Ülkeyi bir yangın yerine çevirdiler, her zamanki gibi en iyi yaptıkları işi en üst perdeye Taşıyarak yaktılar, yıktılar öldürdüler.
37 canı vahşice; keserek, yakarak katlettiler. Son 10 günde Türkiye`de teröristlerin bu millete yaptıkları ihanetin tek cümlelik bilançosu bu.
Hafızlarımızı tazeleyin aslında tüm olayların nasıl birbirine bağlı bir atlı zincir olduğunu görelim.
HDP eş başkanı Demirtaş önce sınırın öteki yakasına geçip ışık hızıyla geri döndükten sonra bu direnişe tüm Kürt halkının katılması gerektiğini söyledi. Ardından hop sınıra dayanan bir güruh askerle polisle çatışmaya başladı. Sonra Selahattin Bey’in ABD ziyareti var ki, tüm filmin senaryosunun başladığı yer burası. ABD ziyareti sonrası bu kez büyük provokasyonun fitilini ateşleyen o açıklamayı yaptı ve Kürtlerin sokağa çıkması gerektiğini söyledi ve Türkiye bir yangın yerine döndü.
Bu vahşet anında sadece sakal bırakıyor diye gençler öldürüldü. Bunlardan biri yakıldı diğerinin boğazı kesildi. İşte hep IŞİD`e isyan eden tek hücrelilerin yaptığı demokratik tepki!
Berber Serdar kendi ekmeğini kazanırken öldürüldü. Marketler yağmalandı, kamu binaları ateşe verildi, ertesi gün bineceği otobüsü kundaklayarak Kobani`yi kurtardı aklı fukaralar.
Yasin`den misal kimse söz etmedi. Malum medyada haber değeri bile görülmedi. Yasin’in adı Berkin değildi ne de olsa! Hem Kürt olacaksın hem de Müslüman kimliğin olacak zaten bu başlı başına bir suç! Yasin 16 yaşındaydı… Teröristler tarafından başı taşla ezilerek öldürüldü. Tüm suçu terörist olmamaktı.
"Kürtler sokağa diyenlere, “Elinde Molotof, geleceğini yakan” şu soruyu sormadı, soramadı. "Ben sokağa çıkarken senin kardeşin Amerika`da neden okuyor? Ya da bir başka vekilin yeğenleri Türkiye`nin en pahalı üniversitesinde fincanı 20 liradan lattesini yudumlarken ben neden gerizekalı gibi sokağa çıkıyorum?”
Sormadı sormadılar onlar makam arabalarında keyif çatarken sen hem katil hem de mahpus oldun. Yani boş yoluna yaktın kendini bu arada dünyayı kurtardığını zannettin.
Serhildan ( ayaklanma) çağrısı yapanlar Moğolların önüne kim çıkarsa çıksın yakıp yıkan barbar zihniyetini geri çağırdı. Diyarbakır`da Ziya Gökalp müzesini, Siirt kütüphanesini yağmalayanlarla Bağdat kütüphanesini yakanlar öz be öz kardeş olduklarını kanıtladılar.
Yangının ardından mahalle sakinleri önce Sur Belediyesi’ni ardından Büyükşehir’i arıyorlar. Ama vatandaşa cevap veren yok. İtfaiye süresiz izne çıkmış. Maksat Te Ce’nin malına zarar vermek! Bilmiyor ki yanan bir medeniyet, yanan bir tarih yanan bu toplumun geçmişi.
Diyelim yakıp yok etmek istiyorsun o halde müzedeki 20 eseri neden çalıyorsun? Onu da yak da hainliğini Everest’e taşıma.
Bir tarih gözler önünde yok olurken yine Diyabakır’ın o güzel insanları çıkıyor ve yangına kovayla, hortumla müdahale edip vücudundaki 3. Derece yanığa rağmen vazgeçmiyor ve o vahşeti söndürüyor.
Serkan Üstüner - Haber7