IŞİD bahanesiyle zalim ve emperyalist haçlı sürülerinin İslam topraklarına girmesini asla kabul etmiyoruz.
Söyleyin, benzer bahanelerle şu ana kadar girdikleri hangi İslam yurdu iflah olmuştur?
Yıllarca kaldıktan sonra, çıktıklarında fitnelerle boğuşmayan bir tek İslam ülkesi var mıdır?
Şiddet ve terör bahanesiyle işgal ettikleri ülkelerde yüz binlerce, milyonlarca Müslümanın kanını döktükleri gibi bu kanın kendilerinden sonra da akmaya devam etmesi için iblisçe planlar kurarak ayrılmamışlar mıdır?
Bu tür bahanelerle girdikleri hangi İslam ülkesinin yer altı ve yer üstü kaynaklarını ipotek altına almamışlardır?
Özellikle başta petrol olmak üzere yer altı kaynağı olmayan hangi ülkeyi işgale kalkışmışlardır.
Şu anda İslam dünyası bir IŞİD imtihanından geçmektedir. IŞİD,Türkiye ve dünya siyasetinde gündemin birinci sırasına oturmuş durumdadır.
ABD öncülüğünde kırka yakın ülkenin oluşturduğu müdahale koalisyonuna Türkiye görünürde IŞİD’in elindeki 49 rehinesinden dolayı katılmamakta, bundan dolayı da hedef tahtasına yerleştirilmiş durumda.
Velev ki bu 49 rehine olmasaydı bile biz yine de Türkiye’nin bu koalisyonda kesinlikle yer almaması gerektiğine inanıyoruz.
Her şeyden önce ABD ve batı emperyalizminin asıl düşmanı İslam’dır, bütün siyasal İslamcılardır, İhvan ve İhvan çizgisindeki bütün İslami yapılanmalardır, IŞİD ve El-Kaide gibi örgütler birer bahanedir.
ABD’nin saldırdığı, işgal ettiği İslam ülkelerine baktığımızda genellikle bunu iki bahaneden biriyle yaptığını görüyoruz;
Birincisi, teröristleri barındırma ve destekleme, ikinci ise, despot ve diktatör yöneticiler.
Aslında dünyaya demokrasi pazarlama iddiasındaki bu ikiyüzlü münafıklar kendi ilkeleri gereği Sisi darbesine müdahale etmeliydi, iki yüz binden fazla insanın kanının dökülmesine sebep olan Esed’i engellemeliydi, demokratlığın gereğiydi bunlar.
Bırakın müdahale etmeyi, katil ve gasıp Sisi’nin bir numaralı destekçisi oldu. Neden? Çünkü karşısındaki İhvan’dı. Suriye’de de durum aynı değil mi? İslami düşünce iktidara geleceği için Esed’e ve katliamlarına sessiz kalmıyorlar mı?
Peki, ne yapmalı Müslümanlar?
Müslümanlar IŞİD başta olmak üzere kendi aşırılarını kendileri halletmeli, hizaya getirmelidirler.
Kendi firavunlarını kesinlikle kendiler alaşağı etmelidirler. Bu elbette zor bir şeydir, fakat tek çıkar yol da budur.
IŞİD, şu ana kadar silahsız birkaç gazeteci dışında hiçbir emperyalist güce, özellikle israile karşı gıkını çıkarmamış, yüzlerce, binlerce gariban, zavallı insanı, kadınları ve çocukları hunharca katletmiş, ilerleyişte dünyada birinci sırada yer alan Aziz İslam dinini karalamış, “Sakının ha bu dine girmeyin, işte bu din budur!” demiştir.
Eğer şimdi Amerika ve batılılar müdahale edecek olursa bu defa IŞİD kendisini ABD ve Emperyalizmle savaşan mücahidler olarak sunacak dünyaya ve şimdikinden daha fazla taraftar bulacaktır. Öyle ya, hunharca çoluk çocuk kafası kesmek için bile kendisine bu kadar taraftar bulabiliyorsa, bundan çok daha popüler bir ideal için niye bulamasın.
Aslında ABD bunu çok iyi bilmektedir, yani kendisinin IŞİD’e müdahalesinin daha çok taraftar kazandıracağını. Fakat bu şekilde büyüyen ve yayılan bir IŞİD daima Amerika’nın işine gelecektir.
Terörist kovalama bahanesiyle istediği yere girebilecek veya girmek istediği ülkelere doğru teröristleri kovalayacaktır. Bu öyle çok zor bir şey değildir.
Ve böylece İslam dünyası kaoslardan, kargaşalardan asla kurtulamayacaktır.
Bunun bir tek çıkar yolu vardır, Müslümanlar belalarını kendi içlerinde çözecekler, aşırılarını bizzat kendileri susturacak ve engelleyecek, gerekirse imha edecek. Bu asla imkânsız değildir ve kendilerinde bu güç vardır.
Her şeyden önce kendi zalim ve diktatörlerimizle başa çıkmasını öğrenmeliyiz. Evet, zordur ama mecburuz. Aksi halde hem kendi firavunlarımızın zulmünden kurtulmayacağız, hem de onu bizim başımızdan defedeceği iddiasıyla bize müdahale eden zalimlerin zulmünden.
Müslüman halklar kendi firavunlarını mutlaka ve mutlaka devirmelidirler. İslam âleminin günümüz dünyasında itibar kazanması ve söz sahibi olabilmesi için yapması gereken birinci görevidir.