Abdülbari Atwan
Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi, Cuma akşamı verdiği beyanatta, yasama ve yargıyı güçlendirmek, ülkede istikrarı sağlamak, üretimi ve ticareti aktif hale getirmek, haydutluk ve eşkıyalık eylemlerine son vermek için geçici anayasayı ilan ettiğini duyurdu. Sunulan maddeler güzel ancak Kahire'de ve diğer şehirlerde gördüğümüz kadarıyla verilen tepkiler bunun tam tersini yansıtıyor.
Mısır devrimi riskli bir şekilde başladı. Devrimin Mısır halkını birleştirmedeki büyük başarısı ise ciddi bir sınavla karşı karşıya. Zaruri bir hale gelen ağır ekonomik krizden çıkma çabaları ise iltihaplı bir yaraya dönüştü. Mısır'da şu an, savaşan iki kamp var: İlki, ihvana ve selefi gruplara bağlı İslamcı akımlar, diğer ise, liberaller, ulusalcılar, solcular ve Kıptilerden oluşan, arkasında da eski diktatör rejimin destekçilerini sakladığı laik gruplar.
Bu ürkütücü kamplaşma protesto mitinglerinde kendini göstermeye başladı. Kahire'de ve birçok şehirdeki meydanlarda sahnelenen gösterilerde, on binlerce insan Mursi hükümetine olan tepkilerini ve yeni anayasayı kabul etmediklerini gösterirken, Mursi'nin destekçileri başkanlık sarayının önünde gidip iktidarlarına ve yeni kararnameye olan bağlılıklarını göstermek için üstün bir çaba sarf ettiler.
Yakın geçmişe kadar çatışmalar devrimin çocukları ve baskıcı diktatör rejimin yardımcıları arasında gerçekleşiyordu. Şimdi ise, saldırılar devrimin kendi çocukları içinde başladı. Yani dini akımlar ve laik liberal gruplar arasında. Burada da maalesef büyük bir felaket gizleniyor.
Laik gruplar arasındaki öfke aylar önce gizlice kendini göstermeye başladı. Amr Musa, Vahid Abdülmecid, George İshak ve Eymen Nur gibi önemli isimlerin yanı sıra kilise temsilcileri, solcu, ulusalcı ve liberal parti ve sendika temsilcilerinin anayasa hazırlık komisyonundan çekilmesiyle ise çatışmalar gün yüzüne çıktı. Anayasanın ilanıyla da fitili ateşlemesi için hazırlanan çakmak çakıldı ve bomba tahrir meydanına Cuma günü şiddetli protestolar şeklinde düştü.
Ancak, anayasanın ilanında göz ardı edemeyeceğimiz bazı olumlu yönler de yok değil. En azından halkın istekleri dikkate alınarak daha önce delil yetersizliğinden beraat etmiş eski rejim yanlılarına yeniden hesap sorulmaya başlandı. Özellikle de devrim zamanı göstericilerin üzerine ateş açma emri veren içişleri bakanlığının dört subayı, subayların beraat etmesine imza atan başsavcı, diktatör rejimin diğer simgelerinin yeniden yargılanmaları sürecinin başlatılmasının yanı sıra, yaptıkları tüm yolsuzluk ve fesatlıklara rağmen hiç bir töhmet altında kalmadan serbest bırakılan Hüsnü Mübarek'in iki oğluna mahkeme yolunun gözükmesi iyi yönlerin de olduğuna işaret ediyor.
Aslında tüm itirazlar yasama yürütme ve yargıyı kendi elinde toplayan başkanın üzerinde odaklanıyor. Muhalifler, anayasada geçen maddelerin Mursi'nin kararlarının herhangi bir zorluk karşısındaki dokunulmazlığını içeriyor. Bu ise daha önce Mısır tarihinde görülmemiş bir durum. Çünkü burada yargının pratikte zayıflaması, anayasa mahkemesi kararlarının alt seviyeye indirgenmesi ve daha dar bir merciinin şekillendirilmesi söz konusu.
Şimdilik hiç kimse bu konuda için fazla tartışma platformu oluşturamaz ancak tartışabilecek bir nokta var. Sonuçta sunulan anayasa geçici. Yeni anayasanın hazırlanması tamamen bittikten sonra referanduma sunulabilir ve yeni parlamento seçimlerine hazırlanılabilir. Muhaliflerin arkasına saklanan korkudaki gizli nokta ise, geçici anayasanın kalıcı hale dönüşmesi. Bu korkudan dolayı Muhammed Baradey, Mursi'yi açık bir şekilde "diktatör" olarak vasıflandırmaktan çekinmiyor.
Başkanın kararnameyi yayınlamak için neden bu zamanı seçtiği ve minimum bir uzlaşma sağlanması için enine boyuna düşünmeden hareket etmesi hakkında kimsenin bir fikri yok. Aslında, Muhammed Mursi başta arkasında geniş bir halk desteğinin olduğu kararlara imza atmıştı. Askeri meclisi feshetme, Mübarek rejiminden kalma birçok subay ve generali emekliye ayırma, onların yerine devrime ve değerlerine yakın askerleri görev başına getirme, aynı metodu güvenlik birimlerinde de uygulama kararları bunlardan bir kaçı. Başkanın bu çizgisi herkes tarafından çok beğenildi ki ben de onlardan biriyim. Ancak Mursi bu sefer bir hata mı yaptı yoksa halkın farkında olmadığı ama çabuk hareket etmesi için kendisini zorlayan başka verilere mi sahip?
Şu an ülkede yaşana kriz, çabuk önlem alınmazsa Mısır'ı ve istikrarını tehlikeli bir dönemece sokabilir. Bölgedeki önemli rolünü yeniden kazanmak, ulusal egemenliğe ve bağımsız kararlara yeniden sahip olmak, yolsuzluk ve fesattan ülkeyi kurtarmak gibi devrimin getirdiği önemli kazanımları korumak adına sorumlular diyalog masasına oturmak zorundalar. Ayrıca, Mursi'nin kararları her ne kadar demokrasinin ruhunu ve değerlerini ihlal etse de, aynı şekilde Hürriyet ve Adalet Partisi'nin ofislerine saldırı düzenlemek, yakıp yıkmaya çalışmak ta anti-demokratik ve anti-modern bir hareket. Tüm bu saldırılar ülkenin tüm muhalifleri tarafından kınanmalı ve bertaraf edilmeli. Mursi, geçen sefer bazı kararlarında bir takım gerilemeler yaşadı. Başsavcının yerinde kalması ve bu şekilde anayasa mahkemesinin yasa dışılığını kabul etmek parlamentonun yeniden toplanmasına yol açmıştı. Bu pragmatik cesaret ise Mısır'ın çıkarlarının her şeyin üstünde olduğunu göstermişti. Burada ümit edilen, aynı şekilde tüm muhaliflerle bir araya gelinip diyalog çerçevesinde bazı tavizler üzerinde uyum sağlanması.
Mısır şu an bu kritik durumda ulusal birliğine darbe vuran ve devrimini yok etmeye çalışan, ülkeyi kutuplaşmaların ve bölünmelerin olduğu muhtemelen de kanlı çatışmaların gerçekleştiği karanlık tünele sokmaya uğraşan tüm çekişmelerden uzak durmalı ve bunun için doğru yöntemlere ve fikirlere isimlere başvurmalı. Çünkü, Mısır devriminin çöküşü, demokrasi devrimlerinin çöküşü anlamına gelir ve bölge yolsuzluğun, zulmün, diktatörlüğün hakim olduğu ilk haline geri döner. Bu tam da Amerika'nın, İsrail'in ve Arap demokrasi hareketlerinde öncü olan mısır devrimini kıstırmak için gizli ve aleni bir şekilde çalışan arap hükümetlerinin istediği tek şey.
Kaynak: El Kudsü'l Arabi
Dünya Bülteni için tercüme eden: Tuba Yıldız