Ali Şeriati, Kasas Suresinin beşinci ayetinde geçen ‘güçten ve çaptan düşürülenler/ mustazaflar’ ifadesini ideolojik bir kavram haline getirmiştir. ’Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) vâris kılmak istiyorduk.’ Ali Şeriati Kur’an kaynaklı kavramlaştırmalara sık sık başvurur. Ve bunu maharetle ve çarpıcı bir biçimde yapar. Lakin bu kavramlaştırma, biraz sol jargonla senkronize etme veya eşleştirme gibidir. Marksizmdeki proletarya iktidarının muadili olarak mustazaf kavramını kullandığı ileri sürülür. Bu biraz üretmedir de. Zira Kur’an bu ifadeyi meçhul fiil kipiyle kullanmıştır. Dolayısıyla kendisini tarihin sonu olarak nasp eden veya algılayan Marksizm ve onun kavramlarıyla yakından uzaktan alakası yoktur. Çünkü mustazafların zaferi konjonktürel değildir. Kasas Suresi Mekke’de inmiştir ve Kur’an bu suresiyle birinci makamda Firavun karşısında Hazreti Musa ve ona inananları muhatap almıştır. İkinci makamda ise Mekke müşrikleri karşısında Müslümanları muhatap almıştır. He devirde de hak üzerine sabit kadem olan kullar bu kapsam içindedirler ve onlara da bu sure ile müjde verilmektedir.
Kur’an ve i’cazı üzerine hatırı sayılır uzmanlardan birisi olan Mısırlı Prof. Zağlul Neccar, Kasas Suresi ve beşinci ayetinin Hazreti Musa’dan sonra Mekke müşrikleri karşısında ezilen Müslümanlara bir müjde olduğu gibi ayetin ve surenin günümüze bakan yönünün de olduğunu ifade etmektedir. Zağlul Neccar’a göre, surenin ve ayetlerinin günümüze akisleri de vardır. Bu anlamda Arap Baharı, Kasas Suresinin izdüşümlerinden veya yansımalarından birisidir. Dolayısıyla 21’inci yüzyıl mustazafların yüzyılı olmaya adaydır. Kasas Suresinde müşriklerin güçlü ve kalabalık olmalarına mukabil inanan kitlelerin az ve cılız oldukları vurgulanmaktadır. Ceberrut sıfatı taşıyan müşrikler hem sayıca hem de donanım yani alet ve edevat bakamından da inanan kitlelerden üstündürler.
*
Bununla birlikte, Kasas Suresi ve ayetleri bize bu üstünlüğün geçici ve kırılgan olduğunu gösterir. Firavun’un karşısına beşikteki Musa çıkar! Nemrut’un bir sinekle helak olması gibi Firavun da kimsesiz ve biçare Hazreti Musa ile helak olur. Beni İsrail’e her türlü zulmü reva görmesine ve erkek çocukları öldürmesine rağmen Musa Aleyhisselam Firavun’a adeta evlatlık olarak verilmiştir. BöyleceFiravun can evinden vurulmuş ve düşmanını hanesinde ve kendi elleriyle beslemiştir. Nitekim, Kasas Suresinin sekizinci ayeti bunu şöyle tasvir etmektedir: Nihayet Firavun’un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar.
Binaenaleyh, şu veya bu şekilde dünyada onun otoritesinden başka bir otorite yoktur. Sonunda mustazaf kitle bile olsa Allah kiminle ise o galip topluluktur. Bu suredeki mustazaf topluluk hadislerde taife-I mansure olarak geçmektedir. Elbette Hizbullah da bu topluluğun başka isim veya sıfatlarından birisidir. Bununla birlikte, Bush gibiler Allah’ın kendilerinin yanında olduğunu söylediler. Bu her şeyden evvel Allah’a karşı sui- edeptir. Halbuki Allah ezbere bir biçimde kimsenin yanında olmaz.Hatta adil bir yönetici olan müşrik, inancına zulüm bulaştıran ve karıştıran dindar bir idareciden daha makbuldur. Bundan dolayı 'küfür devem eder ama zulüm devam etmez' denilmiştir. Allah grupların veya toplulukların yanında değil hakkın ve haklının yanındadır. Veya hak üzere olan toplulukların yardımındadır. Bundan dolayı da ‘in tansurullahe yansurum/ Allah’a yardım ederseniz o da size yardım eder’ demister. Yani Allah dinine nusret eden ve mazlumu kayıran ve ayağa kaldıranla beraberdir. İmtihan gereği bu biraz gecikmeli olarak tecelli etse ve kendini gösterse de Allah imhal eder eder ama ihmal etmez.
*
Zağlul Neccar mustazafların galibiyetinin Hazreti Musa döneminde tecelli ettiği gibi Hazreti Peygamber döneminde de tecelli ettiğini hatırlatır. Firavun bütün azametiyle Musa Aleyhisselam karşısında darmadağın olmuş ve kendisine suyla gelen ve edate suyun hediyesi ve çocuğu olan Hazreti Musa, suyu yararak karşı kışıya ulaşmış ve su üzerinden gelen misafirinin arkasından takip eden Firavun ise suda batmıştır. Felaketi suyla başlamış ve suda sona ermiştir. Zağlul Neccar, Allah’ın yardımıyla Arap Baharının mustazafları iktidara taşıdığını ve mustazaf kullarını bu baharla birlikte nimetlendirdiğini ve arza varis kıldığını ifade etmektedir. Ayette geçtiği gibi onları imamlar ve önderler yapmış ve yeryüzüne varis kılmıştır. Arap Baharı ile birlikte zalim polis devleti, mutlak iktidarlar ve totaliter yapılar çözülüyor ve çöküyor. Cenab-I Hak bu baharla birlikte mazlumların esaretine son vermiştir. Zağlul Neccar’a gore, 21’inci yüzyıl mustazaflar yüzyılı olmaya adaydır ve gelişmeler bunu teyit etmektedir (http://www.ahram.org.eg/Issues-Views/News/135341.aspx ). İnsanların çoğu bilmese de Allah işinde ve hükmünde galiptir (Yusuf Suresi : 21).