Mısır'da iki yılını doldurmak üzere olan askeri cunta rejimi, tarihin en acımasız diktatörlüklerini bile gölgede bırakacak vahşetleri, hukuksuzlukları işlemeye devam ediyor. Mısır tarihinde ilk kez yapılan özgür seçimlerle iktidara gelen İhvan hareketine karşı cuntanın sergilediği linç girişimi, içinde seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin de bulunduğu yüzden fazla kişi hakkında verilen toplu idam kararıyla zirve yaptı.
Askeri cunta, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Mursi'ye Temmuz 2013'te darbe yaparak yönetimi ele geçirdi. Mısır'da darbenin niçin ve kimler tarafından yapıldığını dünya âlem biliyor. israil, ABD ve zengin körfez ülkelerinin koordinasyon ve planlaması, AB ülkelerinin de onayı ile iş başına getirilen darbeciler, iki yıldan beri ülkeyi her açıdan uçurumun son noktasına getirmiş vaziyetteler.
Mısır gibi önemli bir konumda yer alan bir ülkede iktidarın halkın elinde olması, halkın inançlarına ve ülkenin çıkarlarına bağlı bir kadronun iş başında olması israil ve ABD çıkarları için büyük bir tehditti. Bu tehditi savmanın klasik metodu ise askeri darbe idi ve icabı yerine getirildi.
Batı dünyasının Mısır'da olup bitenlere seyirci kaldığını söylemek yalandır. ABD ve AB, darbecileri başından beri destekledi. Şimdiye kadar bu tavırlarını değiştirdiklerine dair tek bir icraatları da olmadı. israil, ABD, -Katar hariç- zengin körfez rejimleri bizzat bu darbenin ve darbecilerin işlediği cinayetlerin ortağıdırlar. Darbeye ve darbecilere başından beri net karşı tavır koyan tek dünya lideri Erdoğan'dır. Erdoğan bu haklı tavrından dolayı doğrusu kutlanmayı da hak ediyor. Ne yazık ki, kimileri Mısır'da şu an varılan vahim sonuçtan Hamas'ı ve Erdoğan'ı sorumlu tutuyorlar. Türkiye'deki Erdoğan düşmanlığı bazı kimselere böylesi sonuçlara ulaşma becerisi de kazandırmış maalesef.
Mısır'da darbeciler devlet eliyle tam bir vahşet sergiliyorlar; bir hukuk terörü estiriyorlar. Orta çağın engizisyon mahkemelerini bile kıskandıran bu kararlara karşı dünya bir tepki vermiyor. Düşünün cuntanın emrindeki mahkeme Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el Karadavi hakında da idam çıkarmış. Karadavi kendisi Katar'da yaşıyor. Doksan yaşına varmış bir yaşlı âlim. Dünyaca bilinen ve sevilen ilmi bir otorite. Hem ilmi hem de duruşuyla örnek bir insan. İdamına sebep gösterilen olaylar esnasında da Mısır'da olmadığı biliniyor. Durum böyle devam ederse, yarın bu mahkemelerin Hamas liderleri ve hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için de idam kararı çıkartabilirler mi? Belli olmaz; şayet çıkarırlarsa şaşırmayacağız. Diyorum ki, eğer Mısır bir dış güç tarafından işgale uğramış olsaydı bile bu kadar vahşet ve hukuksuzlukların yaşanmazdı.
Cunta yönetiminin atadığı Adalet Bakanı Mahfuz Sabir bakın ne demiş: ‘Temizlikçinin oğlu hakim olamaz.' Bakanı böyle düşünen bir yargı daha neler yapmaz ki?
İdam kararları ister uygulansın ister uygulanmasın, Mısır bu son kararlar ile daha da istikrarsızlığa sürüklenmiştir. Aslında bu karar, sadece Mursi ve yüzlerce seçkin İhvan idarecilerinin değil, bütün bir Mısır'ın idam kararıdır.
Bu vahim ve üzücü durumun sonu nereye varır acaba? Mısır da ırak ve Suriye olmasın istiyoruz. İhvan'ın şiddet ortamına çekilmesi planı gerçekleşmez diye temenni ediyoruz.
Rabbim mazlum İhvanlarımıza sabır yağdırsın. İdam edilen kardeşlerimizin şehadetleri mübarek olsun. Şehadet hayır ve bereket getirecek inşaallah. Nasrun minallahi ve fethun qarib.