30 Haziranda başlayan eylemler gösterdi ki Mübarek’in iktidardan indirilmesi “Mısır Devrimi”nin tamamlanması değil başlangıcıdır. Mübarek’in iktidardan indirilmesi ile “Fülul” olarak isimlendirilen eski rejim güç kaybetmiş olsa da kemikleşmiş vesayetçi yapının halk üzerindeki etkisini koruduğunu görüyoruz.
Liberaller, milliyetçiler, solcular ve Mübarek döneminin destekçilerinden oluşan muhalif grup Mursi’yi, ülkedeki ekonomik sorunları ve güvenlik problemlerini çözmede yetersiz kalmakla suçluyor. İhvan-ı Müslimin ve Mursi’nin diğer destekçileri, kronikleşmiş sorunların çözümü için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu ifade ediyor.
Muhalefetin yapısı
Mısır Cumhurbaşkanı Mursi karşıtlarının bir yıllık eylemlerine baktığımızda; 50 iftira kampanyası, 5812 protesto, 7709 eylem ve 24 defa Mursi'yi düşürmek amacıyla yapılan gösteriler ve birçok kez de gösteri düzenleme girişimi olduğunu görürüz.(1) Sivil Anayasa’nın yapılması gibi birçok konuyu başarı olarak görmeyen veya halka faydası olan bir icraat saymayan muhalefet ekonomi ve güvenliği bahane ederek sokaklara inmiştir.
Muhalefetin bir yıllık icraatına dair verdiğimiz rakamlardan görülüyor ki, muhalefetin temel olarak karşı olduğu husus, İhvan’ın veya İslamcıların iktidara bulunmasıdır.
Liberaller, milliyetçiler, solcular, Mübarek dönemi destekçileri ve Mübarek’in düşmesi için Tahrir’de bulunan diğer gruplardan oluşan Muhalefet, yapı itibarıyla dikkat çekmektedir. Muhalefetin dikkat çeken bu yapısını “ölümcül bir karışım” olarak tanımlayan Londra merkezli El Kudüs El Arabi gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atvan muhalefet ile ilgili olarak, “Ortak noktaları Mursi iktidarı karşıtlığı olan bu gruplar, Mursi’nin devrilmesi sonrası birbirleriyle çatışmaya girebilir!” değerlendirmesini yapıyor. (2)
Eski vesayetçi rejimin, bürokrasinin, ordu ve polis teşkilatlarının üzerindeki etkisinin yanında basının üzerindeki etkisi de önemlidir. İhvan teşkilatının en büyük zaafı basın alanında görülmektedir. Eski rejim basındaki hâkimiyetini kullanmak suretiyle halkı Mursi karşıtı bir çizgiye çekmeyi amaçlamaktadır. Halk bir yıl boyunca medya aracılığıyla her gün yapılan menfi propagandanın kısmen de olsa etkisi altında kalmaması imkânsızdır.
İmad Ed’Din Hüseyin Eş’Şuruk gazetesinde yazdığı makalede şu ifadelere yer vermiştir: “Hâkimlerin, gazetecilerin, entelektüellerin, diplomatların, polisin ve muhaliflerin çoğu sana karşı. Sen ise yalnız çalışma konusunda ısrar ediyorsun”. Mısır basınında Eş’Şuruk gazetesi yazarı İmad Ed’Din Hüseyin gibi onlarca yazar bulunmakta ve aktardığımız mahiyette yüzlerce yazı yayınlanmaktadır. İfade ettiğimiz gibi, halkın basına ve basında yayınlanan Mursi karşıtı yayınlara kayıtsız kalması imkânsızdır.
İhvan-ı Müslimin teşkilatının yaşananlara bakışı
Muhalefet, ekonomiyi düzeltememekle ve güvenliği sağlayamamakla suçladığı Mursi’yi , İhvan teşkilatı ve diğer İslamcı partiler desteklemektedir. İhvan teşkilatına göre yarım asırlık müzmin sıkıntıların çözümü için bir yıl yeterli bir süre değildir.
Ayrıca İhvan, muhalefetin Mursi’yi sert bir dille eleştirmesinin sebebinin İhvan karşıtlığından kaynaklandığını düşünüyor. Dolayısıyla muhalefetin gösteriler yaparak Mursi’yi protesto etmesini “meşru hükümeti devirmek” olarak değerlendiriyor.
İhvan destekçisi olarak bilinen Muhammed Abdel Kuddüs, ‘barışçıl olduğu iddia edilse de bir çok kentteki gösterilerde şiddetin hâkim olduğunu’ belirtip, “Şiddet olaylarının arkasında eski rejim destekçileri, muhalif Ulusal Kurtuluş Cephesi, Temerrüt (İsyan) hareketi ve komünistler ile Nasırcılardan oluşan aşırı laikler vardır.” yorumunu yapıyor. İhvan teşkilatının üst düzey siyasetçilerinden İssam El Eriyan ise muhalefeti, tertiplediği protesto eylemlerinden dolayı “darbe girişimi” yapmakla suçluyor. (3)
Ordu ve Polis teşkilatı
Mısır’daki gelişmelerde polis görev ve yetkilerinin dışına çıkarak Mursi karşıtı eylemlere katılarak taraf oldu. Ordu ise, tarafsız bir çizgiyi takip etmeyi tercih etti. 1 Temmuz tarihinde yayınladığı açıklamada ‘ordunun siyasi taraf olmak istemediği’ vurgulandı.
Muhtıra olarak değerlendirilen ve ‘ordu ihtilal yapabilir’ şeklinde yorumlanan açıklamadan dikkat çeken bölümler:
"Mısır halkı dünden beri medeni ve barışçıl bir şekilde tepkisini ortaya koyuyor.
Askeri kuvvetler Mısır'ın geleceğinde bir taraftır. Vatanın korunması için milli ve tarihi sorumlulukları vardır. Vatanın selameti için şunları taahhüt etmektedir:
-Silahlı kuvvetler Mısır siyasetinde halk iradesinin demokratik düşüncede belirlendiği çerçevede rol oynamasını sağlamak için bir taraftır.
-Silahlı kuvvetler halkın taleplerinin karşılanması yönünde çağrısını yinelemektedir. Son bir fırsat olarak 48 saat mühlet vermektedir. Aksi takdirde Silahlı Kuvvetler bütün kesimleri içine alacak şekilde büyük Mısır halkının taleplerini yerine getirmek üzere üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirecektir." (4)
Ordunun açıklaması meydanlardaki muhalifleri sevindirdi. Meydanlardaki muhalif protestocular “ordu millet el ele”, “halk rejimi devirdi” şeklinde sloganlar attı.
Muhalifler tarafından büyük sevinçle karşılanan ordunun açıklaması, İhvan’ın siyasi kanadı olan Hürriyet ve Adalet Partisi siyasetçileri tarafından “Bu ültimatomu kabul etmiyoruz!” ifadeleriyle reddedildi. El-Cezire’ye konuşan Hürriyet ve Adalet Partisi üyesi Yasir Hamza “Darbeler devri kapandı!” ifadesini kullanarak ordunun açıklamasını hem reddetti hem de yapılacak bir ihtilale sessiz kalmayacaklarının sinyalini verdi.
Muhtıra olarak değerlendirilen ordunun açıklamasından sonra, İçişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Polis teşkilatı; ulusal güvenlik, halkın ve yüksek Mısır'ın menfaati için ordunun açıklamalarıyla tam bir dayanışma içinde olduğunu ilan etmektedir.'' diyerek ordunun açıklamasından memnuniyet duyduğunu ilan etti.
Polisin yaptığı bu açıklamada en dikkat çeken husus ise ‘siyasi tarafsızlık’ vurgusu oldu. 30 Haziranda başlayan protesto gösterilerine, polislerin bizzat katılıp Mursi karşıtı slogan atmaları, İhvan mensubu gençlerin evlerine operasyonlar düzenlemek suretiyle hiçbir haklı gerekçeye dayanmayarak gençleri gözaltına almak ve İhvan’ın binalarına muhalif gruplar tarafından yapılan saldırılara göz yummak gibi birçok icraatıyla tarafsızlığını kaybeden polis teşkilatı yaptığı açıklamada, ''Polis halkın polisidir, tüm siyasi taraflara aynı mesafede durmaktadır." ifadesi gerçekçi görülmemektedir.
30 Haziran sonrası Mısır senaryoları
Ordunun açıklamasından sonra başlayan süreç ile ilgili çeşitli senaryolar üzerinde duruluyor. Bu senaryolar içerisinde özelliklede sekiz senaryo çok dikkat çekiyor:
1-Yapılan kitlesel gösteriler karşısında, Cumhurbaşkanı Mursi’nin gönüllü olarak görevinden istifa etmesi. İhvan’nın ve diğer İslamcı grupların böyle bir karara sıcak bakmayacağı aşikar. Ayrıca ordunun açıklamasından sonra, Mursi’nin yaptığı son açıklama da bu senaryoyu hükümsüz bırakıyor.
2-Mursi’nin hükümette ve anayasada değişiklikler yapmayı kabul ederek muhaliflere birtakım tavizler vermesi. Bu senaryo da uzmanlar tarafından zayıf ihtimal olarak değerlendirilmektedir.
3-Gösteriler zaman içerisinde hızını kaybedip yok olacak. Muhalifleri en çok tedirgin eden ihtimalin bu olduğu söyleniyor. “muhaliflerin kâbusu” olarak nitelendirilen bu senaryo gerçekleşirse İhvan iktidarını daha da pekiştirmiş olacak.
4-Ordunun darbe yapma ihtimali diğer senaryolara nispeten daha kuvvetli görünüyor. Senaryoya göre ordu ‘yumuşak darbe’ yaparak Mursi’yi Cumhurbaşkanlığından istifaya mecbur bırakacak. Böylelikle seçimlerin yenilenmesi gündeme taşınacak. Fakat darbenin olması halinde gruplar arasında silahlı çatışmaların olabileceği ihtimaller dâhilinde görülüyor. (5)
5-Cumhurbaşkanlığı Konseyi kurulması ve Milli Mutabakat Hükümeti oluşturulması. Konsey'de El Baradey, Hamdin Sabbahi ve Amr Musa gibi Ulusal Kurtuluş Cephesi çatısı altındaki partilerin yöneticileri ve ordu temsilcisinin yer alması ihtimalinden söz ediliyor. Bu senaryo üzerinde fikir birliğine varılması durumunda İslami hareketlerin temsilcileri de bunun dışında kalmak istemeyecektir.
6-Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bu süreçte ülkeyi yönetmesi ve bir teknokrat hükümet oluşturulması. Özellikle de "Temerrüd" (İsyan) hareketi tarafından önerilen bir geçiş süreci önerisi olarak biliniyor.
7-Müslüman Kardeşler'in, Cemaatül İslamiye gibi Selefi hareketlerle istişare ederek direnişi tercih etmesi. Bu direnişin siyasi olacağı ve tarafların karşılıklı mitingler düzenleyerek halkın iradesinin kendilerinden tarafa olduğunu ülke kamuoyuna ve orduya göstermesi şeklinde gerçekleşmesi konuşuluyor.
8-Şiddet ve silahlı çatışma senaryosu. Bu durum ülkenin Cezayir veya Afganistan gibi bir kaosa sürüklenmesi demek olur ki, bu senaryonun dış mihraklar tarafından üretildiği söyleniyor. Ancak Mısır medyası bu senaryoyu yazmaya ve konuşmaya devam ediyor. (6)
Kaynak:
1-Ahmed Yusuf, Mısır’da yeni bir devrim olacak mı? http://odak.setav.org/page/misirda-yeni-bir-devrim-olacak-mi/6856
2-Abdulbari Atvan http://www.alquds.co.uk/?p=59719
3-http://www.bbc.co.uk/turkce/
4-http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=265763
5-http://www.independent.co.uk/
TIMETURK / Ramazan Bursa