İslami öğretinin sürekli Müslümanları nüfus artışına yönlendirdiği görülür. Kur’an-ı Kerim’de fakirlik korkusundan dolayı doğuma engel olanlar, rahimde ya da ondan sonraki aşamada çocuklarını öldürenler kınanırlar.
Çocuk sahibi olma insanın fıtri ve tabii eğilimlerindendir. Çocuk sahibi olmama ise insanda eksiklik hissi uyandırır. Kur’an’da geçtiği gibi bazı peygamberler dualarında Allah Teala’dan çocuk bahşetmesini istemişler. Hz. İbrahim (as) ve Hz. Zekeriya (as) yaşları ilerlediği halde çocuklarla ilgili duaları kabul görmüş ve çocuk sahibi olmuşlardı.
Allah Teala, Al-i İmran suresinin 14. Ayetinde insani ziynetleri sayarken insanın çocuklara düşkünlüğüne ve muhabbetine işaret eder. Bu, insanın fıtri özelliklerindendir. Kur’an-ı Kerim, cahili dönemi anlatırken, insanların evlat ve mal çokluğundan dolayı övündüklerini bildirir. Bu konularda ölçünün kaçırılmaması için uyarılarda bulunulur. Mal ya da evlat yoluyla dünyalıklara bel bağlamanın insanda Allah sevgisi ve ahiret bilincini zedelediğinden ölçüye uyulması istenir.
İnsanın evlada bu derece ilgi duymasından dolayı Allah Teala, insanın gelişimi için önemli imtihanlara tabi tutar. Örneğin Hz. İbrahim (as)’ın karşılaştığı önemli imtihan çocuğunu kurban etmekti. Sabır ve itaat ehli olduğunun ortaya çıkması için ciğer paresini kurban etmesi gerekiyordu.
Evlat, Allah Teâlâ’nın anne ve babaya nimeti ve hediyesi sayılmış bunun karşılığında şükrü eda etmeleri istenmiştir. İslam’a göre sahip olunan çocuk insanın kemale erme mesirindeyse ve Allah Teala’nın halifesi olma bilincini taşıyorsa büyük değerden sayılmıştır.
İslami öğreti çokluğu bir değer olarak kabul etmediği halde hak taraftarı olan çokluğu büyük değer olarak görmektedir. Zira hak söz konusu olunca ölçü değişir. Özellikle bugünkü dünyada hak çizgisini izlemek, bu haliyle topluluk ve cemaat halini almak büyük değerden sayılmaktadır.
İslami ahlak ve bilinç sahibi Mü’minlerin fazla olması dünyanın imanlı nesiller tarafından şekillendirilmesi imkanını doğuracağından, bunların elleriyle kurulacak dünya ortamı yaşanılır hale getirecek ve böylece insanlar hayatlarından lezzet alabilecekler. Hadid Suresinin 25. ayeti İslam’a göre değer sahibi çokluğun önemini ortaya koymaktadır. Allah Teala, insan topluluklarının adaleti esas alarak harekete geçmeleri durumunda, Peygamberlerin hedeflerini gerçekleştirme yolunda büyük ilerlemeler kaydedeceklerini bildirmektedir.
Bu bakış açısı çerçevesinde Hz. Resul-i Ekrem (sav) Müslümanların nüfusunun artmasını istemekte ve bunu bir değer olarak nitelendirmektedir. Hz. Resul-i Ekrem (sav) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Evleniniz, çoğalınız! Zira ben kıyamet günü ümmetimin çokluğuyla övünürüm”
İslam medeniyetinin insanlığa kucak açıp insanca bir hayat yaşanmasına yol açacak bir dünya kurması inançlı ve salih nesillerin eliyle gerçekleşecektir. İnsanlık topluluğu mümin ailelerin terbiyesiyle yetişen salih evlatlara ihtiyaç duymaktadır.
Geçerli bir özrü yoksa çocukların az oluşu İslami bilinç sahibi ailelere yakışmaz. Bu durumda Müslüman ailenin boş bırakacağı yerleri fasit ve bozguncu aileler dolduracak.
Salim ve salih evlat sahibi olmak her anne babanın arzusudur. Çocuklarla ilgili nimetin şükrü, çocukları İslami terbiye ile yetiştirip topluma sunmaktır. Salih evlat vasıtasıyla topluma en güzel mesaj iletebilmekte ve salihler topluluğuna yeni bir eleman kazandırılmaktadır.
Kimi yerlerde bilinçli olarak insanların fakirlikle korkutulduğu görülmektedir. Bazıları fazla çocuğa bakamama korkusunu yayıp aileleri etkilemeye çalışıyorlar. Bu propagandalar neticesinde kimi ailelerin fakirlik korkusu hastalığına yakalandığı görülüyor. Dolayısıyla nüfus artışına karşı ciddi bir mücadelenin yürütüldüğüne tanık oluyoruz. Büyütülüp yaygınlaştırılan bu korku kimi zaman anne karnındaki çocukları öldürmeye kadar götürmektedir.
Bu bozuk düşünceye karşı çıkan Allah Teala, fakirlik korkusuyla çocukların öldürülmesini yasaklamaktadır. (Enam 151, İsra 13)
Temeli Batıya dayanan nüfus planlaması ya da “az çocuk, mutlu hayat” tezi bilinçlice dayatılan ve İslam ümmetinin artışını engellemeyi hedefleyen programın bir tezahürüdür. Zira dünya hayatının insanları kamil bir mutluluğa ulaştırdığı görülmemiştir. Çokça propagandası yapılan tek çocuğun sosyal ve psikolojik açıdan büyük sorunlara yol açtığı ortaya çıkmıştır. Tek çocuk anne babada bazı sıkıntılara yol açarken çoğu zaman huzurlarını yok etmektedir.
Aile temellerinin sarsıldığı Batıda ciddi nüfus kaybı yaşanmaktadır. Yeni nesiller hızlıca tükenmektedir. Müslümanların artmasının, gelecekte ibreyi İslam’a doğru yönlendireceği korkusu, İslam dünyasında doğumların azaltılması propagandasının yaygınlaştırılmasına yol açmaktadır. Daha önceleri yeni nesilleri İslami ahlak çerçevesinde yetiştirme imkanı bulunmadığından fazla nüfus sorun olabilirdi. Ancak bugün çocukları İslam terbiyesi üzerine yetiştirecek İslami müesseselerin gelişmesi korkuları anlamsız hale getirmektedir. Çocuğun ilk terbiyeyi aldığı aile ocağının sağlam olması ve toplumda İslami ortamın gelişmesi Mü’min anne babaların daha fazla çocuk sahibi olmalarının önünü açmaktadır. Zira yeryüzünde zulmün sona ermesi ve İslam medeniyetinin bir kez daha inşası, Mü’min anne ve babaların daha fazla çocuk yapmalarına ve çocuklarını İslami terbiye ile yetiştirmelerine bağlıdır.