Bölgemiz her geçen gün savaş ateşinin içine daha fazla sürükleniyor. Suriye savaşına dolaylı destek sağlayan ülkelerden bazılarının doğrudan müdahale yolunu açmaları işleri daha da karmaşık ve tehlikeli bir boyuta taşımış bulunuyor. Irak veya Suriye'ye müdahale eden devletlerin hepsinin gerekçesi DAİŞ ile mücadele. Bu nasıl bir şey böyle? Dünyanın süper güçleriyle beraber altmış devlet senelerden beri DAİŞ ile savaşıyor ama bir türlü bitiremiyorlar!..
Musul; tarihi, coğrafi ve stratejik konumu açısından önemli bir bölgede yer alıyor. Irak'ı Türkiye'ye bağlayan bir kapı durumunda. Irak'ın ikinci büyük kenti. Gerek sahip olduğu bereketli toprakları, gerekse o torağın altından çıkan petrolü ile iştah kabartan bir yer. Demografik yapısı itibariyle de ümmetin muhtelif unsurlarını barındıran şehirlerimizden biri. Misak-ı Milli sınırları içinde yer almış olmasına rağmen İngilizler orayı işgal eder. Türkiye buraları almak için ciddi bir çaba göstermez. Şimdi yaptığı hatayı anladı ve oraların yok yere verildiğini gördü ama Arapların meşhur değişiyle ba'de harabi'l basra. Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan Musul'un tarihi kimliğine atıflar yaptı. Bu, çok gecikmiş bir talep. Türkiye, Musul gibi diğer eski coğrafyası ile bağlarını keskin bir şekilde kopardı ve ancak aradan geçen bir asra yakın uzun bir zamandan sonra bu yanlışın farkına vardı. Lâkin iş işten geçtikten sonra bunun bir faydasının olmayacağı ortada.
İki yıldan fazla bir zamandan beri DAİŞ'in elinde olan kenti kurtarmak(!) için malum operasyon başlatıldı. ABD'nin koordinesi ile süren operasyonun zor geçeceği tahmin ediliyor. Karadan Peşmerge ve Irak merkezi hükümetinin askerleri, havadan da altmış devletin oluşturduğu koalisyonun hava gücü şehrin etrafında oluşturulan çemberi daraltıyorlar. Büyük bir askeri güç ile kuşatılan Musul, zorlu bir kış mevsiminin kapıyı çaldığı bir sırada zor günler yaşayacak, anlaşılan.
DAİŞ, göründüğü kadarıyla şehri terk edip kaçmayacak. Beton sığınaklarında savunma yapacaklar. Bu nedenle çatışmaların çok şiddetli geçeceği ve kayıpların büyük olacağı tahmin ediliyor. Aynı zamanda DAİŞ'in başkenti sayılan Rakka'ya da operasyon olacağı haberleri geliyor. Dolayısıyla bu kışın çok zor geçeceği anlaşılıyor. Ne kadar zor da olsa, ölecek olan ABD'nin kendi askeri değil. Hem operasyonun zamanlaması da dikkat çekici. Obama, operasyonun vaktini kendi partisinin adayı Hilari Clinton seçimi kazanacak şekilde ayarlamaya çalışıyor. Mevsim kış, şehirden kaçacak olanlar nereye gidecek veya nasıl kaçacak. Bunun onların yanında bir önemi mi var?!
Musul'un geri alınması elbette zor olacak; ancak asıl zorluğun şehrin alınmasından sonra yaşanacağı anlaşılıyor. Çünkü operasyona katılan her grubun (Peşmerge, Haşdi Şabi, Aşiretler, Bağdat'a bağlı askeri birlikler) maksadı farklı. ABD, Fransa, İngiltere, Türkiye ve İran'ın da Musul üzerinde ayrı ayrı hesaplar yaptıkları bilinen bir gerçek. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, geçen hafta bu konuyu gündeme taşıdı ve Musul geri alındıktan sonra pastanın kimler tarafından paylaşılması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.
Türkiye anlaşıldığı kadarıyla operasyona aktif olarak katılamadı. Bunun içerde önemli bir rahatsızlık verdiği anlaşılıyor. İran ile süren gizli rekabet Musul konusunda da su yüzüne çıktı. Bölgedeki her ABD operasyonunda İran'ın kârlı çıktığı, bölgedeki nüfûzunu arttırdığı gerçeği Ankara'yı tedirgin etmeye devam ediyor. İlerleyen günlerde Türkiye'nin hem Suriye, hem de Irak sahasında karşılaşabileceği zorlu ittifakların oluşmasından da kaygı duyuluyor.
Hâsılı, süren operasyonla Musul DAİŞ'ten alınacak, ama bu, bölgenin kanayan yaralarına derman olmadığı gibi yeni yaralar açmaya da namzet görünüyor. Barzani'nin Musul'u da Kürdistan sınırlarına katıp bağımsızlık ilan etme niyeti var. Şii milislerin Musul'un demografik yapısını bozma ve katliamlar işleme korkusu da yok değil. Bütün bu olup bitenlere ses çıkaracak biri de kalmadı. Arap dünyası mı dediniz? Onlar israil ile çok zorlu(!) bir savaştalar. Sadece Erdoğan'ın sesi çıkıyor; onu da ciddiye alan yok gibi.
Evet, Musul'un kime kalması gerektiği konusu pek önemlidir ve bu yeni bir savaş dalgası oluşturacak bir noktadır. ABD yeni savaşlar çıkarma yolu ile nihai hedefine varmayı planlıyor. Suudi ve Türkiye için zor günler kapıda görünüyor maalesef.