Muhammet Şerif / Doğruhaber / Analiz
Ordunun Muhammed Mursi’yi görevden aldığını açıklaması sonrası Müslüman Kardeşler tarafından açıklamalar yapıldı. Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, darbeyi kabul etmediğini ve görevinin başında olduğunu açıkladı. Ayrıca Mısır halkını da, darbeye karşı direnmeye davet etti. Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşlerin çağrısıyla halk meydanlara indi; iradesine sahip çıkacağını ilan etti. Halk, ordunun sivil iradeye darbe yaptığını ve kesinlikle bu darbeyi kabul etmeyeceğini duyurdu. Muhammed Mursi’nin görevinin başına tekrardan geçinceye kadar da “barışçıl” gösterilerine devam edeceğini açıkladı.
Çeşitli guruplardan oluşan muhalifleri ve Ezher Şeyhi’ni yanına alarak darbeyi meşrulaştırma çabasında olan Silahlı Kuvvetler, halkın bu denli kararlı olacağını tahmin edememiş olacak ki, sonraki süreçlerde Cumhurbaşkanı ve Başbakan ataması konusunda sıkıntı yaşadı. Darbeye destek veren kimi guruplar Cumhurbaşkanı ismi üzerinden ittifak edemediklerini ve “uzlaşı süreci”nden desteklerini çektiklerini açıkladı.
Birçok farklı gelişmenin yaşandığı 3 Temmuz darbe sürecinden sonraki en can alıcı olay ise, 8 Temmuz sabahı yaşandı. Ordu birlikleri, Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önünde sabah namazlarını eda eden Müslüman Kardeşler Hareketi mensuplarına, namaz kıldıkları esnada önce gaz bombası attı, hemen sonrasında ise ateş açtı. Ehli vicdan hiçbir kişinin kabul etmediği bu insanlık dışı hunharca saldırıda, içlerinde kadın ve çocukların da bulunduğu 53 masum hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de yaralandı. Ordunun yaptığı katliam ve zulüm bununla da kalmadı; saldırıdan sonra hem yaralıların hastanelere sevk edilmesine, hem de yaralılara dışarıdan müdahale edilmesine, ayrıca da ambulansların cenazeleri almasına izin verilmedi.
Bu ağır bedellerden sonra dahi Müslüman Kardeşler cephesinden geri adım atılmadı, aksine “haklı ve onurlu direnişleri”ni sonuna kadar sürdüreceklerini açıkladılar. Şehitlerin akan o temiz kanlarının, aziz dava adamlarının verdikleri ağır bedellerin, yeryüzü şahitlerinin gösterdikleri haklı direnişlerin ve dünya Müslümanlarının ettikleri duaların tez zamanda zaferi getireceğine inançlarının tam olduğunu belirtiler.
Darbeciler ve yerli destekçileri baltacılar, Müslüman Kardeşler Teşkilatı mensuplarına ve diğer darbe karşıtlarına her türlü zulmü reva görmeye devam ettiler. Ülkenin muhtelif şehirlerinde barışçıl gösteri yapan darbe karşıtlarına, silahlı ve satırlı saldırılar gerçekleştirdiler. Bu alçak ve kalleşçe saldırılarda sayıları yüzleri bulan masum ve savunmasız darbe karşıtı can verdi.
Darbeci cunta ve destekçilerinin yaşattığı zulüm, haksızlık ve katliamlar ardı sıra devam etti. 27 Temmuz’da Rabiatul Adeviyye Meydanı ve çevresindeki darbe karşıtlarına, batı kuklası keskin nişancılar tarafından gerçek mermilerle ateş açıldı. Sonuç yine çok acıydı: 200’den fazla masum insan hedef gözetilmeksizin rastgele açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. 5 bin kişinin de yaralandığı açıklandı.
Kana doymayan Mısır cuntası ve paranın kölesi işbirlikçileri, 14 Ağustos’ta da tarihe kara bir leke olarak kaydedilen bir katliama daha imza attılar. Rabiatul Adeviyye ve Nahda meydanlarında silahsız ve barışçıl bir şekilde gösteri yapan darbe karşıtlarına müdahale ettiler. İnsanlıktan nasiplenmemiş “vicdansızlar” hedef gözetmeksizin açtıkları ateş sonucu bine yakın masumu katledip, binlercesini yaraladılar. Verdikleri söze sadık kalarak şehadet şerbetini içenlerin arasında İhvan liderlerinden Muhammed el Biltacı’nın 17 yaşındaki kızı Esma’nın da bulunması acıyı ikiye katladı.
Vicdanları derinden üzen söz konusu katliamı gerçekleştiren keskin nişancıların, katliamdan sonra birbirlerini tebrik eden görüntülerinin ortaya çıkması kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. İnsanî duyguları körelmemiş herkes bu vahşeti en üst perdeden lanetledi. Türkiye’nin birçok noktasında destek gösterileri yapıldı; dua ve beddualar edildi. Katliamdan sonra Müslüman Kardeşler sözcüsü Cihad el Haddad Twitter’dan şunları yazdı: “8 saattir süren kitlesel cinayetler var ve ne Mısır’da ne de dünyada bunu durduracak tek bir aklı başında kimse var! 2000’den fazla ölü, 10.000’den fazla yaralı ve dünya seyrediyor.”
Cuntanın katliamlarına insanlık sessiz kalıp ciddi tepkiler vermeyince, darbeciler daha da azgınlaştı; zulüm ve katliamlarına devam ettiler. Barışçıl gösteri yapanlara karşı daha farklı ve daha sert yaptırımlar uygulamaya başladılar. Yaptıkları ve uyguladıkları bütün yöntemlerden sonra bile darbe karşıtlarını meydanlardan çıkaramadılar. Darbe karşıtları verdikleri on binlerce bedelden sonra bile barışçıl gösterilerine devam etti. Gösterilerin devam etmesi karşısında batı destekli cunta yönetimi, olağanüstü hal ve sokağa çıkma yasağı ilan etti. Darbecilerin zulümlerine ve katliamlarına boyun eğmeyen onurlu insanlar, yaşanılan gözaltı furyalarına rağmen gösterilerine devam ettiler. Katliamlara ve zulümlere tepki amacıyla, ülkenin birçok noktasında “Gazap (Öfke) Cuması” adı altında geniş katılımlı gösteriler düzenlediler.
(Devam edecek)