Tüm gözler Musul'a yapılan operasyonu gözlüyor. Operasyonun nasıl yapılacağı, kimlerin katılacağı tartışma konusuydu. Esasında hepsinden önemlisi operasyon sonrası masada kimlerin olacağı. Koalisyon güçleri bunu kendi aralarında hal etmiş görünüyor.
Nasıl ki birinci dünya savaşı sonrası koalisyon güçleri Sykes-Picot anlaşması ile orta doğuyu kendi aralarında paylaşmışlarsa Musul'u da paylaşmışlar. Zaten İngilizler hile ve desiselerle ve zamanın yöneticilerinin de basiretsizliği ile Musul'u ellerine geçirdiler. 1958'de Türkiye, Musul üzerindeki tüm haklarını kaybetti. Aynı hile ve desiselerle, şu anda Türkiye operasyonda ve masada saf dışı bırakılmak isteniyor. ABD sözcüsü zaten bunu açıkladı.
Kürdistan Bölgesel yönetimi bağımsız değil. Merkezi Irak yönetimine bağlı ve Merkezi Irak Yönetimi de ABD'nin mandası konumunda. Dolayısıyla ABD, beraberindeki koalisyon güçleri ile operasyonun Merkezi Irak ve peşmerge güçleriyle hal edilmesini istiyor. Kendileri de havadan destek verecekler. Operasyon sonrası elde edilecek hakların %90'nını ise kendileri alacak ve %10 kadarlık miktarı ise Irak Merkezi yönetimiyle peşmergenin olacak. Ortaklar aralarında gerekli paylaşımı yaptığı için Türkiye gibi bir ortağa ihtiyaç hissedilmiyor.
Türkiye gerek tarihi bağ, gerek etnik yapı ve gerek sınır güvenliği açısından bu operasyon sırasında ve sonrasında katılımını gerekli görüyor. Bu yüzden Başika'daki askeri varlığını artırdı. Başika Musul'a 32 KM uzakta ve burada yerel güçler eğitiliyor.
Musul bir milyon iki yüz bin nüfuslu bir şehir ve operasyonda binlerce insan ölebilir, on binlerce insan göç edebilir. Tarihi doku tamamen yok olabilir. Peki, bu koalisyon güçlerinin umurunda mı? Elbette ki hayır! Halep ve Suriye'nin diğer şehirlerinde ölen yüz binlerce insan, harap olan şehirler ve tarihi doku umurlarında olmadığı gibi Musul da umurlarında olmayacak. Esasında ne kadar nüfus azalırsa kendilerini o kadar kârlı görecekler.
Koalisyon güçleri için önemli olan Musul'un yer altı zenginliği. Musul petrol yatakları zengin bir şehir. Stratejik açıdan önemli. Irak İŞİD'i ile Suriye İŞİD'i arasındaki bağı sağlayan en büyük şehir. Halkın çoğunluğu Sünni ve buraya Şii milislerle yapılacak bir operasyon tehlikeli. Bu Irak'ta zaten var olan mezhep kavgasının Musul'a da taşınması demek. Koalisyon güçleri zaten bunu istiyor. Müslümanlar birbirleriyle uğraşırken onlar da petrol yataklarına konacaklar. Kendi askerlerinden bir tanesi bile ölmezken binlerce Müslüman ölecek. Çünkü onlar zaten onlar havadan vuracak ve çatışmada bire bir yer almayacaklar.
Göç dalgası zaten zor durumda olan Türkiye'yi ekonomik açıdan daha da zora sokacak. Bunlar için yer temin etme, aş, iş temin etme büyük külfetler getirecek. Koalisyon güçleri Suriye göçmenleri ne doğru dürüst yardım etmedikleri gibi Musul göçmenlerine de yardım etmeyecek. Türkiye Musul göçmenleri hakkında da yalnız kalacak.
Rabbim Müslümanların bu desiseci, hilebaz, zalim ve kan emici koalisyon(haçlı)güçlerinden çektiği nedir? Rabbim Kahhar isminle onları kahru perişan eyle ve onları Müslüman toprakları üzerinde muvaffak eyleme. Ümmet anlayışına sahip Selahâddin'leri Müslüman toprakları üzerinde hakim eyle ki haçlı güçlerini darmadağın etsin inşaallah. Amin.