Suriyeli muhalefetinin siyasi ve askeri liderleri, el-Kaide bağlantılı Cebhetu’n- Nusra militanlarının Suriye’ye Türk istihbaratı tarafından sokulduğunu öne sürdü.
Suudisermayeli el-Hayat gazetesinin bugünkü sayısında yer alan habere göre Suriye muhalefeti, Cebhetun Nusra'nın Suriye'ye sokulmasından Türk istihbaratını sorumlu tutuyor.
El-Hayat gazetesinin görüşlerine başvurduğu Suriye muhalefetinin üst düzey asker, gazeteci ve aktivistleri, Cebhetu’n Nusra'yı kuzey sınırlarından Suriye'ye Türk istihbaratının soktuğunu, Amerika'nın da bunu görmezden geldiğini söyledi.
Cad Yetim imzasıyla yayımlanan haberde, Suriyeli muhaliflerin yeni kurduğu askeri örgütten Cebhetu’n Nusra'nın dışlanmasıyla Amerika'nın "tekfirci Cebhetun Nusra"yı terör örgütleri listesine eklemesi ve Suriye Ulusal Koalisyonu'nun aynı döneme dek gelmesinin tesadüf olmadığı vurgulanıyor.
Yetim'in görüşlerine başvurduğu muhaliflere göre tüm bu olaylar arasındaki bağlantı, Batı’nın Suriye'ye askeri müdahalesi için zemin oluşturmaktan başka bir şey değil.
El-Hayat'a konuşan bir hukukçu "Cebhetu’n Nusra'yı kuran Batı’dır. Bununla Suriye'ye askeri müdahale için Libya senaryosu zemin oluşturuyorlar. Askeri eğitim açısından Cebhetu’n Nusra'yla Suriye Ordusu arasında kıyaslama yapılamaz. Cebhetu’n Nusra daha güçlüdür. Batı, Cebhetu’n Nusra'yı kuşatacak bir yerel güç olmadığı gerekçesiyle Suriye'ye müdahale edecektir" dedi.
Amerika göz yumuyor, Türk istihbaratı Suriye’ye el-Kaide’ci sokuyor
Hukukçu aktivist, açıklamasına şöyle devam etti: "Suriye'nin kuzeyinde süren mücadelenin hedefi sınırlara hakim olmaktı. Özgür Suriye Ordusu bunu başardı, sınır kapılarını ele geçirdi. Fakat daha sonra Türkiye, Cebhetu’n Nusra'yı Suriye'ye soktu. Güçlü bir ihtimaldir ki bu, Amerika'nın rızasıyla gerçekleşti. Cebhetu’n Nusra, Suriye'nin kuzeyi ve Şam'da etkin. Onların elinde Stinger füzeleri ve zırhlı araçlara karşı modern silahları var."
Cebhetu’n Nusra'yla temas halinde olan Askeri Konsey'in bir resmi sözcüsü ise Cebhetu’n Nusra'nın Suriye'de güçlenmesinin Amerika'nın görmezden gelmesiyle gerçekleştiğini belirtirken bunda esas sorumlunun Suriye rejimi olduğunu söyledi.
Resmi sözcü "Esed rejimi, devrimden sadece bir kaç ay sonra hapishanelerdeki 43 el-Kaide liderini serbest bıraktı. El-Kaide'nin bu liderleri, bir şehirden diğerine aktivistlerden daha rahat bir şekilde gidip geliyorlardı. Buna gözlerimizle şahit olduk" dedi.
Cebhetun Nusra liderlerinin basına demeç vermediğini ve kendilerini gizlediklerini ifade eden askeri sözcü, "Türkiye'nin Kürtleri zayıflatmak için Cebhetun Nusra'yı Suriye soktuğunu" kaydetti.
Suriye’deki silahlıeylemlerin yüzde 20’si el-Kaide ile koordineli
Hama'daki ÖSO komutanlarından Ebu Mustafa da Cebhetun Nusra'nın ÖSO kontrolündeki bölgelerde rahatça dolaştığını, Suriye rejimine karşı yürütülen operasyonların %20'sinin koordineli bir şekilde gerçekleştirildiğini söyledi.
Başka bir hukukçu aktivist ise "Cebhetun Nusra, askeri bir üssü ele geçiremediği zaman bomba yüklü aracıyla intiharcıyı gönderiyor. İntiharcıların çoğunluğu dışarıdan gelen Araplardır, Suriyeliler değil" dedi.
Halep'in banliyolarında savaşan bir ÖSO komutanı ise Cebhetun Nusra'daki militanların Türkiye sınırından gizlice Suriye'ye sokulduğunu söyledi. Çoğunun daha önce Afganistan, Irak ve Çeçenistan'da savaştığını belirten ÖSO komutanı, militanlar arasında 13 Norveçli müslümanın da bulunduğunu sözlerine ekledi.
ÖSO el-Kaide savaşı devrim sonrasında
ÖSO komutanı "Bu kişilerin Çeçenistan, Afganistan ve Irak'ta savaş tecrübesi var. Halep'te gördüm onları, her zaman ön saftalar. Suriye dışından silahlandırılıyorlar.
Cebhetu’n Nusra liderleri, medyadan uzak duruyorlar. Cebhetun Nusra'nın temel hedefi, Filistin'dir. Cebhetun Nusra, Golan'da İsrail'e karşı yeni bir cephe açmak için Suriye'deki rejimi devirmek istiyor" şeklinde konuştu.
Cebhetu’n Nusra'nun uluslararası anlaşmaları tanımadığını belirten ÖSO komutanı, devrim sonrasında Cebhetu’n Nusra'yla ÖSO arasında savaşın yaşanabileceğini söyledi.
ÖSO komutanı sözlerine şöyle devam etti: "Amerikalı yetkililer, devrimcilerle gerçekleştirdiği müzakereler sırasında, devrim sonrasında Golan cephesinde sükunetin korunmasını istediler."
YDH