İnsanın doğduğu topluluğun kültür ve tarihsel yapısı ile aynilik taşıması, milliyetçilik olarak adlandırılır. İnsanlık tarihi ile başladığı kabul gören bu olgu, oldukça dayanıklı ve yarınlara aktarılabilir özelliklere sahiptir.
Konu ile ilgili Smith, şunları söylemektedir: “Milliyetçilik bukalemunvaridir, rengini bağlamından alır. Bu sonsuz kere yönlendirilebilir, şekil verilmeye ziyadesiyle müsait inanç, hissiyat ve sembollerden mürekkep dokuyu anlamak yalnızca bir özgül durum içinde mümkündür.”
Görüldüğü üzere her renge girebilen, dayanıklı bir ideoloji ile karşı karşıyayız. Bu özelliği sayesinde Müslümanların zihinlerine sızabilecek kabiliyeti vardır ve “Türk=İslam” gibi bir sentezlemeyle karşımıza çıkabilmektedir.
İslam evrensel bir dindir. Bu haliyle milliyeti de kapsar ve müspet olarak geliştirir. Ama Müslümanlar bu hususta çekimser kaldıklarında oluşan boşluğu; laik, sol, ulusalcı ve seküler yaşam biçimciler doldurur.
Ulusalcıların en çok dile getirdikleri konu; İslami duyguların milli duyguları bastırdığı ve bu anlamda ulusal fikriyatı boğduğu hususudur. Oysa İslam ile tanıştıktan sonra bu medeniyet içerisinde kültürel varlıklarını ileri noktalara taşıyan kavimlerin varlığını müşahede etmekteyiz.
Burada çok hassas bir denge gözetmek zorundayız. Din, milli duyguların gerçekleştirilmesi için taşıyıcı bir rol almamalıdır. Aksine İslami duygular milli duyguların önünde olmalıdır. Konu ile ilgili bir camide çektiğim fotoğrafı dikkatinize sunmak istiyorum:
Şimdi burada her Müslümanın görmek istediği bir manzara bulunmaktadır. Çünkü burası bir cami ve bu camiye; Türk, Kürt, Arap, Fransız, İngiliz vb. her milletten Müslüman namaz kılabilmektedir.
Ancak düşünün ki Allah'ın evi kabul edilen Kâbe dışında herhangi bir milliyetin bayrağının minbere asılı oluşunu. Dünyanın neresinde olursa olsun Allah'ın evi camilere girip de herhangi bir milliyetin bayrağıyla karşılaşan bir Arap, Fars, Fransız veya İngiliz ya da Avrupa'da yaşayan bir Türk'te dahi yanlış bir yere girdiği kanaati oluşacaktır. Namaz kılmak için girdiği caminin içerisine asılan bayrak kişide o mukaddes mekânın, sadece o milliyete has bir mekânmış duygusu oluşturacaktır.
Bu durum şuna benzer. Mekke'de, Kabe'ye Suudi Arabistan bayrağını görmek nasıl ki yanlışsa, bütün müminlere kapısı açık olan bu mukaddes camilerimize de onların beynelmilelliklerine halel getirecek tarzda bir milliyeti temsil eden bayraklar asmak yanlıştır.
Sonuç olarak, son günlerde ülkemizde yükselen milliyetçi söylemle oluşan olumsuz havayı yorumlayacak olursak; Afrin Operasyonu ile toplumdaki hassasiyetin bu yöne evrilmesinin sonucu ve neticede Ak Parti-MHP ittifakının topluma yansımış halinin tezahürüdür diyebiliriz.
Kısacası toplumumuzda milliyetçi duygular, yükselen bir seyir izlemektedir ki; bu hiç te iyi bir gidişat değil…