Dünyanın dört bir yanında Müslümanlara karşı amansız bir savaş yürütülmektedir.
Gayr-i Müslimlerin işgal ve katliamlarının yanı sıra, halkı Müslüman olan ülkelerdeki İslam karşıtlarının hücumları da dışarıyı hiç aratmayacak boyutlara ulaşmış durumdadır.
Mısır konusuna geçmeden önce yaşadığımız ülkedeki küfür cephesinin hücumlarının Müslümanları gerçekten bunalttığını belirtelim.
İsimlerini bile telaffuz etmekten hayâ ettiğimiz her bir cinsel sapkın gurubun Taksim’de, Gezi alanlarındaki ayaklanmaları Müslümanları gerçekten kahretmektedir.
Son bir ayda yaşananlar ve son olarak da Madımak bahanesiyle Müslümanların uğradığı manevi saldırılar, bununla birlikte Başbağlar’ın sessizliğe bürünüşü gerçekten bizleri derin acılara gömmektedir.
Son olarak Mısır’daki küfür cephesinin seçimle gelen dindar yönetime tahammülsüzlüğüne bütün dünya şahitlik etti.
Ülkenin kaymağını yiyen ve başta emlak, yol ve inşaat sektörü olmak üzere ekonominin önemli bir bölümünü elinde tutan ordu, aynı şekilde Beyaz Mısırlılar olan Hıristiyanları da yanlarına alarak Müslümanlara karşı savaş ilan etti ve bunu bir darbeyle neticelendirdi.
Meşru iktidarın emrinde olması gereken ordu, muhaliflerin toplandığı meydanın üzerinde onları motive eden helikopter uçuşları gerçekleştirdi, bu uçuşlara muhalifler aşağıdan alkış tuttular.
Aynı ordu İhvan’ın binalarının yakılıp yıkılmasına ve yağmalanmasına göz yumdu, destek oldu. Daha darbe öncesinde kırka yakın İhvan’ı ya katletti, ya da katledilmesine göz yumdu.
Darbe sonrası katlettiği ve katledeceği Müslüman sayısı belli değil.
Başta Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi olmak üzere İhvan’ın bütün ileri gelenlerini gözaltına almış durumda.
Bu arada Mısır’daki darbeyi ilk tebrik eden, tebrikten de öte ilk destekleyen, hatta finans eden Suudi yönetimi ve Birleşik Arap emirlikleri olmuştur. Çünkü İslam Dünyasında ve özellikle Arap ülkelerinde seçimle ortaya çıkacak bütün meşru yönetimler Suudi ve diğer krallıklar için çok kötü birer örnek olacaktır.
Ortadoğu’da, hatta İslam Dünyasının genelinde hiçbir ittifak ABD-SUUDİ ittifakı kadar bu ümmetin aleyhine olmamıştır. Hatta ABD-İsrail ittifakı bile bu ittifaktan daha zararlı değildir.
Bu ümmetin yolunun üzerine yıkılmış dev bir heyelandır ABD-SUUDİ ittifakı.
Durum böyle olunca Ortadoğu’da gelişecek bütün hayırlı siyasetlerin varıp bu heyelana toslayacağına inanıyorum. Bilmem ki bu heyelan ümmetin güzergâhından nasıl kaldırılır? Küfür cephesinin bunca azgınlığı karşısında Müslümanların sessizliği, suskunluğu ve pasifliği insanı çılgına çevirmektedir.
Evet, emperyalist cephe güçlüdür, emperyalizmin İslam ülkelerindeki piyonları da güçlü. Fakat Müslümanlar mevcut güçleriyle olsun ayağa kalktıkları takdirde Allah’ın izniyle bütün bu oyunların bozulacağına inanıyoruz.
Mısırlı Müslümanlar direnmelidirler, asla ve asla evlerine dönmemelidirler, şu ana kadar evlerinde olanlar ve meydanlara inmeyenler de dışarı çıkmalı, meydanlara inmelidirler.
Unutulmasın ki Mısırlı Müslümanlar evlerine döndükleri an kaybetmiş olacaklardır.
Belki bizim gibilerin uzaktan ahkâm kesmesi kolay olabilir, fakat yapılacak en güzel amelin bu olduğuna inanıyoruz.
İki günden bu yana yapılan yorumlarda İhvan’ın bir türlü iktidar olamadığı, bir buçuk yıllık iktidarında başarılı olamadığı iddia ediliyor.
Olabilir. Seksen yıldan bu yana hep muhalif çizgide bulunan İhvan’ul Müslimin’in bir anda başarılı bir iktidar sergilemesi mümkün olmayabilir. Biz de onun için diyoruz ki sessiz bir direniş sergilemelidir. Sivil itaatsizlikle darbecilerin bütün yollarını kilitleyebilir.
Mısır’da Müslümanlar asla evlerine dönmemelidir, hep meydanlarda olmalıdırlar. Asla şiddete başvurmamalıdırlar.
Mısırla birlikte bütün Müslümanlar ayağa kalkmalıdırlar ve bir daha oturmamalıdırlar.
Müslümanlar Ayağa Kalkmalı ve Bir Daha Oturmamalıdır!
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.