170 ülkede her yıl 1-7 Ağustos tarihlerinde kutlanan Dünya Emzirme Haftası, anne sütüyle beslemenin tüm dünyada yaygınlaşması ve bebeklerin beslenmesinde gelişim sağlanması için önemli bir farkındalık oluşturuyor.
Ölüm riskini azaltıyor
Emzirmeye başlanması ne kadar gecikirse çocuğun ilk bir ay içinde ölme riski de o kadar artmaktadır. Doğumun ardından emzirmede 2-23 saatlik gecikme yaşamın ilk 28 gününde ölüm riskini yüzde 40 artırırken gecikmenin 24 saat ve daha uzun olması durumunda riskteki artış yüzde 80’i bulmaktadır.
Çocuğa başka sıvılar ya da besinler verilmesi emzirmeye başlanmasını geciktiriyor. Birçok ülkede yeni doğan bebeklerin ilk üç gün mamayla, inek sütüyle ya da şekerli suyla beslenmeleri adettendir. Yeni doğanların hemen hemen yarısı bunlarla beslenmektedir. Bebeklere anne sütüne göre besleyici değeri daha düşük şeyler verildiğinde anne sütü daha seyrek alınmakta, bu da annelerin bebeklerini emzirmeye başlayıp bunu sürdürmelerini güçleştirmektedir. Küresel ölçekte, altı aylıktan küçük bebeklerin yalnızca yüzde 43’ü anne sütüyle beslenmektedir. Hiç emzirilmeyen bebeklerde ölüm olasılığı yalnızca anne sütüyle beslenenlere göre 14 kat daha fazladır.
Oysa hangi miktarda olursa olsun anne sütü ölüm riskini azaltmaktadır. Hiç emzirilmeyen bebeklerin herhangi bir enfeksiyon nedeniyle ölme riski de doğumu izleyen ilk altı ay içinde en azından bir miktar anne sütü alanlara göre yedi kat daha fazladır.
Anne ve bebeğin en güçlü bağı inşa ettiği emzirme dönemi, bebeğin bedensel ve zihinsel gelişimi açısından büyük önem taşıyor.
Hamilelik sonrası emzirme sürecinde annenin beslenme alışkanlıkları bebeğin gelişimini şekillendiren ve annenin de sağlıklı bir emzirme süreci deneyimlemesine neden oluyor. Hamilelik sonrası emzirme döneminde, düzenli, yeterli ve dengeli öğünler ile çeşitli beslenen anne bebeğinin hem bedensel hem de zihinsel gelişimine destek oluyor.
Emzirme sürecinde doğru beslenme metotlarını uygulayamayan annelerde halsizlik, bazı vitamin-mineral eksiklikleri ve hatta annenin süt oranında azalma da gözlemlenebiliyor.
Doğum sonrası emzirme süreci
Bebeğin ilk aşısı sayılan süt, doğumdan hemen sonra ilk 3-5 günde salgılanan, bileşim özellikleri ile yenidoğan bebeğin ilk günlerdeki gereksinimlerini karşılamak açısından büyük önem taşıyor. Bu nedenle doğumdan sonraki ilk yarım saat/bir saatte hemen bebeği emzirmeye başlamak doğru bir hareket. Bebeğin ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmesi yetişkinlik döneminde kronik hastalık riskini azaltmaya yardımcı oluyor.
Anne sütünün faydaları
Anne sütünün faydaları saymakla bitmiyor. Her zaman steril ve bebeğe uygun olan anne sütü, içerdiği besin ögeleri bileşimiyle bebeğin tüm gereksinimlerini karşılıyor. Sindirime yardımcı aktif enzimler içeren anne sütü enfeksiyonu önleyen bağışıklık ögeleri içeriyor. Solunum yolu ve gastrointestinal enfeksiyonların görülme oranının düşmesine yardımcı olan anne sütü, bebeğin çene ve diş gelişiminde de aktif rol oynuyor. Bebeğin bedensel, zihinsel ve psikolojik olarak sağlıklı gelişimine yardımcı olurken bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara karşı koruyucu kalkan görevi görüyor.
Emzirme dönemi aynı zamanda bebekle anne arasındaki duygusal bağı ve güveni sağlamlaştırıyor. Bebeğin çocukluk dönemi obezite riskini azaltmak için anne sütü büyük önem taşıyor. Doğal bir sakinleştirici etkisi bulunan anne sütü bebeğin daha sakin bir ruh halinde olmasını destekliyor. Bebeklerde görülen alerji riskini azaltan anne sütü kemik, kas ve zeka gelişiminde önemli olan tüm besin ögelerini fazlasıyla içeriyor. Anne sütünün bebeğe sağladığı önemli faydaların yanı sıra annenin sağlığına da fayda sağladığı bir çok unsur bulunuyor. Doğum sonrası kilo fazlalığını atmaya yardımcı olan anne sütü annenin meme ve yumurtalık kanserine yakalanma riskini ciddi oranda azaltıyor. Annelik duygusunun yüksek biçimde hissedildiği süreçte yine emzirme süreci olarak karşımıza çıkıyor.
Emziren anneler nasıl beslenmeli?
Yeni doğum yapmış olan anneler, bir yandan sütü artırmak için büyüklerimizin gösterdikleri yöntemler, bir yanda arkadaş önerileri arasında genellikle duydukları her besini yemeye başlıyor. Oysa sütü artıracak mucizevi bir besin aramaya ihtiyaç yok. Her besinden yeterli ve dengeli miktarlarda tüketildiğinde, besin çeşitliliği sağlandığında hem kilo yönetimi hem de bebek sağlıklı bir şekilde emzirebilmek için yeterli. Emziren annelere yönelik beslenme önerileri şu şekilde sıralanıyor:
Et, süt, yumurta gibi proteinler kaynaklarını tüketmek. Tam tahıllı ekmek, bulgur gibi kompleks karbonhidratları tüketmek. Ceviz, fındık gibi yağlı tohumların tüketimi. Taze sebze ve meyvelerin tüketimini ihmal etmemek.
Süt miktarını artırmanın en kolay yolu ise bol sıvı tüketmek. Süt, ayran, çorba, mevsim meyveleri ile hazırlanmış kompostolar, cacık ile sıvı alımını desteklemek ve en önemlisi de su tüketimini emzirme sürecinde arttırmak gerekiyor.
D vitamini bebeğin kas ve kemiklerinin gelişimi için çok önemli olduğundan annenin her gün bebeğiyle birlikte gün ışığından faydalanması da büyük önem taşıyor. Annelerin doğum kilolarını vermek için çok düşük kalorili diyetleri tercih etmemesi gerekiyor. Bu diyetler süt salgılanmasını ve annenin sağlığını tehdit edecek sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Ara öğünlerde sütün besleyici değerini artıracak taze/kuru meyveler ve yoğurt, kuru yemişler ve mevsim meyveleri ile tam tahıllı sandviç ve ayran sağlıklı alternatif besinler olarak öne çıkıyor.