Mümin, verdiği söze, yaptığı sözleşmeye veya beraber yola çıktığı, iş birliği yaptığı kişilere karşı kendini mes’ul hissetmesi gerekir. Vefalı insan, kendisine ümit bağlayanları yüz üstü bırakamamalı, verilen sözün gereği olarak, maddi ve manevi bütün fedakârlıkları yapma hususunda tereddüt etmemelidir.
Adana'nın kanaat önderlerinden Molla Ekrem Derdiyok, ahde vefa ve doğru sözlülüğün önemine ilişkin İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Hazreti Muhammed'in hadislerine göre yalan konuşmanın münafıklığın özelliklerinden olduğunu hatırlatan Derdiyok, "Mümin, konuşurken hakkı söylemelidir ya da sükût etmelidir. Yalan konuşmamalıdır. Kurtuluşun yolu ahitlerimizi yerine getirmekten, doğru söz söylemekten geçiyor." dedi.
"Ahit, imanının, amelinin ve ahlakın ta kendisidir"
"Allah, aziz İslam dinini insanlığa üç şey kazandırmak için göndermiştir: İman, amel, ahlak. Ahit, imanının, amelinin ve ahlakın ta kendisidir." diyen Derdiyok, "Şu üç özellik nesli ihya etmek ve aziz İslam medeniyetinin inşası içindir. Bunu yaptığımız zaman, Allah’ın izniyle yer küresinde yaşayan sekiz milyar insan huzur bulacaktır. Yaşanan bu kaoslar, savaşlar, gayri İslami ve insani oluşumlar ve hareketler sona erecektir." diye konuştu.
Hazreti Muhammed'in peygamberliğinden önce dahi "emin" kişiliğiyle öne çıktığını vurgulayan Derdiyok, "Güvenilir Muhammed, ahde vefa gösteren Muhammed, hiçbir zaman insanları aldatmayan Muhammed… İşte bu güvenilirliğiyle insanların gönlüne ve kalbine girmiştir. Toplum tarafından sevgi ve saygı kazanmıştır." ifadelerini kullandı.
"Sahabeler gözyaşları içerisinde seyrediyorlar"
Ahde vefa konusunda da Resulullah ve sahabesinde ders çıkarabilecek örnek olacak davranışlar olduğuna vurgu yapan Derdiyok, şunları kaydetti:
Ahde vefaya bakın. Hudeybiye anlaşmasında Süheyl bin Amr peygamberimizle anlaşmaya oturmuştur. Anlaşmanın maddelerinden birisi nedir? ‘Ey Muhammed Mekkelilerden herhangi birisi iman edip de sana gelirse sen onu bize geri çevireceksin.’ O esnada Süheyl bin Amr’ın oğlu olan Ebu Cendel, eli ayağı zincirli bir şekilde çıkıp geliyor. Kendisine işkence eden Mekkeli müşriklerin elinden kaçıp firar etmiştir. Babası Süheyl’de peygamberimizle anlaşmak için masaya oturmuş, bir anda oğlu Ebu Cendel’i karşında görüyor. Ya Muhammed (Aleyhisselam), anlaşma gereği olarak ‘Mekkelilerden herhangi birisi gelip de sana iman ederse geri verilmesi’ sözün vardır. Bu kaçıp gelen esir de geri verilmelidir. Peygamberimiz de ahde vefa gereği Ebu Cendel’i anlaşma gereği ona teslim ediyor. Ebu ecele orada feryat figan ediyor. Ey mü’minler, ey Müslümanlar, ey Allah’ın Resulü: ‘Bunlar beni götürüp işkence edecekler, beni nasıl bu gayri müslimlere, müşriklere teslim ediyorsunuz? Sahabeler gözyaşları içerisinde seyrediyorlar. Peygamberimiz sadece teselli ediyor, ‘Ey Ebu Cendel biraz daha sabret, Allah sana bir çıkış yolu muhakkak açacaktır’ diyordu.
Ahde vefa; imandır, ameldir, ahlaktır. Çünkü Allah’ın rahmet peygamberi şöyle buyuruyor: ‘Emanete riayet etmenin imanı yoktur. Ahdine vefa göstermenin dini yoktur.’ Hem dünyada hem ahrette rezil olmak istemiyorsak, küçük düşürmek istemiyorsak, dünya ve ahretin mutluluğunu istiyorsak imanın bizlere yüklemiş olduğu o güzel ahlak olan ahde vefayı ve sözümüze sadık kalmayı muhakkak yerine getirmeli ve riayet etmeliyiz.
"Yalan ve ahde vefasızlık toplumu harap eder"
Bireysel olarak toplum içerisinde değer kazanmanın ve mutlu olmanın yolunun doğru sözlülük olduğunu ifade eden Derdiyok, "Kişi, müşterisine, komşusuna, eşine, çocuğuna yalan söylememesi gerekir. Siyaset adamı ise idare etmiş olduğu insanlara karşı, kesinlikle yalan söylememesi gerekiyor. Yalan ve ahde vefasızlık toplumu berbat eder, harap eder. Şunu diyebiliriz ki savaşların, kavgaların, kargaşanın, terör ve anarşinin, huzursuzluğun nedeni ahde vefasızlık ve yalancılıktır. Onun için diyoruz ki hem birey için hem de toplum için mutlu, huzurlu ve kardeşçe yaşamanın yolu ahde vefadan ve doğru sözlü olmaktan geçer. Rabbimizin insanların mutluluğu için göndermiş olduğu Kur’an ve sünneti hayatının merkezine alarak Kur’an ve sünnet eksenli bir hayat yaşamayı hepimize nasip etsin." dedi. (İLKHA)