Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Adıyaman’a gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, seçim otobüsü ile kent merkezinde halkı selamladı. Halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Yavuz, daha sonra sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar ile düzenlenen programda bir araya geldi. Burada konuşan Yavuz, ülkenin gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu.
24 Haziran seçimlerinin hayırlara vesile olmasını dileyen Yavuz, Müslüman halkın devşirme kanunlarıyla idare edilmeyeceğinin altını çizdi.
Yavuz, "Her siyasi parti, gördüğü bir eksiklik vardır ki oraya giriyor. Bizim de gördüğümüz bir eksiklik var. Şu an gördüğümüz en önemli eksiklik yapılan yanlışlara ‘dur’ diyecek kimsenin olmayışı ve uyarıda bulunmayışıdır. Meclise giden milletvekilleri kendi parti liderlerinin karşısına çıkıp ‘efendim aldığınız bu karar yanlıştır. Bu aldığınız karar size de zarar verecek, millete de zarar verecek’ diyemiyorlar maalesef. Biz bu eksikliği görüyoruz. Ciddi bir eksikliktir ve bu eksiklik doldurulmadığı için memleketimiz sıkıntılara düşüyor. Bu yüzden de hep beraber kaybediyoruz." diye konuştu.
"Sayın Cumhurbaşkanı! Sen yanlış yapamazsın"
Yapılan yanlışların düzeltilmesinin ölçüsünü de anlatan Yavuz, Hazreti Ömer’in dönemin de yaşanmış bir olayı örnek göstererek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz de aynı Abdullah İbn-i Mesut gibi diyoruz ki; Sayın Cumhurbaşkanı! Sen yanlış yapamazsın. Seni Allah’ın izni ile uyaracağız. Onu uyarabilmemiz için mecliste olmamız gerekiyor. Bunu söylemek dini bir vecibedir. Aynı zamanda milletimize karşı olan bir görevimizdir. Belki yanlış yaptığının farkında değildir. Yapılan yanlışlar dört yıl sonraki durum göz önünde bulundurularak söylenmiyorsa ‘acaba bunu söyler isem üzerimi çizer mi’ gibi bir endişe ile çıkar ve menfaat ile hareket ediyor ise siyaset kurumu ağır bir yara almış demektir. HÜDA PAR bu boşluğu dolduracaktır."
"Bir şeyin yanlış olduğunu söylemek için hakaret etmek gerekmiyor"
Muhalefet anlayışında hakkaniyet ölçülerini elden bırakmadıklarını dile getiren Yavuz, "Biz diğer muhalefet partileri gibi hakaret etmeyiz. Bir şeyin yanlış olduğunu söylemek için hakaret etmek gerekmiyor. Devlet başkanını namaz kıldıran bir imam gibi düşünün, namaz kıldıran imam yanlış yapmıyor ise mesele yok. Yok, eğer yanlış yapar ise 'Sübhanallah' diyerek uyarmak gerekir. HÜDA PAR’ın muhalefet anlayışı işte budur." dedi.
"Yanlışların karşısında sessiz kalmayız"
Yanlışların karşısında sessiz kalmayacaklarını, meclise girdiklerinde bunu en yüksek ses ile haykıracaklarını söyleyen Yavuz, "İmam yanlış yaptığı için imam da kaybediyor, cemaatte kayıp ediyor. Onun için sakın birbirimizi yanlış anlamayalım. Evet, biz yapılan iyiliklerin farkındayız. Atılan güzel adımların farkındayız. Teşekkür ediyoruz, Allah razı olsun. HÜDA PAR ile birlikte iyiliği takdir etme, kötünün karşısında nazik ve nezih bir üslup kullanma Türkiye siyasetinde yer alacak inşallah. Bunun başka çaresi yok. Muhalefet, ‘iktidar dünyanın en iyi işini yapsa da karşı çıkacağım’ diyor. Böyle bir şey olamaz. İyi bir şey yapılmış ise takdir gerekir." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin normal normalleşmesi gerekiyor"
Öncü İmam Hatipler Derneğini ziyaret eden Kılıçdaroğlu'na "Çok geç kaldın ama yine de olumlu bir gelişmedir" diyen Yavuz, "Türkiye'nin normal normalleşmesi gerekiyor. Onun için diyoruz ki; bu iyidir ve tebrik ediyorum." dedi.
HÜDA PAR olarak; niyet sorgulamadıklarını dile getiren Yavuz, "Sayın İnce'nin kılmış olduğu namaz, yapmış olduğu dua Allah ile onun arasındaki bir meseledir. Ben ‘senin bu namazı niçin kıldığını biliyoruz’ demem. Bunlar güzel görüntülerdir. Türkiye olarak bizim bunlara ihtiyacımız vardır." diye konuştu.
"Aile reisinin iyi olması tek başına yeterli değil"
"Cumhurbaşkanının iyi bir insan olmuş olması mevcut iktidar partisinin vekillerinin de iyi olduğunu göstermez" diyen Yavuz, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bir baba çok iyidir diye biz onun yaramaz, haram ve helal bilmeyen çocuğuna kızımızı vermeyiz. Eğer kızımızı bu babanın evladına verirsek yanlış yaparız. Bugüne kadar çok denedik ve yanıldık. Babanın iyi olması yetmiyor. Bu aileyi çevirecek, idare edecek kadronun da iyi olması lazım. İşte HÜDA PAR'ın adayları Allah'ın izniyle 4 yıl sonra listede var mıyım yok muyum endişesinden dolayı başkanının yapmış olduğu yanlışlara alkış çalmayacak inşallah. Millet fakr-u zaruret içerisinde ise ve devleti idare kişinin bundan haberi yok ise bunun sorumluluğu başta bizdedir. O zaman öyle birilerini seçmeliyiz ki, buradaki hakikatleri oraya götürsün."
"Yasalarımız öz kaynaktan beslenmeli"
Halkın değer yargılarına aykırı, Batı kökenli yasalar ile huzur gelmeyeceğinin altını çizen Yavuz, "15 Temmuz darbesi halk, 'Batı’nın, Amerika’nın bize dayattığı bu siyasal sistemi reddedelim. Niye halen ben İsviçre Medeni Kanunu ile hükmedeyim. Almanya’nın kapitalist ekonomik modeli ile hükmedeyim. İtalya’nın ceza kanunu ile Müslüman halkımı cezalandırayım. Niye ben Fransa'dan aldığım idare hukuku ile bu memleketin nizamnamesini hukukunu belirleyeyim. Bu Müslüman halk, 15 Temmuz akşamı, ben işbirlikçi, emperyalist darbe girişimine izin vermiyorum. Bana benzeyen yeni bir düzeni oluştur.' dedi. İşte HÜDA PAR'ın da kurulma nedenlerinden biri budur. Sorunların kaynağı buradadır. Eğer ki sistem milli ve yerli olursa, Müslüman halkın inancına benzerse bize benzer. İtalya'nın, Fransa'nın, İsviçre'nin hukuku bize huzur getirmiyor." dedi.
Mahkûm sayısı 5 kat arttı
Her geçen gün cezaevindekilerinin sayısındaki artışı sistemin temelde yanlış olmasına bağlayan Yavuz, "Şu anda cezaevlerinde 254 bin insan var. 10 yılda 5 kat artmış. Kanunlar bozuk olduğu için pis borulardan temiz su akıyor. Ama boru kirli olduğu için su kirlenerek akıyor. Gelin el birliği ile bunu değiştirelim." ifadelerini kullandı.
"İsrail laftan anlamıyor, güçten anlıyor"
"Kudüs için içimiz ve yüreğimiz yanıyor." diyen Yavuz, son olarak şunları söyledi: "Kahrolsun israil demek yetmiyor. Ben bir kardeşiniz olarak, HÜDA PAR olarak, söz veriyorum. Meclise girersek diyeceğiz ki; israil laftan anlamıyor, güçten anlıyor. İsrail büyükelçisinin memleketimizden def olması için elimizden geleni yapacağız. Referanduma gidelim ve halkımıza soralım; ‘Müslüman evlatlarından oluşan bu ordu israile de girsin mi, girmesin mi?’ diye soralım. Hiç bir Müslüman evladı bu işe yok demeyecektir."
İLKHA