Siyasi ve ekonomik olarak kendini sağlama almak için merkezi güç ve aktörlerin kutuplaşmasından istifadeyle ortaya konulan dengeye biz “münafık denge siyaseti” adını veriyoruz. Bu isimlendirmenin aslı ve kaynağı hiç şüphesiz Kur'an-ı Kerimdir, “onlar ki müzebzep kimseler olarak tereddütlüdürler ne buna ne de şuna aittirler”(Nisa:143) ayeti bunu ifade buyuruyor. Bu ayeti kerime hiç şüphesiz münafıklarla ilgilidir. Fakat ortaya koyduğu usûl mutlak olarak her zaman önemini ve yerini korumaya devam etmektedir.
Münafık denge siyasetinin belli başlı sabiteleri şunlardır;
-Münafık denge siyaseti, kendini koruma refleksidir. Kendini sağlama alma gayretidir. Garantili fakat az bir menfaat ve çıkar elde etme siyasetidir.
-Münafık denge siyaseti, risk almayı sevmez. Bu nedenle açık ve kesin olarak taraf tutmaz. Herkes onu kendi tarafında zannederek ona prim verir. Bu siyasette esas olarak iki kutup vardır. Münafık denge, bu ikisi arasında taraf tutmamayı esas alır. Her ikisine de yaranmaya, her ikisinden de istifade etmeye çalışır.
-Münafığın, nifak'ın aslı tüneldir. Bu nedenle biz buna “Denge münafıklığı siyaseti” diyoruz. Çünkü münafıklar yer altından birine giderken yer üstünden diğer tarafa gidiyor.
-Münafık asla bir kutup ve aktör olmayı düşünmez. Çünkü risk almayı ve doğrudan mücadeleyi göze alamaz. Arabulucu değildir. Ortada yer alıyor da değildir. Aksine o hep uçlar ve kutuplar arasında müzebzep olarak gidip gelmektedir.
-Münafıklar müzebzeptir ve Müzebzebin aslı sinektir. Çünkü sinek bir yerde vızıldarken kendisi aslında başka yerdedir. Sesi bir yerden gelirken kendisi başka bir cihettedir. Bu nedenle münafık denge siyaseti, büyük bir ustalık ve beceri gerektirir.
-“…Sinek-zübap onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de âcizdir.” (Hac:73) buyrulur. Ayette sineğin kaptığının az ama kurtarılmasının imkânsız olduğu beyan ediliyor. Sinek zayıftır. Küçüktür. Kaptığını da kimse almaya tenezzül etmez. Çünkü bu alınan şey kıymetsizdir. Fakat yine de bunu almak isteyen kimse bunu başaramaz. Bu da müzebzep ve denge münafıklığı siyasetinin becerisi ve de başarısıdır.
-Münafık, kimseye ait değildir. Ne ona ne bunadır. Ne bundadır ne şundadır. Çünkü ayet, münafıkları “la ila” yani ”ne ona ne buna” diye vasıflandırmıştır. Fakat onun sorunu da kutup olamamasıdır. Çünkü bir taraf olabilmeleri için münafıkların müzebzep olmaktan vazgeçmeleri gerekir. Ama bu da onlar için imkânsızdır. Çünkü “müzebzep” onların karakteridir.
-Münafık, izlediği bu denge siyasetiyle sadece sinek payı elde etmektedir. Yani bu siyasetin çok büyük ve stratejik kazanımı olmaz. Sadece onu hayatta bırakır. Ona bir koruma sağlar. İki taraf da bir noktadan sonra buna katlanmak zorunda kalıyor.
Müslümanlar arasında belki iyi niyetle belki dünya güçleri arasında yer etme düşünce ve hesabıyla denge münafıklığı siyasetini izleyenler olmuştur. Belki bunun farkında da değiller ama sonuçta denge münafıklığı siyasetini izlemiş olabilirler. Bunu yapanlar kural olarak münafık olmazlar. Sadece münafıkların usûlünden istifade etmiş olurlar. Bunun cevazı konusunda kendilerince fetva da bulmuş olabilirler. Fakat münafık denge siyaseti Müslümanlara uymaz. Çünkü Müslümanlar dünyada baş aktördür. Ana kutuptur. Bu nedenle bu tarz siyaset onlara uymaz.
Müslümanlar sinek payına değil aslan payına taliptir. Bu nedenle bu tarz siyaset onları hem tatmin etmez hem de küçük düşürür. Binaenaleyh Müslümanlar bu tarz siyasete tenezzül etmediği gibi buna tevessül edenleri de anlamaz, onları anlayışla karşılamaz. Elbette Müslümanlar denge siyaseti izleyebilir ama bunu bir taraf olarak ve aslan payına talip olarak yaparlar. Yoksa arada gidip gelerek ve sinek payına razı olarak bunu yapmazlar. Çünkü bunu yaptıkları an aktör ve kutup olma iddialarından vazgeçmiş olurlar. Bu da onların tabiatına ve hedeflerine uygun değildir.
Kısaca artık münafık denge siyaseti başta Türkiye olmak üzere hiçbir İslâm ülkesine, hiçbir yapıya uymuyor. Nitekim Türkiye bugün bundan kurtulmak için çalışıyor. Samimi ve kararlı bir şekilde olduktan sonra herkesin buna destek olması gerekir. Rusya'sının, Çinin-Maçinin kendini bir kutup olarak gösterip İslâm âleminden bir cenahı kendine çekmeye çalışması boş ve beyhude bir iştir. Çünkü bunlar kutup değildir. Olamazlar. Zira dünyanın iki kutbundan biri Müslümanlar, diğeri ise israil oğullarıdır. Dünyanın gerisi bu ikisi arasında “münafık denge siyaseti” izlemeye mahkûmdur.