DİYARBAKIR - Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi tarafından, Dünya Mustazaflar Haftası münasebetiyle Kaplan Düğün Salonunda düzenlenen panele Hürdava Partisi (HÜDA PAR) Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin, Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, Araştırmacı Yazar Suat yaşasın ve Irak Kürdistan İslami Hareketinin İçişleri Sorumlusu Muhammed Hoşnaf katıldı.
Moderatörlüğünü Mahmut Akgül'ün yaptığı panel, Kur'an tilavetiyle başladı. Kur'an tilavetinin ardından panelistler, kendilerine ayrılan süre içerisinde birer konuşma yaptı.
Haçlı seferlerini düzenleyenler hep yenildi
Panelde ilk olarak söz alan HÜDA PAR Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mehmet Yavuz, "Haçlı savaşlarında İslam dünyasına savaş açmış batı her seferinde yenildi ama çok önemli bir şey öğrendi. Oda şuydu. Kendilerinin ne kadar barbarca ve vahşice bir hayat yaşadığını Müslümanların ise ne kadar izzetlice, uygarca ve medeni bir hayat yaşadığını öğrenmiş oldu" dedi.
Cumhuriyet inançları engelledi
Cumhuriyet döneminde Müslüman Türk'e dinini unutacaksın, Müslüman Kürde ise dininle birlikte dilini de unutacaksın denildiğini ifade eden Yavuz, "1924 yılında yeni bir anayasa çıkarıldı ve bu anayasa da Türkiye cumhuriyetinin dini yoktur ve herkes Türk'tür denildi. Kürtlere o kadar baskı yapıldı ki bazıları saf Türk olmayanların bu memlekette elbette bir hakları vardır. O da köle olma hakkıdır" ifadelerini kullandı.
Şapka takmadıkları için insanlar idam edildi
Zulümlerin her yerde görüldüğünü ifade eden Yavuz, "Şapka takmadıkları için binlerce insan idam edildi. Rize de sekiz âlim şapka giymeyi reddettikleri ve buranın İslam beldesi olduğunu dile getirdikleri gerekçesiyle idam edilirler. Ezani Muhammedi Türkçe okunmaya başlandı. Birçok zülüm görüldü resmi rakamlar on bini gösterse de otuz bin insan katledildi. Örneğin Dersim'li Seyit Rıza idam edilmeden önce kendisinin ardından çocuklarının idam edilmesini ister. Ama onlar önce çocuklarını onun gözünün önünde idam eder ve sonrada Seyit Rızayı idam ederler" şeklinde konuştu.
Zulmü anlatmak acıyı anlatmaktır
Yavuz'un konuşmasının ardından söz alan HÜDA PAR Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin, " Zulmü anlatmak acıyı anlatmaktır. Bu acıyı anlatabilmek için zulme maruz kalmış insanların kalplerini çıkarıp kendi kalbimizi o bedene yerleştirmemiz lazım. İnsanlık tarihi zalimin ve mazlumun tarihidir. Böyle bir tarihte zalim olarak anılmaktansa mazlum olarak kalmayı tercih ederiz. Cumhuriyet tarihi zulmün tarihidir. 90 yıllık zaman zarfında içi hep zulümlerle doludur. Bu ülke hemen hemen 10 yılda bir darbe görmüştür" dedi.
Bir ülkede ordu neden darbe yapar?
Bu ülkede ordu neden darbe yapıyor diye sormak lazım diyen Şahin, " Bu ülkede ordu İslami yapıların güçlenmesinden dolayı darbe yapıyor. Ordu bu ülkede toplumun yapısını bozup ortamı darbe yapmaya hazır bir hale getiriyor. Türkiye de meydana gelen Maraş olaylarından tutun sağ sol çatışmalarına kadar tüm olaylar bu ordunun derin yapıları tarafından oluşturulmuştur. 12 Eylül darbesinde sadece Müslümanlar zulme maruz kalmadı. Etnik kimlikten dolayı farklı uluslarda zulme maruz kaldı. Özellikle Kürtler çok fazla zulüm yaşadı. Bu dönemde 650 bin insan gözaltına alınmış, 230 bini yargılanmış ve bunlardan 517 kişiye ise idam cezası verildi 50 kişi idam edildi" ifadelerini kullandı.
Kürtler iki ateş arasında bırakıldı
Bu ülkedeki Kürtler iki ateş arasında kalmıştır. Kürt halkı cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devletin zulmünü görürken 1980'lerden sonra da PKK'nın kıskacında kalmıştır diyen Şahin, " Bir taraftan devlet köyleri yıktı, insanları kaçırdı ve asit kuyularında infaz etti. Diğer taraftan PKK da köyleri bastı Müslümanları katletti. Hemen yanı başımızda bulunan Silvan'ın Yolaç (Susa) köyüne 1992 de PKK'nın camiyi basıp 10 Müslüman'ı katletmeleri daha unutulmadı" şeklinde konuştu.
Hizbullah operasyonları adı altında dindar insanlar cezalandırıldı
Devletin, Hizbullah cemaatinin üyelerinin evine silah bırakıp onları askerin silahıymış gibi gösterdiğini söyleyen Şahin, " Yapılan bu zulümler yüzünden dindar insanlar bu ülkede ciddi operasyonlardan geçti. 2000'li yıllarda Hizbullah operasyonları adı altında bu ülkenin Müslümanlarına çok ciddi baskılar yapıldı. Camilerde ders veren Müslüman gençlere operasyon yapıldı. 25 bin kişi gözaltına alındı ve bunlardan 10 bin kişiye ceza verildi. Ve bu insanlardan yaklaşık 20 yıldır cezaevinde olanlar var" dedi.
28 Şubat devam ediyor
28 Şubat bitti deniliyor ama bitmedi devam ediyor diyen şahin, " 28 Şubat renk değiştirdi. Şuan kırmızı yani kan kusturuyor. Alın size birkaç örnek, 2009 da Elazığ İhya Der yöneticilerine 150 yıl, Adıyaman Vahdet Der'e, Kâhta Mustazaf Der'den 6 kişiye 50 yıl ceza verilmesi. Başörtüsü ile okula giden kızına destek veren anneye verilen 30 aylık ceza, yine kızına destek veren babaya verilen 18 aylık cezalar 28 Şubatın devam ettiğinin göstergesidir" ifadelerini kullandı.
Rabbimiz Allah'tır dediğimiz için katledildik
1982 Enfal operasyonuna değinen Irak Kürdistan İslami Hareketinin İçişleri Sorumlusu Muhammed Hoşnaf, " Saddam 1500 köyü yıktı binlerce insanı zindana attı. Rabbimiz Allah'tır dedik ve bu durum Saddam'ın hoşuna gitmedi ve 1988 yılında Halepçe'ye kimyasal bombalar yağdırdı" dedi.
'Bizler Selahattin'i Eyyubinin çocuklarıyız'
Hoşnaf son olarak, "Allah bu zulmü onların yanına bırakmayacak. Bizler Selahattin'i Eyyubinin çocuklarıyız bunlar bizi yıldıramayacak. Suriye, İran, Irak ve Türkiye'de yaşayan insanlarda bizim halkımızdır Allah Suriye'ye hür olmayı nasip etsin" ifadelerini kullandı.
Panelde son olarak konuşan Araştırmacı Yazar Suat Yaşasın, 'İslam Baharı ve Suriye' konulu bir konuşma yaptı. Suriye konusunda bir Müslüman'ın nasıl bir tavır takınması gerektiğini anlatan Yazar Yaşasın, Mustazaflar Camiası'na Suriye üzerinden yöneltilen ithamlara cevap verdi.
Hama meselesinde nasıldıysak Suriye meselesinde de aynı yerdeyiz
"Hakkın mücadelesinde Suriyeli direnişçi Müslümanların yanındayız" diyen Yaşasın, "Birileri diyor ki Suriye meselesinde nerede durmak lazım? Oluştuğu ilk günden beri biz camia olarak şunu diyor ve yazıyoruz. Biz Suriye'nin Hama meselesinde nerdeysek aynen oradayız. Haklı bir şekilde mücadelesini sürdürenlerin yanındayız. Kimse bizi başka tarafa götürme hakkına sahip değil. Bizim camia olarak Suriye meselesinde nasıl durduğumuz görmek isteyenler geçmişte Hama katliamı sebebiyle Müslümanların başından geçmiş oyunlarla ilgili gösterdiğimiz tavır için tarihe baksın" ifadelerini kullandı.
'Biz hiçbir zaman zalimlerin yanında olmadık'
Konuşmasında, "Biz tarih boyunca zulümden başka bir şey yaşamamış insanlar olarak hiçbir zaman zalimlerin yanında olmadık ve olmayacağız" diyen Suat Yaşasın konuşmasını şöyle sürdürdü: "Suriye meselesindeki haklının yanında durduğu halde burada batının istediği oyunların karşısında olduğunu deklare eden Mısır ihvan-ı Müslimin'i, HAMAS ve İslami Cihad gibi Filistinli İslami gruplar ve Türkiye'deki Hizbullahi cemaatin lideri Muhterem Edip Gümüş gibi insanların durdukları yerler, tam bizim bugün o gün de gösterdiğimiz yerde olduğumuzu gösteriyor. Ve biz bütün Müslümanları selameti için kardeşlik nazarıyla bakmakla birlikte Müslümanların haklarıyla alakalı ve mazlumiyetinden de uzak durmayan bir nazarla değerlendiriyoruz" dedi.
Suriye devrimi yakındır
Yaşasın son olarak, "Suriye'deki devrim Allah'ın izniyle yakındır. Allah-u Teâlâ bunu kafirlerin, batının istemediği bir şekilde inşallah sona erdirecek. Buna kanaatimiz sonsuzdur. Rabbimiz Şam'ı bir imtihan vesilesi kılmış. Şam, eskiden beri bu hususu yaşamış. Hama katliamından sonra 30 sene boyunca İslamcıların kalmasına müsaade verilmemiş. İslam kelimesini söylenmesine bile izin verilmemiş, bu topraklarda hep geri bırakılmanın verdiği şeyle 30 senenin telafisini Allah'ın izniyle bu insanları mübarek kanıyla bu Müslümanlar gösterecektir" şeklinde konuştu. (M.Sait Adiyaman - İLKHA)