Mükemmel anlamda olmasa da Müslümanlar Allah yolunda cihad konusunu anlamış sayılırlar. Cihad denilince cihadın Allah yolunda bir bedel ödemek olduğunun da az çok farkındadırlar. Tam ideal bir seviyede olmasa da Elhamdülillah bugün Allah yolunda cihad eden, cihad etmeyi arzulayan ve bu uğurda mallarıyla canlarıyla bedel ödeyenlerimiz var.
Fiiliyata dönüşmese bile Müslümanlar küfre karşı, emperyalizme karşı, siyonizme karşı fikri ve teorik olarak tavır alabilmektedirler.
Fakat Müslümanların kendi aralarını ıslah etme konusuna gelince… Maalesef bu konuda, felaketin boyutlarının nerelere ulaştığının idrak edildiğini, bunun ıslahına yönelik çalışmaların yapıldığını söylemek mümkün değil. Daha açıkçası, bu işin öyle fazla bir taliplisi de yok.
Bugün İslam dünyası, küfür karşısında çektiği acıların kat be kat fazlasını kendi aralarında vuku bulan irili ufaklı çatışma ve savaşlardan çekmektedir.
Kâfirler tarafından ülkeleri işgal edilen, canlarını ve mallarını kaybeden Müslümanların durumu bizim içimizi yaksa da hiç olmazsa teselli olduğumuz bir nokta vardır ki onlar sonunda cennete gideceklerdir.
Fakat birbirlerinin camilerini kan gölüne çeviren Müslümanlar için hiç tereddüt etmeden aynı şeyi söyleyebilir miyiz Allah aşkına?
Evet, bu işin fazla bir taliplisi yok dedik. Müslümanlar arasındaki çatışmalarda taraf olmak daha kolayımıza geliyor galiba.
Cepheleşmeye, taraflardan birinin yanında çabucak yer almaya öylesine hazırız ki… Irkî damarımız, meşrep ve mezhep taassubumuz zaten bu iş için hazır bir şekilde pusuda bekliyor.
Evet, Müslümanlar olarak birbirlerimizin arasını ıslah etmek için mutlaka bedel ödemeliyiz.
Bedel ödemeden önce her seviyede Müslümanların arasındaki gerginliklerden rahatsız olmalıyız, bizim böyle bir özelliğimiz olmalıdır.
Sokağımızda, bulunduğumuz küçük alanlarda birbirlerine küs olan iki Müslümanın durumu bizi rahatsız etmelidir. Hatta rahatsız etmeden önce onların küslüğünün farkına varabilmeliyiz.
Bırakınız birbirleriyle kavgalı olan Müslümanları birbirlerine soğuk duran, birbirleriyle ilişkileri kesik olan, birbirlerine gelip gitmeyen Müslümanların bu durumu bizim dikkatimizi çekmelidir.
Aynı sofrada oturdukları halde araları gergin olan kişiler bizim dikkatimizi çekmeli, namaz çıkışında birbirleriyle musafaha ettikleri halde onlardan birisinin uzak durmasının farkına varmalıyız, sokağımızdaki çocukların şen şakrak birbirleriyle oyun oynarken onlardan birisinin üzgün bir çehreyle kenarda durması Müslüman olarak bizim dikkatimizi çekmeli ve içimizi burkmalı ve derhal bir şeyler yapmamız gerektiğine inanmalıyız.
Ya bir de bugün birbirlerinin oluk oluk kanlarını akıtan İslam dünyası karşısında yapmamız gerekenlere gelirsek…
Allah için hiç değilse bir kısmımız kendimizi bu mukaddes görev için adamalıyız, Müslüman arasında barışın tesisi, aralarını ıslah için orta yere çıkmalıyız.
Bunun için vakit ayırmalıyız, kendimize bir takvim yapmalıyız, ziyaretlerde bulunmalıyız, gerekirse uzun seferlere çıkmalıyız, bunun için vaktimizle birlikte cebimizden bedel ödemeliyiz.
Bizim bu faaliyetlerimizden hoşlanmayanlar olacak, onlardan gelecek her şeye baştan hazırlıklı olmalıyız ve tahammül etmeliyiz, asla yılgınlık göstermemeliyiz.
Birilerinin ayağına gitmeye, hatta aralarında mekik dokumaya kibrimiz ve gururumuz engel olmamalıdır. Bu duruma çokça şahid olduğumuz için dile getiriyorum. Gururumuzu ayaklarımızın altına alarak gergin Müslüman bireylerin ve toplulukların kapılarını aşındırmalıyız.
Yüreği sımsıcak Müslümanlar acilen orta yere çıkmalıdır, risk almalıdır ve bedel ödemelidirler.
Bu ümmetin söküğünü dikecek, bu ümmetin yırtığına yama olacak Ebu Ubeydelere çok şiddetle ihtiyaç vardır.
BU MAKALEYE YORUM ALINMAYACAKTIR ANLAYIŞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ...