Babalarından kalan mirasın dağıtımında kendilerine yapılan haksızlık yüzünden akrabalık bağlarının koptuğunu ve ailesinde bu yüzden huzursuzluk olduğunu dile getiren beyefendi okuyucumuz şöyle soruyor:
“Biz üç erkek dört kız, toplam yedi kardeşiz. Annemizin vefatından beş yıl sonra (bundan üç ay önce) babamız öldü. Babamdan geriye üç ayrı yerde arsa, bir bahçeli ev, üç daire ve bir araba kaldı. Miras için kısmi olarak bir araya geldik. Hepsini satalım parası neyse bölüşülsün dedik.
Büyük olan abim, daireler hariç diğerlerini satıp aramızda paylaştırdı, bahçeli olan evi de güya kendi satın aldı; ama değerinin çok altında almış oldu. Daireler de şimdi ucuz, ilerde fiyatlanır diyerek sattırmadı. Birine kendi oğlunu yerleştirdi, kira da almıyor. Abime de eskiden beridir hiç birimiz itiraz etmediğimiz için şimdi yüzüne karşı ses çıkaran yok.
Bir de babam ölmeden diğer abime, işlerini düzeltsin diye yüklü bir para vermişti. Şimdi onu da ödemediler. Bunlar gibi mirasla alakalı daha birkaç meselemiz yüzünden kardeşlerimizle aramız neredeyse hiç yok. Ve şimdi evde sürekli fırtına var. Hanım, ‘korkaksın, bir abin size açık açık haksızlık ediyor, diğeri, babanın verdiği parayı yiyor, ablaların şöyle yapıyor' ses etmiyorsun diyor, annesi de geliyor, o da konuşup duruyor, bazen çok canım sıkılıyor, kızıyorum; ama nafile. Ne yapmamı öneriyorsunuz?”
Ebu Hüreyre'den (ra) nakledilen hadis-i şerifte Efendimiz(sav) şöyle buyuruyor: “Kişi öldüğünde melekler: ‘Önünden ne gönderdi? (sağken ahireti için ne ameller işledi)' diye sorarken, insanlar da: “Geride ne bıraktı?” derler.” (Beyhaki, Şa'bu'l-İman)
Ölümden ders çıkarıp dünya malına karşı aç gözlülüğün azalması gerekirken, ve anne baba ölse de aradaki dostluk ve muhabbet devam etmeliyken, en yakını olan kardeşinin mirastan alacağı hakkı zorla veya hileyle almak maalesef sık karşılaşılan bir örnek.
Dünyadaki imtihan sırrı da bu gibi kritik zamanlarda kendini daha belli ediyor. ‘Sürekli kardeşlerin arasını açmak isteyen şeytan için'(İsra 53) böyle vakitler, bulunmaz bir fırsat gibidir. Rabbimiz, “akrabalık bağlarını koparmaktan sakının”(Nisa 1) buyurduğu halde, söz konusu miras olunca bunu unutan insan ne kadar da zavallıdır.
Abdullah İbnu'ş-Şihhîr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘Elhâkümü'ttekâsür' sûresini okurken yanına geldim. Bana: “İnsanoğlu ‘malım malım' der. Halbuki âdemoğlunun yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sağlığında hayır işleyip gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var? (Gerisini ölümle terk eder ve insanlara bırakır.”dedi. (Müslim, Zühd 2958; Nesâî, Vesâya 238; Tirmizî, Tefsîr 3351)
Yine Efendimiz(sav), başka bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurmuştur: "Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır." (Tirmizî, Zühd 2337)
Elhasıl, açgözlülüğün, hırsın, dünya malına aldanıp, bir de bunun için aldatmanın insanı ne kadar basit hallere düşürdüğü herkesin malumudur.
Durum, okuyucumuzun anlattığı gibi açık ise, burada diğer kardeşlerle de istişare edip, haklarını almak için gereken neyse onu yapmak durumundadırlar. Yani, “ne yapalım, almışsa yapacağımız bir şey yok” demek çok da isabetli bir tercih değildir. Kardeşlerin birbirlerine haklarını helal etmeleri için de herhalde önce bu hakların ne olduğunu bilmeleri ve bildirmeleri gerekir.
Burada asıl mesele, nefse zor gelse bile akrabalık bağını istisna tutup, bu işe karıştırmamaktır. Tıpkı, kendisi iyilik ettiği halde kardeşlerinin kendisine kötülük ettiklerinden şikayet eden birisine, Peygamber Efendimiz(sav)in şöyle demesi gibi: “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun (dünya ve ahirette perişan ediyorsun) Sen böyle davrandıkça, Allah'ın yardımı seninledir.” (Müslim, Birr 22)
‘Ne yaparlarsa yapsınlar, onlar benim abim, ablam onlarla “sıla-yı rahm” bağını koparamam. Onları, bayramda, davet ettiklerinde ve düğün, hastalık gibi durumlarda yalnız bırakmam' diyebilen bir kimse Hz. Yusuf gibi güzelliklere erişecektir inşallah.
Okuyucumuz, eşine ne derse desin itirazları etkisini azaltarak devam edecektir. Başka şeylerle meşguliyet arttıkça, maddi durum düzeldikçe, aradaki sıkıntılara rağmen geliş gidiş devam ettikçe zamanla unutulacaktır.
Evin reisine düşen, evdeki tartışmaları sineye çekmek, idare etmek, unutturmaya çalışmak ve onların üzüntülerini hafifletmektir. Bir zorluğa Allah için sabredene nice mükafat hazırlanmıştır.
Dua bekleriz.