Mısır hapishanelerinde genç, yaşlı, kadın, erkek binlerce insan işkence ve ağır koşullar altında tutulmakta. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu bilim adamı, avukat, doktor, siyasetçi, müzisyen, mühendis gibi çeşitli meslek gruplarından binlerce mahpus, bazen sözde yargılamalarla alınan idam kararlarının infazı ile bazen de kötü koşullar sebebiyle hayatlarını kaybetmekte.
Yakınlarının ve avukatlarının görüşmelerine dahi izin verilmeyen esirler, zaman zaman açlık grevi yaparak seslerini dünyaya duyurmaya çalışıyor.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde Mısır hapishanelerindeki Müslümanlar için farkındalık oluşturmak, işkence, kötü koşullar, infazla ölümlere engel olabilmek ve özgürlüklerine kavuşmaları için bir yürüyüş gerçekleştirildi.
Fatih Camii’nde başlayan el feneri ve meşaleli yürüyüş, Saraçhane Parkı’nda yapılan açıklamalarla son buldu. "Ses Ver, Özgür Olsunlar" sloganıyla yapılan yürütüşte konuşmalar öncesinde eller semaya kaldırıldı ve Mısırlı mahpusların en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşturulması için dualar edildi.
"Mahpusların hiçbir hakları onlara teslim edilmiyor"
Programda ilk olarak konuşmayı Şehid Esma Biltaci’nin annesi ve İhvan Yöneticisi Muhammet Biltaci’nin eşi Sena Biltaci yaptı.
Biltaci, "Şunu açıklıkla söyleyebilirim: Buraya gelmeniz sizin için sadece bir görevi yerine getirmek olmadı. Mısır’da zindanlarda umutları tükenen binlerce mahpus kardeşimizin yeniden umutlarının yeşermesine vesile oldu. Mısır Hükümeti, zindanlarda insanları yavaş yavaş ölüme terk ediyor. Bazen yedikleri yemeklerden etkilenerek hastalanıyorlar ve en basit ilaçlara dahi ulaşmalarına izin verilmiyor. Gençleri idam etmeye devam ediyorlar. Ve ailelere sadece bir telefon ederek ‘Gelin, cenazelerinizi alın’ diyorlar. Mahpusların hiçbir hakları onlara teslim edilmiyor, uluslarası hukuk ihlal ediliyor." dedi.
"Birlikte hareket ettiğimizde onların ne kadar güçsüz olduklarını hep birlikte göreceğiz"
Mısırlı Mahpuslar İçin Dayanışma Grubu adına bir konuşma yapan Avukat Gülden Sönmez de "Harekete geçmek zorundayız. Seyretmek bir müslümana yakışmaz. O yüzden meydanlara çıktık. Zalimler bizim zannettiğimiz kadar güçlü değiller. Biz birlikte hareket ettiğimizde onların ne kadar güçsüz olduklarını hep birlikte göreceğiz. Sizlerden ricam Mısırlı mahpus kardeşlerimiz için o kadar fazla mektup yazıp gönderelim ki hapishane müdürleri bıkıp usansınlar" ifadelerini kullandı.
"Vücudumdaki işkence izlerine bakarak orada neler yaşandığını kendi gözlerinizle görebilirsiniz"
3 yıl boyunca Mısır zindanlarında işkence çektiğini ve kadınlar, çocuklar ve yaşlıların acı çekmeye devam ettiğini söyleyen Mısırlı öğrenci Ömer Şüveyh, "Mısır’da neler yaşandığını detaylıca anlatmaya gerek yok. Aslında herkes her şeyin farkında ve tüm olanlardan haberdar. Mısır’da neler olduğunu merak ediyorsanız işte ben buradayım. Benim vücudumdaki işkence izlerine bakarak orada neler yaşandığını kendi gözlerinizle görebilirsiniz." diye konuştu.
"israil neyse Sisi de odur"
Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay ise şunları kaydetti: "Ben sadece bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Eğer darbe Müslümanlara karşı gerçekleştirilmişse, dünya üzerindeki tüm cuntacılar her yerde kırmızı halılarda karşılanırlar. Ama eğer zindanlarda Müslümanlar zulüm görüyorsa o mağduriyeti kimse görmez. Ama Allah’ın izniyle Müslümanlar izzetlerini koruyacaklar ve zalimleri alaşağı edeceklerdir. ‘Kahrolsun Amerika’ demekle ‘Kahrolsun Sisi’ demek arasında fark yoktur. Esed neyse israil odur. israil neyse Sisi de odur. O nedenle biz Amerikan'ya da Rus emperyalizmine karşı olduğumuz kadar onların işbirlikçilerine de karşıyız."
"Biz Musa’nın yanındayız"
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım da şöyle konuştu: "Mısır’da, Doğu Türkistan’da, Suriye’de büyük acılar çekiyoruz. Ama bu bir kader değil. Eğer aklımızı kullanırsak bu zorlukları kolaylıkla geçeceğiz. Onlar, Musa mı olmak istiyorlar Firavun mu olmak istiyorlar bunun kararını verecekler. Biz Musa’nın yanındayız. Firavunlar son anda pişmanlık duyarlar ama Allah kabul etmez. İslam dünyası liderlerinin büyük çoğunluğu ne yazık ki zalimlerin yanında. Mısır’da yapılanlardan dolayı dünya üzerindeki tüm halklar Sisi’nin yanlış yaptığının farkında. Eğer Mısır’da Sisi, barış rüzgarı estirmezse zalimlerin nasıl bir inkilapla en kısa zamanda devrileceğini hepimiz göreceğiz."
"Konunun Mısır meclisine taşınması gerekir"
Türkiye gençliği olarak her zaman mazlumların yanında yer aldıklarını ve bundan sonra da yanlarında yer almaya devam edeceklerini vurgulayan TÜGVA Genel Başkanı Enes Eminoğlu, "Tüm dünyada akan kanlar Müslüman kanı. Eğer biz kendimize gelirsek en kısa zamanda akan bu kan duracaktır. Maalesef BM üzerine düşeni cesurca yapmadığı için Mısır’da yaşananlar ortada. Burada bize ve Mısır halkına da önemli görevler düşmektedir. Konunun Mısır meclisine taşınması gerekmektedir. İnşallah bunlar gerçekleşirse bu zulümler sona erecektir." şeklinde konuştu.
"Mücadeleye devam edeceğiz"
Memur-Sen İstanbul İl Başkanı Talat Yavuz da şu ifadeleri kullandı: "Batı medeniyeti çökmüştür. Batı medeniyeti karanlıklar içerisindedir. Biz bu akşam yaktığımız meşalelerle birlikte Batı medeniyetinin sonunu deklare etmiş olacağız. Tüm dünyaya şunu haykırıyoruz: Ey emperyalistler! Suriye’de ne işiniz var, Mısır’da ne işiniz var? Yok olmadan bir an evvel ülkelerinize dönün. Zulümle ayakta durmaya çalışıyorsunuz ama sonun geldiğini görün. Çözülmek yok. Mücadeleye devam edeceğiz. Ve birlikte bu karanlık medeniyetin sonunu getireceğiz."
Mektuplar gönderiliyor
Aynı zamanda Mısır cezaevlerinde bulunan esirlerin yalnız olmadıklarını göstermek adına başlatılan uluslararası bir kampanya ile onların hikayeleri paylaşılarak dünyanın dört bir yanından cezaevlerine mektuplar gönderilmeye başlandı.
İLKHA