Doğu Türkistan, Türkistan coğrafyasının doğusu ve İslam dünyasının doğudaki kalesidir. 1.828.418 Km2 yüz ölçümü olan Doğu Türkistan’ın, Moğolistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Tibet ve Çin’le kara sınırı bulunmaktadır. Bu itibar ile Doğu Türkistan stratejik açıdan çok önemli mevkidedir. Doğu Türkistan ekonomik açıdan da zengin bir coğrafya sayılmaktadır. Nitekim Doğu Türkistan petrol, demir-çelik, altın, kömür, uranyum gibi stratejik madenler ve sayısız yeraltı ve yerüstü zenginliklere sahip bir ülkedir. Doğu Türkistan’ın asıl sahipleri; Uygurlar başta olmak üzere, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar gibi bin yıllardır o coğrafyada yaşamlarını sürdüre gelen 35-40 milyon civarında nüfusu olan Türk boylarıdır. % 100’ü Müslüman olan halk, günümüzde de Arap alfabesini kullanmaktadır.
Tarihten Günümüze Doğu Türkistan
Doğu Türkistan tarihi Hunlarla (M.Ö 220-M.Ö 45) başlıyor. Akabinde Ak Hun Devleti (440-710) ve Göktürk devleti (552-744) döneminde de Doğu Türkistan o devletlerin bir parçası oldu. Uygur Kağanlığı’ da Doğu Türkistan’da yaşamakta olan Uygurlar tarafından kuruluyor (744-840). Doğu Türkistan’ın altın çağı olarak tabir edebileceğimiz dönem Karahanlı dönemidir. 840-1212 yılları arasında Türkistan coğrafyasını yöneten Karahanlı devletinin 934 yılında Kaşgar’ı başkent yapması hasebiyle devletin Doğu Türkistan merkezli olduğunu söylemek mümkündür.
Doğu Türkistan’ın İslam’la şereflenmesinin ilk adımı 714 yılında Kaşgar’ın Kuteybe b. Müslim tarafından fethedilmesiyle atıldı. 932 yılında Abdülkerim Satuk Buğrahan’ın Müslüman olması ve 960 yılında Süleyman Arslan Han’ın İslam dinini Karahanlı devletinin dini olarak ilan etmesiyle Doğu Türkistan’da İslamiyet yayıldı. 1351 yılında Tuğluk Timur Han’ın Müslüman olmasıyla Doğu Türkistan’ın tamamı Müslüman oldu.
Günümüzdeki Doğu Türkistan sınırları ise, Yarkent Saidiye Hanlığı (1514-1680) döneminde oluşmaya başlamıştır. Doğu Türkistan 1757 yılında Çing hanedanlığı (1644-1912) tarafından işgal edildi. Doğu Türkistanlı tarihçi Mehmet Emin Buğra’nın ifadesiyle 1757–1863 yılları arasında Doğu Türkistan’da Çine karşı 40 kez silahlı mücadele verildi. Ancak bu mücadelelerin tümü Çin tarafından faciayla sonlandırıldı. 1863 yılında Doğu Türkistan’da silahlı ayaklanmalar meydana geldi ve 1864 yılında Yakup Han’ın Doğu Türkistan’ı birleştirmesi ile Kaşgariye devleti kuruldu. Yakup han devleti kurduktan sonra Rusya, Britanya ve Osmanlı Halifeliğiyle diplomatik ilişkiler kurdu ve Osmanlı Halifesi Sultan Abdülaziz Han’a biat etti. Sultan Yakup Han’a Emiru’l-Müslimîn unvanını verdi. Kaşgariye devleti 1877 yılında Yakup Han’ın şehit edilmesiyle yok edildi. 1877 yılında Doğu Türkistan tekrardan Çin işgaline maruz kaldı.
Doğu Türkistan’ın resmi işgali 1884 yılında gerçekleşti ve bu tarihte Doğu Türkistan Çin’e ilhak edilerek Çin’in 19. eyaleti oldu, ismi de Sincan (Xinjiang) olarak değiştirildi. 1933 yılında Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kuruldu ve 1944 yılına Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu. Günümüze kadar devam etmekte olan işgal ise, 1949 yılında Komünist Çin’in işgali ve 1955 ‘‘Sincan Uygur Özerk Bölgesi’’ olarak ilan edilmesiyle başladı. Doğu Türkistan’da 1949 yılından buyana bağımsızlık mücadelesi devam etmektedir.
Muhaceret ve Doğu Türkistan
Doğu Türkistan’dan orta doğu ve Anadolu bölgesine gerçekleşen göç dalgalarının Selçukluyla başladığını, hatta Selçukluların da o coğrafyalardan Anadolu’ya geldiği bilinen bir gerçektir. Osmanlının kurulmasıyla birlikte Türkistan coğrafyasından Anadolu ve Balkanlara hicret ederek, İslam’ın bu coğrafyalarda yayılması uğrunda uğraş veren erenler de tarih kaynaklarında yer almaktadır. İstanbul’un Eyüp Sultan bölgesinde bulunan ve 1745 yılında tamamlanan Kaşgari Murtaza Efendi Cami Doğu Türkistan’ın Kaşgar ilinden İstanbul’a hicret etmiş ve burada hizmet vermiş biri tarafından yaptırılmış olup, günümüzde de Eyüp’te bulunmaktadır. İlk başlarda İslam’a hizmet amacıyla hicret eden Türkistanlılar 20. yüzyılda baskı ve zulümden kurtulmak için hicret etmeye başladı.
1949 yılında Çin Doğu Türkistan’ı işgal ettikten sonra merhum liderimiz İsa Yusuf Alptekin ve Mehmet Emin Buğra’yla birlikte hicret edenler 20. yüzyılda Doğu Türkistan’dan gerçekleşen en büyük göç dalgalarının birini teşkil ediyor. Doğu Türkistanlıların Türkiye’ye ilk gelişi 1952 olup, 1850 kişi gelmiştir. 1978 yılında Çin devleti açılım siyasetini uyguladıktan sonra 1982 yılında pek çok aile İstanbul’a yerleşti. 1982 yılında başlayan göç dalgası 2018 yılına kadar aralıksız devam etmiş olsa da, 2002’den sonra Türkiye yeni bir göç dalgası kabul etti. Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye gerçekleşen en son ve en kalabalık göç dalgası ise, 2012 - 2018 yılları arasında yaşandı.
Muhacerattaki Doğu Türkistanlıların tahmini istatistiği
Muhaceretteki Doğu Türkistanlıların yoğun olarak yaşadıkları ülkeleri şöyle sıralamak mümkün:
1. Türkiye’de tahminlere göre 350 bin Doğu Türkistanlı yaşamaktadır.
2. Suudi Arabistan’da tahminlere göre 50 bin Doğu Türkistanlı yaşamaktadır.
3. Kazakistan’da tahminlere göre 1 milyon Doğu Türkistanlı yaşamaktadır.
4. Özbekistan’da tahminlere göre 100 bin Doğu Türkistanlı yaşamaktadır.
5. Kırgızistan’da tahminlere göre 250 bin Doğu Türkistanlı yaşamaktadır.
6. Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 bin, Avusturalya’da 3 bin ve Japonya’da 2 bin, Kanada’da 5 bin Doğu Türkistanlı yaşamaktadır.
Avrupa ülkelerindeki duruma baktığımız zaman, Almanya’da bin civarında, Norveç’te 5 bin civarında, İsveç’te 6 bin civarında, Hollanda’da 6 bin civarında, Belçika, Avusturya, Finlandiya, İngiltere, Fransa ve İsviçre’de toplam 5 bin civarında Doğu Türkistanlı muhacir yaşamaktadır.
Muhaceretteki Doğu Türkistanlıların karşılaştığı en büyük sorunlardan biri vatandaşlık meselesidir. Türkiye’deki durum biraz daha iyi sayılabilse de, halâ Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olamaya çok sayıda Doğu Türkistanlı vardır. Çin vatandaşı olarak yaşamı devam etmek de hayli zor, nitekim Çin devletini temsil eden kurumlar Doğu Türkistanlıların pasaport işlemleri ve benzeri evrak işlemlerini yapmaktan kaçınmaktadır. Bu durum muhaceretteki Doğu Türkistanlıları baya yormuş vaziyettedir. Bunun çözümü de, yaşamakta olduğumuz ülkenin bürokrasisinde kolaylık sağlanmasıdır. Türkiye bu hususta adımlar atmış vaziyettedir. Bu adımların daha kolaylaştırıcı olması ve diğer ülkelerin de bu tür desteği sağlaması Doğu Türkistan muhaceretinin istek ve taleplerinin başında gelmektedir.
Söz&Kalem - Abdusalam Teklimakan