Dünyanın dört bir yanından gelen İslam Alimleri İstanbul’da buluştu. Üstad Dr. Yusuf EL-KARADAWİ’nin başkanlığında bu yıl ikincisi yapılan Uluslararası Müslüman Alimler Birliği 2.Genel Kurul Toplantısının ilk oturumu 11.07.2006 tarihinde gerçekleşti. İslam Ümmetinin şu an içinde bulunduğu sıkıntıları gündeme getirildiği ve bu duruma karşı İslam Alimlerinin yapması gerekenlerin yoğun olarak işlendiği toplantıya yoğun bir ilgi olduğu gözlendi. Çin, Endonezya, İran, Filistin, Ürdün, Kanada, İngiltere ve dünyanın dört bir yanından toplantıya katılan alimler kendi ülkelerindeki Müslümanların durumlarını yansıtıcı ifadelere yer verdiler. Şii-Sünni ittifakı yolunda büyük gayretler sarfeden İslam Alimlerinden Ayetullah Tasğiri; “Küreselleşen dünyada Müslümanı bekleyen birçok tehlike vardır. Bunlara yönelik yeni stratejileri geliştirilmelidir. Bu yolda alimlerin öncü kuvvet olmaları gerekir... Mezhepler bu ümmet için zenginlik anlamına geliyordu. Ancak Allah ve Resulüne düşmanlık yapan dış mihrakların ve daha başka unsurların etkisiyle bu zenginlik körü körüne birbirine düşmanlık eder hale getirilmiştir. Müslümanların kanı oluk oluk akmaktadır. Irak’taki kardeşlerime sesleniyorum: Yeter artık yanan kalplerimize acıyın ve düşmanınıza karşı yekvücud olun. Kalplerimiz sizinle beraber atıyor. Gelin ey Sünni ve Şiiler topluca bir şeref sözü verin. Kalplerimize acıyın lütfen.
Her gün yahudilerin katliamlarına şahit oluyoruz. Annelerimiz, bacılarımız, kardeşlerimizin kanı oluk oluk akmakta. Alimlerimizin bir an evvel bu kanı durdurması gerekmektedir. Ancak bizler sadece seyrediyoruz. Hepimiz üzerimize düşeni yerine getirmek zorundayız,” dedi.
Çin’den gelen Müftü Muhammed Nuh Hoca ise Çin’deki Müslümanların durumuna değinerek; “Çin’de 200 milyonu aşkın Müslüman vardır. Hamd olsun ki, son zamanlarda istediğimiz gibi olmasa da Çin’de İslami hayatımızı yaşamamız için olanaklar oluşturulmuştur. Mescitler, İslam Akademileri ve daha birçok eğitim kurumları açılmış bulunmaktadır. Ancak bizim için en acı olay, misyonerlerin çok yoğun olarak insanları Hıristiyanlaştırmaya olmaya yönelik çalışmalarıdır. Ancak Müslümanlar çalıştıkça onların etkileri de azalmaktadır,” şeklinde konuştu.
Toplantıya katılan diğer İslam Alimleri de durumlarından bahisle temenni ve dileklerini ilettiler.
Toplantının son konuşmacısı ve aynı zamanda Başkanı olan İslam Aleminin sevip saydığı Dr. Yusuf EL-KARADAWİ ise konuşmasına hamd ve salattan sonra soyadının yanlış telafuz edilişine dair bir notla başladı. Türkiye’de yaygın olduğu gibi soyadının Kardavi değil de Karadawi olduğunu beyan ettikten sonra: “Aranızda türlü makam ve mevki sahipleri, değişik memleketlerden, iş alanlarından gelen şahsiyetler vardır. Sizlere tüm bu özelliklerinizi bir kenara bırakarak, Allah’ın istediği gibi hitap edeceğim. Ey Kardeşlerim! Buraya dünyanın dört bir yanından Çin’den, Japonya’dan, Amerika’dan, Nijerya’dan ve daha birçok yerden kardeşlerimiz davetimize icabet ederek geldiler. Hepsinin de tek hedefi vardır: Allah rızası... Hepsinin mükafatını ancak Rabbimiz verebilir. Birinci toplantımızı geçen yıl İngiltere’de yapmıştık. Ancak bunun bir sebebi vardı. Birinci toplantımızı yapmak istediğimizde çok acı bir olaydır ki, İslam ülkeleri birçok gerekçe öne sürerek bize ev sahipliği yapmak istemedi ve bize kucak açmadı. Bizler ki tüm alemlere rahmet olarak gönderilmiş bir peygamberin varisleriyiz. Ve bizler dünyaya rahmet dağıtacakken İslam ülkeleri kendi siyasi endişeleri dolayısıyla bizlere kucak açmadılar. Bizler çatışma değil, dostluk ehliyiz. Bizler birbirimizle barışık yaşamak zorundayız. Hükümetlerin halklarıyla barışık yaşamalarını istiyoruz....
Biz tüm Müslümanlar tek söz üzerine birleştik. O da Allah’ın ipine sarılmak... Bir binanın birbirini tamamlayan parçaları hükmünde olmak durumundayız. Bir Müslümanın hastalığından dolayı sızlaması halinde diğer Müslümanların da bu sızıya katlanması gerektiğine inanıyoruz. Bugün burda İslam ümmeti için biraraya gelen Alimler çağrımıza lebbeyk dediler. Ancak kendilerini şeytana satan, kendilerini ucuz bir değere satanlar buraya gelmediler. O insanlar bunu bilsinler ki, bu dünyanın tamamı Allah katında bir sivrisineğin kanadı kadar değersizdir. İşte bir İslam alimi bu değersiz dünyaya iltifat etmez ve sorumluluğunun gereğini yerine getirir...
Bizlere akıl, mal, evlat vs. birer nimet olarak Allah (cc) tarafından verildi. Ancak bu nimetlerin çok çok üstünde bizlere İslam nimeti verildi. Bu nimete sahip olmak büyük bir şereftir. Bunu haykırabilmeliyiz. Ve bu nimetin farkında olmalıyız. Bu nimetten dolayı bizler Rabbimize minnet borçluyuz.
Ümmet, en zor zamanlarında İslam Alimlerinin onun yardımına koşmasını bekler. Bugünden daha zor bir gün mü vardır? Hergün, her sabah, her akşam tv’lerin kanallarında Filistin’de, Gazze’de akan kanları görmüyor muyuz? Her gün kardeşlerimizin kanı akıtılmakta, bacılarımızın ırzlarına tecavüz edilmekte. Peki tüm bu olanlara karşı dünya ne yapıyor. Sadece susuyor. Bizler de her gün manzarayı görmüyor muyuz? O halde bizler, düşenleri kaldıracağız, unutulanları hatırlayacağız...
Bu ümmet vasat bir ümmet, insanlık için rahmet olarak gönderilmiştir. Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’i koruyacağını vadettiği gibi Peygamberimizin de sünnetini koruyacağını vadetmiştir. O halde ey kardeşlerim! Urvet-ül Vuska’ya, Kur’an-ı Kerim’e sarılın. Allah’ın bu sayede size vereceği bereket ile hareket edin...” şeklinde konuşmasını sürdüren EL-KARADAWİ, Allah’tan tüm Mü’minlere rahmet edip onları feraha kavuşturması, kafir ve zalimleri ise kahr-u perişan edip devletlerini darmadağın etmesi temennisiyle yaptığı dua ile konuşmasına son verdi...
Bu arada Kudüs Müftüsü İkrime Sabri ile de kısa bir söyleşimiz oldu. Sabri “Türkiye’deki kardeşlerimizin Filistin’deki gelişmelere göstermiş oldukları tepki kendilerinden beklenen idi. Şu anda Filistin’de olanlar yıkan, tebdil eden bir ihtilaldir. Televizyonlardan görülenler yapılanların yanında çok azdır. Onlar çok merhametsiz ve barış istemeyen bir tavır ortaya koyuyorlar. İsrail’in giriştiği bu operasyon gerçekleştirilmek istenen planın bir parçasıdır. Ancak bu çatışma dengeli değildir. Bu vahşetin son bulması için tüm İslam aleminin bu tip etkinlikleri yoğun olarak yapması ile beraber uluslararası güçler harekete geçmelidir,” diye konuştu.
Toplantının 13 Temmuz 2006 tarihinde yayınlanan sonuç bildirgesinde, Prof. Dr. Ahmet Ağırakça Ulusarası Müslüman Alimler Birliği Mütevelli Heyeti üyeliğine seçildi. Bildiride, Filistin’de yeni kurulan hükümetin desteklenmesi gerektiği, İsrail’in girişmiş olduğu katliamların kınandığı, ABD’nin Afganistan ve Irak’tan çekilmesi ve halkların yönetimlerini belirlemesine olanak verilmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca Türkiye ve Tunus’ta sürdürülen başörtüsü yasağının kaldırılması ve Türkiye’nin İslam aleyhine olabilecek anlaşma ve ittifaklara dikkat etmesi taleb edildi.