Mısır resmi haber ajansı, Mısır’ın darbeyle devrilen cumhurbaşkanı sayın Muhammed Mursi’nin göstericilerin ölümüne sebebiyet verme suçlamasıyla 4 Kasım’da mahkeme önüne çıkartılacağını bildirdi.
Mursi ile birlikte 14 kişi daha Aralık 2012 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde gerçekleşen protestolar sırasında vuku bulan ölüm olaylarından dolayı sorumlu tutuluyor.
Mursi’nin geçen ay medyada yer alan haberlerde ayrıca yargıya hakaretten de yargılanacağı açıklanmıştı.
Mısırda katliamlar ve tutuklamalar tüm hızı ile devam ediyor. Tüm baskı ve zulümlere karşın Mısır halkı darbeye karşı direniyor. Darbeciler ise, tüm unsurları ile siyasal İslam’ı Mısır’dan silmek için adeta seferber olmuşlar. Katliam ve tutuklamalar, tiyatro kabilinden mahkemelerle yeni bir boyuta taşındı.
Cunta yönetimi, Küresel ve bölgesel aktörlerin desteğiyle, Mısır halkını ve onun iradesini eziyor. Mısır’da İslam Alemi için örnek olacak bir yönetim modelinin teşkil etmemesi için tüm İslam düşmanları el ele verdiler.
Bu gün gelinen noktada, halkın meşru temsilcileri birer birer zindanlara atılıyor.
Bu gün Mısır’da sözde yargı önünü çıkarılan Müslümanlardan İslam’a ve halka hizmet etmenin; Mısır’ı, Siyonistlere satmamanın hesabı soruluyor.
İnsanlar göstermelik mahkemelerde tiyatrovari yargılamalarla ağır cezalara çarptırılıyorlar.
Mısır toplumunda İslami iradeyi kırmak maksadı ile hazırlanan bu mahkemelerde Mısır halkı ve iradesi yargılanıyor. Halkı zalimce katledenler, halkın meşru temsilcilerini katliam ve halka ihanet ile suçluyorlar.
İnsan hakları palavrasını her fırsatta dile getirme arsızlığında bulunan Batı, Mısır’daki yargı komedisine bıyık altından gülüyor.
Mısır’daki bazı satılmış şahsiyetlerin yargı süreci hakkındaki maksatları ifşa eden beyanları, aslında nasıl bir ihanet tezgâhının kurulmuş olduğunu gözler önüne seriyor.
Bizim kimseden bir beklentimiz yok. Asıl sözümüz Müslümanlaradır. Bu yargı tiyatrosunda, İslam ve bu ümmetin aziz evlatları yargılanırken; dişe dokunur, sadra şifa kabilinden bir tepki ve girişim göremiyoruz. Oysa bilinmesi gerekir ki, başta sayın Muhammed Mursi olmak üzere, İhwan-ı Müslim’in yetkililerinin şahsında ümmet yargılanıyor, İslam Ümmeti’nin geleceği yargılanıyor.
Her tarafta bu zulmün protesto edilmesi gerekirken, İslam Ümmeti’nin üzerine adeta ölü toprağı serpilmiş. Müslümanlar, zillet peçesini yırtmak adına kayda değer adımlar atmıyor. Mısır’daki katliam ve zulümler yavaş yavaş adeta kanıksanıyor. Zulüm ve küfür cephesinde değişen hiçbir şey olmadığı halde, Mısır meselesinde duyarlı kesimlerin düzenledikleri gösteri ve ortaya koydukları tepkiler bitti gibi. Darbenin ilk zamanlarındaki heyecanın yerinde yeller esiyor.
Oysaki, bu kavga hepimizin. Mısır’da İslam ve Müslümanlarla topyekün bir küfür ve zulüm cephesi savaşıyor. Mısır, İslam Ümmetinin en önemli cephelerinden birisidir. Ama Küfür topyekün Mısır cephesinde İslam’a karşı savaş açtığı halde, bu gün dünya Müslümanları, buradaki meseleyi, daha fazla, Mısırlı Müslümanlarla sınırlı tutma eğilimindeler.
Mısırdaki darbe ile Siyonistler rahat bir nefes adılar. Amerika ve İsrail ile koordineli olarak yapılan bu darbe, Müslümanlara çok şey öğretmiş olmalı. Demokrasinin helvadan bir put olduğu, yeri geldiği zaman bu putun nasıl yenildiğini bir kez daha gördük.
Söz konusu Müslümanlar olunca, bütün tezlerin ve ilkelerin nasıl çiğnendiğini gördük.
Bu yargılama süreci korkunç bir zulüm cenderesine dönecektir. Asılsız suçlamalarla, mazlum Müslümanlar mağdur edilecektir. Mısırlı Müslümanların mağduriyetleri katlanacaktır. İslam Ümmeti, emperyalistlerin ve Siyonistlerin kuklaları olan darbecilerin yargı komedisini her zeminde protesto etmelidirler.
Mısır İntifadası, ne kadar uzun sürerse sürsün, gündemimizden düşmemelidir. Her zeminde bu intifadanın sesi olmalıyız. Zalimler; “ Mü’minler, bir vücudun azaları gibidirler” nebevi fermanının tezahürünü bir kez daha görmelidirler. Küresel istikbara karşı; “ Mü’minler, biribirleri için sağlam bir duvar gibidirler, biribirlerini desteklerler.” hadisinin gereğini bir kez daha Mısırlı Müslüman kardeşlerimiz için yerine girmeliyiz.
Allah Resulü’nün tarif ettiği ümmet şuurunu kazanma ve tatbik etme temennisiyle…