Muhteşem Kazlıçeşme etkinliğine katıldıktan sonra çoluk çocuk biraz İstanbul’u gezelim dedik. İlk ve en dikkat çeken olay kuşkusuz her zamanki gibi caddelerdeki müstehcenlik idi. Ancak dikkatimizi çeken ikinci bir konu daha vardı ki onu izahta zorlanıyorum. Daha önce hiç karşılaşmadığımız boneli başörtülü kızların parklarda, metrobüslerde, vapurlarda erkek arkadaşları ile sarmaş dolaş olmaları adeta patlama yapmış.
On çiftten mübalağasız sekizi başörtülü. Başörtüsü mücadelesinin geldiği ulaştığı aşama gerçekten vahimdi. İlla okuyacağım demekte ısrarın bir sonucu muydu? Yoksa başörtüsünün füruattan kabulünün etkisi midir anlayamadım.
Havaalanında eşimin bayan mescidinde karşılaştığı bir vaka çok daha ilginçtir. Tamamen dekolte bir bayanın mescide dalışını gören eşim önce şaşırıyor sonra da bakıyor ki, bu bayan çantasından çıkardığı hazır bir örtüyü olduğu gibi tepeden aşağı indirip namaza başlıyor. Namaz bitince de aynı transparan kıyafetle topluma karışıyor. Sonradan konuyu müzakere ettiğimiz İstanbul’daki yakınlarımız bize bu şekilde namaz kılan çok sayıda bayanın olduğunu söylediler.
Çoktandır izlemiyorum ama televizyonlarda bir ara ölenleri cennette gösteren diziler vardı. Hani hiçbir çarşaflının cennete sokulmadığı sanki kendi cennetlerinin kapısında ”çarşaflılar giremez” levhası varmış gibi. O dizilerin etkisi midir? Başka bir nedeni mi var, Yaşar Nuri’nin ektiği tohumlar mı yeşerdi bilemiyorum.
Ancak emin olduğum bir şey var ki, bu İslam’ın yükselişini kimse durduramaz. Kimseden kastım tabi ki İslam’ın yükselişini engellemeyi kendisine görev bilenlerdir. “Bu İslam’la” batı dünyasının bir probleminin olacağını düşünmüyorum. “Bu İslam’a” mensup olanlardan batı razıdır. Dinler arası diyaloğun meyveleri devşiriliyor. Artık sadece Müslümanlar değil bütün inananlar hatta inanmayanlar dahi kardeş haline gelmiş durumda. Bunun adı muharref din kardeşliği olabilir mi?
Bu konuyu tartıştığım birisi “gerçek imanın kimde olduğunu Allah (CC) bilir”. dedi. Bu anlayışın çok yaygın olduğunu düşünüyorum. Bu anlayışa sahip olanlar işi o kadar ileri götürüyorlar ki neredeyse şöyle diyecekler:” Allah’ın (CC) kimi cennetine koyacağı belli olmaz. Belki de Müslümanları değil de kâfirleri koyar.
Bunu biz bilemeyiz.”(haşa).
Şimdi Müslümanlar bu gidişata karşı nasıl bir tavır takınmalıdırlar. Ulema bu konuya ne der. Böyle transparan giyinen dinen çıplakların namaz kılmaları hayra mı şerre mi alamet. Kimsenin bunlara bir şey dediğini duymadık, bilmiyoruz. Ancak “bu bayanların” kardeşleri eşleri babaları emniyetin içinde hiç de rahat durmuyorlar. Gençleri Sünnete uygun yaşamaya davet eden derneklere gidenleri hala takip ve taciz ediyorlar.
Molla Zübeyr (Midyatlı) hocamın dediği gibi “biz onlara karışmayınca onlar bize karışıyorlar. Biz onlara zamanında niye namaz kılmıyorsunuz demedik şimdi onlar bize niye namaz kılıyorsunuz diyorlar. Biz onlara neden tesettüre uymuyorsunuz demedik, şimdi onlar bize neden tesettüre uyuyorsunuz” diyorlar. İnandığı gibi yaşamayanlar zamanla yaşadıklarına inanmaya başlıyorlar. Sonra da kendileri gibi inanmayanları “dinin parlak çehresini bozmak”la itham ediyorlar.
Bu gidişatla daha önce cadı avına çıkılan başörtülülerin yerine bu kez başörtülü kot pantolonlu dekolte kıyafetli namaz kılanlar çarşaflı avına çıkacaklar. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Rabbim şerlerinden korusun. Amin.