuzuların kanı sıçrıyorken , “Kurdu” dağdan indirme adına bölgenin bütün yanık Kürtleri feda edildi. Ancak kurt dağdan inmediği gibi bizleri ayıya, domuza peşkeş çekmekten de çekinmedi. Bölge insanı bu gömlek uğruna ödenebilecek en büyük bedeli ödedi/ödüyor. O gömleği de yırtıp attık çok şükür. Üstelik bölgenin farklı renkte ne kadar gömleği varsa hepsini bir torbaya koyup kibrit çakarak... Kurt-kuzu birbirine karıştı.
Şimdi de tepemize “Balyoz” gibi inen ulusalcı, milliyetçi “Ergenekon” gömleği giymişiz. Gömleği bir kaç Osmanlı motifi ile süsleyerek hem Osmanlıcılık yapmış oluyoruz hem de dindar kesimin ağzına, akılları baştan alan bir parmak Anzer balı çalmış oluyoruz. Gömlekteki Osmanlı motiflerine ilişen İslamcı gözler, gömleğe boydan boya işlenmiş ulusalcı/Kemalist resmi görmez oluyor. İslamcı işte! Tarih boyunca bir parmak bal işini görmek için yetmiştir.
Giydiğimiz son gömleğin ödeteceği ağır bedeli ne zaman öderiz bilmiyorum. Ama çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Nerden biliyorsun derseniz; tecrübe canıııımm!
Bu son gömlek kanaatimce önceki gömleklerin tamamından daha çok çürütme özelliğine sahip. Korkarım çıkarmaya vakit bulmadan bütün bedeni çürütür bile.
Biz coğrafyalarımızın iç çatışmalarından bıktık usandık. Irki, mezhebi ve dini farklılıklarımızı düşmanlaştırma aracı olmaktan çıkarmalıyız. Çok dilli, çok mezhepli ve çok dinli yapısı ve tarihi tecrübe ve misyonuyla Türkiye ümmete iyi bir model oluşturabilirdi/oluşturabilir. Ama tersine gittikçe ayrılıkçı unsurları besleyen bir eylem-söylem pratiğine evirildik. Ne HDP’nin ne de MHP’nin dili asla bu coğrafyamıza çözüm getirmeyecektir. Bu dil HDP/PKK’yi büyütmekten, MHP’yle aynileşen AKParti’lileri İYİ parti ve MHP’lileştirmekten başka işe yaramamıştır.
Kürtlerin de anılmadığı Malazgirt ve Çanakkale’yi anma etkinlikleri asla Malazgirt ve Çanakkale ruhuna hizmet etmeyecektir. İslam dünyasının hamisi olmanın tek yolu başta Kürdler olmak üzere Ümmetin bütün unsurlarını samimiyetle kucaklamaktan geçer. Başkaca da tutkal tanımıyorum.
Söyleyebilecek daha çok şey var ama cesaretim ancak bu kadarına yetti. Belki ilerde cesaretimi toplarım.