Mardin Artuklu Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencilerin oluşturduğu Artuklu Düşünce Topluluğu, “Dünya Mustazaflar Haftası” nedeniyle “Dersim’den Halepçe’ye Mazlumların Dinmeyen Feryadı” konulu bir konferans düzenledi.
Artuklu Üniversitesi Rektörlük Binası’nda bulunan Vali Kılıçlar Salonu’nda düzenlenen ve halkın yoğun ilgi gösterdiği konferans, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Artuklu Düşünce Topluluğu Başkanı Askeri Kaya’nın açılış konuşmasının ardından sahneye çıkan Özlem Ajans Sanatçısı Mustafa Altıntop, ilahi ve kasideler seslendirdi. İlahilerin ardından Halepçe konulu sinevizyon gösteri sunuldu.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Doğruhaber Gazetesi Yazarı Abdulkadir Turan, İslam dininin mazlumları kurtarmak ve zulme “L” demek için var olduğunu söyledi. İslam dininin var olduğu veya güçlü olduğu yerlerde keyfiliğin olmaması gerektiğini kaydeden Turan, “İslam coğrafyasında şuan bile birçok olaylar yaşanıyor. Bu yüzden olayların perde arkasına bakmamız gerekiyor.” dedi.
“Sorgulamak zorundayız”
Son günlerde haber bültenlerine düşen haberleri paylaşan Turan şunları söyledi; “Buraya gelmeden önce haberlere baktım. Haberlerde; Filistin’de İsrail askerleri Müslüman bir gence köpekli işkence yapmış. Orta Afrika’da Hristiyan yamyamlar bir Müslüman’ı şehit etmiş ve sonra da onu pişirip yemeğe çalışmışlar. Çin’e bakıyorsunuz; Çin polisleri Doğu Türkistan’da imamları bir meydana toplayıp dans ettirmişler. Amerika’ya bakıyorsunuz; 3 Müslüman öğrenci evlerindeyken psikopat biri tarafından katlediliyor. Diyarbakır’a geliyoruz; birkaç genç büyük bir iman ve şuur ile evlerinden çıkmışlar ve kurban eti dağıtıyorlar. Kendi akranları gibi eğlenmiyorlar, zevk-u sefa peşinde koşmayarak kapı kapı kurban eti dağıtırken peşlerine bir sürü düşüyor. Bir eve sığınıyorlar, bir eve sığınılana dokunulmaz ama dokunuluyor. Hunharca katlediliyorlar. Bizim örfümüzde cenazeye dokunulmaz ama dokunuluyor. Hunharca katlediliyorlar ama yetmiyor balkondan atılıyor, yetmiyor özerlerinden arabayla geçiliyor, yetmiyor üzerlerine benzin dökülerek yakılıyor. Ve bunu gören sözde bir anne zılgıt çekiyor. Vaka vahim ve acı. Şehit Yasin daha 16 yaşında… Bunu bu şekilde katletmek için ne sebep olabilir? Biz bunu mutlak sorgulamak zorundayız.”
“Müslüman eşittir mazlum oldu”
Halepçe katliamına değinen Turan, “Irak Kürdistanı’nın en dindar kasabası olan Halepçe’ye kimyasal atıldı. İnsanlar Hardal gazını içine çekmek için elma kokusu vermişlerdi. Çocuklar annelerine ‘Elma kokusu geliyor’ diyorlardı. Kimi bağ ve bahçesinde çalışırken, kimi mescitte namaz kılarken, kimi tandırının başındayken, kimi çocuğunu emzirirken yakalanıyorlar. 5 bin insan şehit edildi, 7 bin insan yaralandı. Daha öncesinde Hama katliamı vardı. O kadar katliam var ki hangisini anlatıyor. Artık İslam ile zulüm bir arada anılır oldu, Müslüman eşittir mazlum oldu. Bu hiç olmayacak bir şey. Bakınız bizim tarihimizde katliam yoktur. Bizim tarihimizde savaş ve cihat vardır.” dedi.
“Perdenin arkasında piyonları oynatanları görüyoruz”
Suriye’de 30 bin insanı katleden Hafız Esed’i de ve Halepçe’de 5 bin insanı katleden Saddam’ı da yetiştirenin Hristiyan olan Mişel Eflak olduğunu aktaran Turan, sözlerine şöyle devam etti; “Son 30-40 yıldır iki adamın yaptıklarıyla uğraşıyoruz; bunlar biri Esed, diğeri Saddam. Bunlar ümmetten koparılarak faşistleştirildi. Halepçe bombalanan aslında ümmet ruhuydu, ümmet şuuruydu. Onlar ne yapmak isterlerse bizler tersini yaparsak kazanacağız. Biz Halepçe’de, Hama’da bir birimizi vurmadık. Şuan Irak’ta ve Suriye’de bir birimizi burmuyoruz. İçimizdeki birileri vurdurtmaya çalışıyor ama biz bu oyun görüyoruz. Perdenin arkasını da piyonları oynatanları da görüyoruz.”
“Bir anne bir memleketi kurtarabilir!”
Annelere seslenen Turan, bir annenin bazen bir memleketi kurtarabileceğini söyledi. Bunu örneklerle veren Turan, İmam Gazali başta olmak üzere Üstad Bediüzzaman’ın birer yetim olduklarını ve onları annelerinin yetiştirdiğini söyledi. Turan, “O annelerimiz çok şey bilmiyorlardı, âlime değillerdi ama Er-Rahman süresini dinlemek için sabah namazında camiye göndermeyi biliyorlardı.” dedi.
“Bu onlara dert olsun”
“Şehitler hiçbir zaman kayıp değildir, asıl kayıp ruhların ve kalplerin ölmesidir.” diyen Turan, sözlerini şöyle tamamladı; “İslam düşmanları bin yıl önce kendilerine sordukları soruyu halen soruyorlar. ‘Biz Müslümanları neden yenemedik?’ diyorlar. Biz ya onların destekçisi olacağız ya da onlara hayır diyeceğiz. İslam La (hayır) demekle başlıyor. Bizler de onlara La (hayır) diyeceğiz. Dersim’de Seyit Rıza darağacına götürülürken biri arkasından bağırarak; ‘Rıza bu sana ders olsun’ diyor. Seyit Rıza da arkasına dönerek; ‘Ben size bir ömür itaat etmedim ya o da size dert olsun.’ diye cevap veriyor. Çok şükür bizlerde bu soruları onlara söyletmeye devam ettiriyoruz ya bu da onlara dert olsun. Allah hepinizden razı olsun.”
Konuşmanın ardından Halepçe konulu skeç sahnelendi. Skeç ve ilahilerin ardından konferans sona erdi. (M. Salih Keskin – İLKHA)