Mısır, askeri cunta yönetimi eliyle hızla istikrarsızlık ve kaosa sürükleniyor. Sokakta gösteri yapan vatandaşların üzerine ateş açılıyor. Patlayıcı yüklü arabalar ile girişilen eylemler gün geçtikçe artış kaydediyor. Mısır’ın bir Suriye, Afganistan ve Irak’a dönüşme ihtimali her geçen gün daha da artıyor. Ekonomik durum çok kötü... Askeri cuntaya Suudi, Kuveyt ve diğer zengin körfez ülkelerinden gelen yirmi milyar dolar yardıma rağmen durum iyiye gitmiyor. Hukuk ve insan hakları rafa kaldırılmış durumda. Sırp kasapların Srebrenitsa’daki canilikleri ölçeğinde vahşi katliamlar gerçekleştiren sorumlular hakkında tek bir soruşturma açılmış değil.
Askeri cunta Mısır tarihinde halkın oylarıyla seçilmiş ilk ve tek cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’yi devirip ülke yönetimine el koydu. Mursi ile beraber İhvan’ın lider kadrosunun hemen hepsi içeri atıldı. Vahşi katliamlar ile halkı ve muhalifleri sindirme politikasını sürdüren cunta, Mısır’ı eski diktatörlük rejimi dönemine geri götürmeyi amaçlıyor.
Cunta, Mısır’ı eski diktatörlük rejimine geri götürmek için bir yol haritası çizdi. Bu harita mucebince Mursi döneminde hazırlanan anayasa rafa kaldırıldı ve atanmış komisyonlarca kapalı kapılar arkasında yeni bir anayasa hazırlandı. Askeri karekteri baskın bu anayasa halkoylaması sonucu yürürlüğe girecek ve Mısır’da polis ve askeri devletin tesisi cuntanın başı Sisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle de tamamlanmış olacak.
Sisi, darbe yaparken devlet başkanı olmayı hedeflemişti elbette. Bugünlerde artık yavaş yavaş bu arzusunu açıktan dile getirmeye başladı. Zaten bu niyetini daha önce sızdırılan bir ses kaydından öğrenmiştik. İlgili ses kaydında Sisi, eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın kendisine, ‘Sen Mısır cumhurbaşkanı olacaksın’ dediğini söylüyordu.
Cunta’nın işlediği cinayetlere ve kanunsuzluklara Mısır yargısı da ses çıkarmıyor. Yani yargı ve hukuk ayaklar altına alınmış durumda. ABD ve Batı dünyası da gidişattan memnun ve cuntaya desteklerini vermeye devam ediyorlar. Cuntanın işlediği cinayetleri kınayan Türkiye ve Katar ise Mısır’ın içişlerine karışmakla suçlandılar ve sert bir şekilde uyarıldılar.
Cunta, Mısır’ın halk desteğine sahip en büyük hareketi İhvan’ı terör örgütü ilan etti. Anayasa oylamasını boykot eden ‘Güçlü Mısır Partisi’ne karşı da operasyonlar yaptı ve bazı sorumlularını tutukladı. Yani, askere karşı çıkan kim olursa olsun hain, düşman ve terörist ilan ediliyor şiddete ve hukuksuzluğa maruz kalıyor.
Askeri cunta, Anayasa oylaması için adeta bütün cephelerde savaşıyormuş algısı oluşturmaya çalıştı. Sandıkların konduğu merkezler adeta savaş siperlerini andırıyordu. Basın, yayın ve TV kanallarının katıldığı ‘anayasaya evet’ kampanyası için büyük harcamalar yapıldı. Cadde ve sokakların her adımında görülen afiş ve reklamlar yetmiyormuş gibi vatandaşın cep telefonuna da mesajlar çekildi.
Oylamanın başladığı Salı günü sokaklar yine kan gölüne döndü. Oylamayı boykot eden muhalifler üzerine askerin ve polisin açtığı ateş sonucu on beş kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de yaralandı. Adalet ve özgürlük sağlayacağı iddia edilen anayasanın oylanması günü katliam yapılıyor.
Mısır halkı, oylamayı boykot etti ve açıklanan rakamlar bunun gerçek bir boykot olduğunu gösterdi. Bütün tezvir, tehdit ve baskılara rağmen katılım oranı % 30 olarak gerçekleşti. Bu katılım oranı Mısır’da asker, laik, milliyetçi ve solcu hareketlerin gücünün ne kadar olduğunu da tescil etmiş oldu.
Cunta rejimi bu sonuçtan elbette memnun olmayacak ve muhalif cepheye baskılarını arttıracaktır. Muhtemelen yapılacak seçimlere İhvan’ın katılmasını önlemek için düğmeye basılacaktır.
Görünen o ki askeri cuntayı daha zor günler bekliyor. Kim bilir, katil cuntanın hesap vereceği günler uzak değildir belki.