"Mustazaflık Zalimin Karşısına Dikilip Hakkı Söylemektir"

Mustazaf-Der İstanbul Şubesi "Dünya Mustazaflar Haftası" kapsamında bir etkinlik düzenlendi. Etkinlikte bir konuşma yapan Mustazaf-Der İstanbul Şubesi Başkanı Sait Şahin, "Bu ülkede insanları Allah'ın kulluğundan uzaklaştırıp cumhuriyete kul etmenin savaş

İSTANBUL - Mustazaf-Der tarafından mart ayının üçüncü haftası olarak ilan edilen "Dünya Mustazaflar Haftası" kapsamında Türkiye'nin dört bir yanında etkinlikler düzenlenmeye devam ediyor. Mustazaf-Der İstanbul Şubesi tarafından İstanbul Fatih'te bulunan Renk Düğün salonunda "Dünya Mustazaflar Haftası" kapsamında bir etkinlik düzenlendi. Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı salonlarda izlediği etkinlik yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Allah Mustazafları Yeryüzünün Varisi Kılacak
Kur'an'ı Kerim tilaveti ile başlayan programda bir selamlama konuşması yapan araştırmacı yazar Murat Filiz, dünyanın birçok yerinde mustazaf insanlara yapılan zulümleri unutmamak için Mustazaf-Der tarafından mart ayının üçüncü haftasının "Dünya Mustazaflar Haftası" olarak kabul edildiğini söyledi. Filiz, bu ayda zalim ve katil bir diktatör olan Saddam Hüseyin tarafından Halepçe'de kimyasal bombalar atılarak binlerce Kürt Müslüman'ın çocuklarıyla beraber katledildiğini ve bu katliamın da Müslümanlara yönelik yapılan katliamlardan yalnızca biri olduğunu ifade etti. Filiz, Allah-u Teâlâ'nın "Biz yeryüzünde zayıf düşürülmüş olan mustazaflara lütufta bulunarak, onları imamlar ve varisler kılmak istiyoruz" ayetini okuyarak Allah-u Teâlâ'nın Mustazaf insanları müjdelediğini ve onları yeryüzünün varisleri yapmak istediğini söyledi.

Mazlumiyetin, Irkı ve Dini Yoktur
Etkinlikte bir konuşma yapan Mustazaf-Der İstanbul Şubesi Başkanı Sait Şahin, "İçinde bulunduğumuz tarihte yaşanmış bazı acı olayları yıl dönümü münasebetiyle burada toplanmış bulunuyoruz ve bu acıları yad ediyoruz" dedi. Sadece Müslümanların değil bütün insanların yaşamış olduğu acılar ve mazlumiyetler olduğun ifade eden Şahin, "Mazlumiyetin, ırkı ve dini yoktur. Mazlumiyet insanlık tarihi boyunca yaşanmıştır. Bu acıların ve mazlumiyetlerin en büyükleri ise tarih boyunca Müslümanların başına gelmiştir" şeklinde konuştu.

Tarihin Ak ve Kara Sayfaları Vardır
Tarihin iki sayfası olduğunu söyleyen Şahin bu sayfalardan birinin ak birinin de kara olduğunu söyleyerek sözlerin şöyle sürdürdü; "Tarihin iki sayfası vardır. Biri aktır ak insanların sayfasıdır. O sayfada nurlu insanlar vardır. Peygamberler, Salihler, Şehidler ve ilmiyle amil âlimler vardır. Bir sayfası da kara insanların sayfasıdır. Bu kara insanlar insanlığa kara dönemler yaşatmışlar. Allah ne zaman onlara hükümranlık vermişse bu kara insanlar insanlığa hayatı karartmışlardır. Mazlumlara, mustazaflara kara dönemler yaşatmış katliamlar ve cinayetler işlemişlerdir."

Bu Çağın Firavunlarına Karşı Bir Musa Olmak Gerekir
Allah-ü Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'de bize anlattığı kıssaları iyi okuyup bunları gönümüze taşınması gerektiğini dile getiren Şahin, "Allah Hz. Musa ile Firavunun kıssasını tarihte kalsın diye anlatmamıştır. Allah Hz. Musa ile Firavunun kıssasını biz İslam ümmetine her dönemin firavunlarına karşı bir Musa çıksın diye anlatıyor. Geçmişin firavunlarını okuyacağız fakat geçmişin Musalarını da göreceğiz. Geçmişin firavunlarını göreceğiz fakat günümüzün firavunlarını da göreceğiz. Günümüzün firavunlarına karşı da mustazaflara sahip çıkan bir Musa olarak onların karşısına dikileceğiz. Allah'ın bizden istediği de budur. Yaşadığımız topraklar üzerinde bu çağın firavunları zulümler işlediler ve kanlar döktüler, bu topraklarda cinayetler işleyip yeryüzünün halklarının gruplara ayırdılar. Bir kısmını elit bir tabaka yaparak ülkenin kaynaklarından beslenen bir tabakaya dönüştürdüler. Bir kısmını da zayıf düşürdüler. Bu topraklar çok ciddi zulümler gördü. Biz bunlara değineceğiz. Saidi Nursi'yi konuşursak bu zulümlere değinmek zorundayız. Şeyh Ahmet Yasin'i konuşursak dünya müstekbirlerinin zulümlerine değinmek zorundayız. Bu gün Mısırı, Suriyeyi, Yemeni, Bahreyni ve benzer ülkeleri konuşursak asrımızın firavunlarına değinmek zorundayız" dedi.

Müslümanlara Batının Sefil Ahlaksız Hayatı Dayatıldı
"Bu ülkede insanları Allah'ın kulluğundan uzaklaştırıp cumhuriyete kul etmenin savaşını verdiler yıllarca. Allahın kulluğunda ısrar eden ve onun mücadelesini verenleri de katlettiler" diyen Şahin, Osmanlının yönünü batıya çevirmesinden sonra zayıflayarak parçalanmaya başladığını belirterek konuşmasını şu şekilde sürdürdü; "Osmanlı yönünü kıbleye çevirip Allah'ın hükümleriyle hükmettiği zaman cihana hükmetti. Ama ne zamanki Osmanlı yönünü, kıblesini Paris'e çevirmeye başladı Osmanlı zayıflamaya başladı. Osmanlı zillete sürüklenmeye başladı. O dönemden sonra bu topraklarda yaşayan Müslümanlara batılılaşma hareketleri doğrultusunda batının sefil ahlaksız hayatı dayatıldı. Buna karşı duranlar ise zulümler görmeye başladılar. İslam'a yapışanlar ve İslam'ı yaşamak isteyenler hep bastırıldılar hep sindirilmeye çalışıldılar. Buna karşı duranlar darağaçlarında sallandırıldı."

Müslüman Halka Sırt Döndüler
Şahin, "Bu Müslüman halk cumhuriyetin kuruluşunda önce kurtuluş savaşını topyekûn olarak imanın ve İslam'ın cihadını verdi. Ama ne zaman ki cumhuriyet kuruldu ve bir takım insanlar yönetime geçtikten sonra bu Müslüman halka sırt döndüler ve kıblelerini batıya çevirdiler. Batıdan kanunlar ithal ettiler ve bu Müslüman halka dayattılar. Bu Müslüman halk içerisinde buna karşı çıkanlar çıkınca kıyıma başvurdular. Şeyh Said Efendiyi darağacında İslam'a sahip çıktığı için idam ettiler. İskilipli Atıf Hoca'yı İslam'a sahip çıktığı için idam ettiler. Bediüzzaman'ı otuz beş yıl boyunca sürgünden sürgüne, zindan zindana, tecritten tecrite sırf İslam'ı yaşayıp sahip çıktığı için bu zulmü ona reva gördüler" dedi.

Kur'an-ı Bu Toplumdan Söküp Almak İstediler
"Belki İslam topraklarını işgal eden gâvurların yapmadığını bu ülkenin Müslüman halkının içinden çıkanlar yaptılar" diyen Şahin, "Batının ahlaksız kanunlarını Müslüman halka dayattılar. Kur'an'ı yasakladılar bu ülkede. Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri Kur'an'ı bu topluma öğretmek için servetlerini harcayarak gizliden ders vererek Kur'an'ı unutturmamaya çalışıyordu. Doğuda İslam alimleri ahırlarda ve mağaralarda gizlice Kur'an dersi vermeye çalışıyorlardı. Kur'an'ı bu toplumdan söküp almak istediler. Ama buna karşı çıkan Müslümanlar bedeller ödeyerek buna engel oldular" diye konuştu.

Müslümanlar İçin 28 Şubat Devam Ediyor
Şahin, "Bu ülkede Müslümanlara yönelik zulümlerin her zaman devam ettiğini ve 28 Şubatın hala Müslümanlar için devam ettiğini dile getiren Şahin, "Bu ülkede 28 Şubatlar yaşattılar. 28 Şubat Müslüman halka karşı yapılan bir darbedir. Sistem Müslüman halkı silindir gibi ezmek istedi. Askeriye de en ufak bir şekilde İslami bir hassasiyeti gördükleri kişiyi kapı dışarı ettiler. Güvenlik göçleri ve istihbarat Müslüman avına çıktı bu ülkede. On binlerce kız öğrenci başörtülerinden ve saçlarından tutularak sürüklene sürüklene okul kapılarından uzaklaştırıldılar. Çok acılar çektirildi Müslümanlara bu ülkede. 28 bitti diyorlar ama Müslümanlara yönelik 28 Şubatlar bitmedi bu ülkede. Hakkı savunan, toplumu ıslah eden, dindar nesil yetiştiren insanlara yönelik 28 Şubat hala devam ediyor. Müslümanlar İslami yaşantılarından dolayı cezalandırılıyor bu ülkede. Yasal faaliyetler yapmalarına rağmen Müslümanlara cezalar verdiler. Bu ülkede Müslümanlara yönelik zulümler devam ediyor. Bu zulümleri yapanlar Allah'a hesap vereceklerdir" şeklinde konuştu.

Mustazaflık Köleliği Kabul Etmek Değildir
Mustazaflığın mücadeleden kaçmak için bir bahane olamayacağını söyleyen Şahin, "Allah imanda mustazaflığı kabul etmiyor. Allah mücadelede mustazaflığı kabul etmiyor. Allah her dönemin şartı olan iman mücadelesinin verilmesini istiyor. Zulmün karşısında hakkın mücadelesinin verilmesini istiyor. Mustazaflık zulmü kabul etmek değildir. Mustazaflık köleliği kabul etmek değildir. Mustazaflık zulme rıza göstermek değildir. Mustazaflık zalimin karşısına dikilip hak sözü söylemektir" dedi.

Mustaza-Der İstanbul Şubesi Başkanı Sait Şahin'in ardından Yusufiler için yazılan şiirin okunmasında duygulu anlar yaşandı. Birçok kişi gözyaşlarına hakim olamadı. Etkinlik Semere-Der gönüllülerinden Erol Arslan Hocanın yaptığı dua ve Grup Özlem'in seslendirdiği güzel ezgi ve marşlardan sonra sona erdi. (Abdusselam Güneş - İLKHA)

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri

2024 siyer yarışması soru ve cevapları
2023 siyer yarışması soru ve cevapları
Siyer Yarışması kayıtları 100 binlere ulaştı
Nisanur dergisi ağustos sayısı, "Siyaset, Müslüman ve Kadın" başlığıyla çıktı
İnzar dergisi ağustos sayısında "Sapma" konusunu işledi