Geçen iki yazımda, bu ideolojilerden bahsetmiştim. Bize yabancı olan ve ecnebi diyebileceğimiz kapitalizm ve komünizm, Müslüman toplulukları çok tahrip ettiler. İçimize ektikleri tohumlar boy verdi ve birer fitne bitkisi oluverdiler.
Ancak şunu da belirtmemiz gerekir ki, kapitalizmin münafıklığından olsa gerek, Müslümanlar, komünizme tepkili oldukları kadar kapitalizme tepkili değiller. Komünizm; tanrı tanımaz, aile bilmez olduğundan iticidir. Kapitalizm Allah'ın kanunlarına karşı çıktığı halde, örneğin faizi ekonomik olarak esas aldığı halde, tanrının varlığına iman eder. Hatta Amerikalılar, doların üzerine; “In god we trust”, yani “Tanrıya inanırız” diye yazmışlar. Tabi bu bizim bildiğimiz “Allah” değil, onların bildiği “Tanrı”dır.
Ancak bu gün dünyayı kasıp kavuran kapitalist zihniyettir. Müslümanlar ise kapitalizm ile birlikte yaşam süreci içerisindedirler. Komünizme çok büyük antipati duyan Müslümanlardan, Komünistler dine bakışlarını gizlemek durumunda bile kalmışlar. Maalesef Müslümanlar, kapitalizme gereken karşı tavır içerisinde değiller.
Oysa bu gün Afrika kıtasında açlık diye bir şey varsa, bu daha çok kapitalistlerin eseridir. İnternette beğendim spot bir cümleyi burayı aktarayım. “Dünyanın açlık diye bir problemi yoktur, toklar diye bir sorunu vardır.”
Amerikalı ve Avrupalı emperyalist kafaya göre; bütün dünyadaki nimetler onlarındır. Bu nedenle Ortadoğu'da petrol olduğu sürece, bu sarı saçlı-mavi gözlü cinsi oralarda görürsünüz. Kendi çıkarları uğruna milyonlarca Irak'lı mı ölmüş vız gelir, binlerce Suriyeli mi ölmüş, tırıs gider. Kısaca onların yanında Müslüman kanının, sivrisineğinki kadar önemi yoktur.
Ya da Afrika'nın elmasları olduğu sürece, kafalarına kovboy şapkası giymiş birilerinin oralarda dolandığına şahit olursunuz. Açlıktan ölenlerin altınlarını çalmanın insani boyutunu varın siz düşünün. Onlar hiçbir zaman kemikleri dışarı fırlamış, yardım bekleyen o kocaman gözler ile ilgilenmediler. Onların ilgilendiği yegâne şey, kendi çıkarlarıdır.
Yoksa hepimiz açlıktan bu kadar kişinin öldüğü şu zamanda, Avrupa'da evcil hayvanların dışkılarını yapacak toprak için veya köpek-kedi mamaları için binlerce dolar harcandığını biliyoruz.
Öyle akademik raporlar falan düzenlemeye gerek yok. Bir yanda tekrar yemek için yediklerini kusanlar varken, diğer tarafta akbabaların hareketsiz kalması için beklediği açları bilebilmek için öyle ekonomi, iktisat okumaya gerek yok. Ya da günümüz dünyasında gökdelenlerin yapılabildiği halde, hala evsiz olup, şehirlerin arka varoşlarında aç ve açıkta yatanların olduğunu bilebilmek için üniversitelerde tez yapmaya da gerek yok. Durum herkesin gözü önünde ve apaçıktır.
Şu an yaşanan acıların, bunca ölümlerin temelinde yatan esas sebep bu değil mi? Hele hele internetin bu kadar yaygın olduğu, dünyadaki açları ve tokları aynı anda görebilen insanlığın; “Bu nimetler hepimizin, neden onlar yiyor da bizler seyrediyoruz” diye sormayacaklarını mı sandılar?
İşte şu anda soruyorlar. Biz de soruyoruz. Neden sizin işkembeniz dolmuyor? Neden yüz yirmi kuşağa yetecek kadar mal biriktirirsiniz de beri tarafta akşama bulamaç yapacak un bulamayan insanlar olsun? Neden evde beslediğiniz köpeğiniz kadar insanlığa değer vermezsiniz? Neden sınırlarınıza gelip yığılmış insanlar ile aranızda tel örgüler var? Neden Küçük Aylan Bodrum sahillerine vurdu? Bütün bunlara neden gözünüz kapalı?
Neden, neden, neden?