Müfteri Kimseyi Saymaz!

Zülküf ER

Çirkin bir adam şehrin çarşısında ona buna sövüp sayarak gezip durmaktadır. Çirkin olmasına çirkindir ama ağzı iyi laf yaptığından hem o şehirde hem de civar şehirlerde tanınmaktadır. Kiralık müfteri olarak ışık hızıyla efendi değiştirme maharetiyle kendisinin uygun yerinden para atıp kurma kolundan kuran herkesin emriyle haysiyet cellâtlığına soyunur, namus ve ahlak sahibi insanlara iftira atıp dururdu. Belagat ve fesahatiyle çarşı çarşı dolaşıyor efendilerinin kulağına fısıldadığı iftiraları ağzından salyalar saça hatta domuzvari bir homurdamayla bağından kurtulmuş gibi atıp duruyordu.

Öyle ki; kendisine nasihat eden, bu işten vazgeçirmeye çalışan hiç kimseyi dinlemez, aile büyüklerini bile saymazdı. Bu saymazlığı arsızlıkla birleşince de zilletin ve müfteriliğin çukurluğunda debelenip duruyordu. Ne de olsa kimseyi saymaz bir sıfatı vardı.

Yine böyle ağzından salyalar saça saça bağırıp çağırarak aldığı akçelerin hürmetine namuslu insanlara iftira attığı bir çarşıda dolaşırken yanına bir kadın yaklaştı. Yanına yaklaşan kadın kolundan tuttuğu gibi bu çirkini sürükleyip götürmeye başladı. Saymazlığıyla meşhur olan müfteri, kadının arkasından adeta sürükleniyordu. Kadın çarşının kıyısındaki küçük dükkândan içeri girip doğrudan dükkân sahibine yönelmişti.

Hem çirkin müfteri hem de dükkân sahibi olan sarraf şaşkındır. Kadın sarrafa dönerek ‘İşte tam da bunun gibi olacak’ diyerek çirkini sarrafın ayaklarının dibine atarak dükkânı terk eder.

Yerdeki çirkinin yüzüne bakan sarraf hemen Besmele çekerek şeytanın şerrinden Allah’a sığınır. Ağzından ‘İçinin çirkinliği dışına yansımış’ sözleri dökülür gayr-i ihtiyari.

Çirkin ne olduğunu anlamak istercesine Sarrafın yüzüne bakar ve ‘Kadının ne dediğini hiç anlamadım’ der. Sarraf ona bir açıklama yapmak zorunda hisseder kendini.

'Ne demek isteyecek! Bu kadın biraz evvel yalnız başına geldi ve şeytanın bir timsalini ısmarlamak istedi. Ben de şu cevabı verdim: ''Ben şeytanı hiç görmedim. Görmediğim şeyin timsalini nasıl yaparım?'' Kadın bu sözümün üzerine bir şey söylemedi, başını alıp gitti. Biraz sonra senle birlikte geldi. Ve timsalini yaptırmak istediği şeytanın modeli olarak seni gösterdi.'

Bu sözler her ne kadar çirkinin zoruna gitse de tıyneti gereği susmayı tercih eder.

Bu hikâyeyi uzun lakaplı bir kardeşim bir Whatsapp grubunda paylaşmıştı. Ben bu hikâyeyi okuyunca, bu çirkin müfterinin asrî versiyonunu bir yerlerden biliyorum, diye içimden geçirdim.

Kim olduğunu hatırlamam da hiç de zor olmadı. Birkaç ismi sayar saymaz hemen bu çirkin müfterinin kim olduğunu anladım.

Zaten o da aynı günlerde efendilerinden aldığı emirle haysiyet cellâtlığına başlamış ve Diyarbakır surlarına toslamıştı…

Kim olduğunu siz de anladınız mı? Aklınıza gelenleri sayın hatırlasınız. Ya da boş verin saymaz olun… O kendini bilir zaten…

Selam ve Dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.