Eşinin eve fazla misafir getirdiğinden şikayetçi olan bir bayan şöyle soruyor:
“Biz on beş yıldır evliyiz. Altı çocuğumuz var. Eşimin birçok arkadaşı var ve sanki hayatta onlardan başka kimsesi yokmuş gibi davranıyor. Bize zaman ayırmak şöyle dursun, bir de nerdeyse her akşam arkadaşlarından birkaçıyla eve geliyor ve çoğu zaman misafir getireceğini haber vermediği gibi söylese bile, yolda iken iki arkadaşla yemeğe geliyoruz deyip telefonu kapatıyor. Çocuklar zaten evi yeteri kadar dağıtıyorlar, bir de her zaman evde misafire göre yemek malzemesi olmuyor. İçeriyi mi toparlayayım, yemek mi hazırlayayım, çocuklarla mı ilgileneyim derken çok geriliyorum. Bu defa eşim misafir filan dediği zaman, çok öfkeleniyorum. O ise hem benim yorgunluğumu, evin ve çocukların durumunu hiç umursamıyor hem de misafir geldiği zaman, sürekli ‘çabuk yemek getir, çay nerde kaldı' diye seslenerek stresimi artırıyor. Ne söylediysem faydası olmadı, ne yapmamı önerirsiniz?”
Aslında aile ile ilgili söylenen basit problemlerin bir çoğunun çözümü bu örnekteki gibi sorunun içinde saklı. Misafiri, Allah herkese nasip etmez. Hiç bir yemeğini misafirsiz yemeyen ve ‘Misafir Babası' lakaplı, dostu İbrahim peygambere ve onun yolundakilere nasip eder. Misafirin eşiniz tarafından değil Allah tarafından size sevk edildiğine olan inancınıza tutunursanız ne büyük kerametlere eriştiğinizi fark edeceksiniz.
Zira bir defa Peygamber Efendimiz (sav): “Allah Teâlâ bir kavim için hayır murat edince onlara bir hediye ikram eder” buyurmuş, Ashab-ı Kiram:
“Ya Rasulallah! Bu hediye nedir?” dediklerinde, Efendimiz(sav):
“-Misafirdir, çünkü misafir rızkı ile gelir, giderken de Allah Teâlâ ev halkını bağışlar” buyurmuştur. (Aclûnî, Keşfü'l-hafâ, I, 80; Nebhânî, el-Fethu'l-Kebîr, I, 77)
"Sadaka belâyı def eder ve ömrü uzatır." (Heysemi, Mecmaü'z-Zevaid, III/63)
“Sadaka vermekle hastalarınızı tedavi ediniz.” (Camiussağir - 3728)
Bunun gibi sadakanı faziletleri ile ilgili hadis-i şerifleri, “misafir ağırlamak belayı defeder ve ömrü uzatır, hastalarınızı misafir ağırlayarak tedavi ediniz” manasında da anlayabiliriz. Ancak misafir ağırlamakla ilgili Peygamber Efendimiz'in(sav) çok sarih tavsiyeleri var. Bir kaçını şöyle hatırlayalım:
“Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse, misafirine ikram etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse, akrabasına iyilik etsin. Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” (Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Îmân 74, 75, 77. Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4)
“Allah'a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine câizesini versin”
‘Yâ Resûlallah! Misafirin câizesi nedir?' diye sordular. Efendimiz(sav): “Onu bir gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik üç gündür. Misafiri üç günden fazla ağırlamak ise sadakadır.” Buyurdu. (Buhârî, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Lukata 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et'ime 5; Tirmizî, Birr 43; İbni Mâce, Edeb 5)
“Üç dua vardır ki muhakkak kabul olur: Babanın, misafirin ve zulme uğrayanın duası” (Ebû Davud, Vitr, 29)
Ve önemine binaen şu Hadis-i Şerifi arapça aslıyla ezberlemek gerekir. “Lâ hayre fîmen lâ yudîfu: Misafir ağırlamayanda hayır yoktur” (Ahmed, Müsned, IV, 155)
Dolayısıyla sizin misafir ağırlamakla erişeceğiniz makamı bilen şeytan bunun için nefs-i emmare vasıtasıyla sürekli vesvese verir. Bunun için onun şerrinden Allah'a sığınmakla emrolunmuşuz.
Evinizde çoluk çocuğunuzla yaşadığınız huzurun, bereketin, kolaylığın o misafirler vesilesiyle olduğunu bilmek şükürdür.
Hz. Alinin meşhur bir sözü vardır: “Arkadaşlarımdan bazılarını bir yemek başında biraraya getirmem, bana göre çarşıya çıkıp bir köle satın alıp azad etmemden daha iyidir” (M.Yusuf Kandehlevi, H.Sahabe 1/94)
Duanızda, “Allah'ım gönderdiğin misafirler hürmetine, içime ferahlık, genişlik ver, işimi kolaylaştır” diye dua edebilirsiniz. Eşinize misafir getirmemesi için söylediklerinizi, misafire göre malzeme alması yönünde değiştirebilirsiniz.
Dua bekleriz.