Musul, Rakka ve Yemen'de, İslam düşmanları ve işbirlikçileri katliamlarına meşruiyet kazandırmak için türlü türlü manipülasyon araçlarını kullanmaktadırlar. Irak ve Suriye sahasında zalimler, katliamlarını ve her türlü cürümlerini IŞİD üzerinden aklamaktadırlar. Adeta IŞİD "İngiliz anahtarı" veya "İsviçre çakısı" olarak kullanılmaktadır. Her türlü kirli operasyonun ismi, "IŞİD ile mücadele" olmaktadır. Böylece IŞİD'e karşı yapıldığı iddia edilen her türlü kirli operasyona karşı kimse ses çıkarmaya cüret edememektedir. Zira isimlerinin IŞİD ile beraber anılmasından korkmaktadırlar. Oluşturulan algı budur. Bu bağlamda Irak'ta işlenen cinayetlerin haddi hesabı yoktur. Nehirlerde balıklar yerine adeta cesetler yüzmektedir. Diğer yandan Suriye'de haçlı koalisyonunun himayesindeki YPG, Rakka'yı adeta mezbahaneye çevirmiş. Öldürülen ve işkence gören sivil insanların haddi ve hesabı yok. Rakka, harabeye ve ölüm tarlalarına çevrilmiş. Ne de olsa burası IŞİD'in fiili başkenti idi ve ne yapılırsa yapılsın, kimse itiraz edemez. Böylelikle her türlü zulüm ve katliamlarına bir meşruiyet elbisesi giydirmektedirler. On binlerce sivil, acımasızca ve zalimce katledilirken kimsenin sesi çıkmamaktadır.
Yemen'deki cürümleri aklamak için de Suudi Arabistan yeni bir manipülayon aracı buldu. Suudi operasyonları sonucu, Yemen'de binlerce sivil can verirken, aynı zamanda büyük bir insani dram ortaya çıktı. Yaygın bir açlık ve hastalık dalgası başladı. Başta çocuklar olmak üzere, binlerce insan, açlıktan ve hastalıklardan can verdi ve vermeye devam etmektedir. Bütün bu cürümlerini gizlemek ve insanlık dışı operasyonlarına destek bulmak için, Yemen'den Kâbe'ye füze atıldığı yalanını uydurdu. Birçok basın kuruluşu da bu yalana alet oldu. Suudi'nin yapmış olduğu operasyonlara mukabil ve devam eden savaş çerçevesinde Yemen'deki gruplar Suudi'ye karşılık verince, bunun adı, "Kabe'ye füze atmak" oldu. Füzelerin koordinatı ne olursa olsun, kuzey istikametine atılan her füzeyi Kabe'yi imha etmek üzere düzenlenen saldırılar olarak kamuoyuna açıkladılar. Tabi Suudi hava savunma sistemi bu atılan füzeleri havada imha edince, İslam ümmetinin kahramanları(!) olarak ortaya çıktılar. İslam ümmetine ihanetin adı olan Suudi Arabistan, bir anda Kabe'nin bekçisi(!) ve İslam ümmetinin kahramanı(!) kesildi.
Kısacası her zalimin kendi zulmünü meşrulaştırmak için bulduğu bir takım argümanlar vardır.
Özellikle herhangi bir siyasal hareketin veya örgütün bir yerde hâkim olması demek veya herhangi bir mezhepten olması, o coğrafyaya dönük yapılan her eylemi meşru kılmaz. Özellikle şehirlerimizin ve mabetlerimizin yıkılması kabul edilemez. Kadın ve çocuklarımızın katledilmesinin veya açlık ve hastalıktan ölmeye mahkûm edilmesinin makul hiçbir izahı olamaz. Zalimlerin illüzyonları, zihinsel kodlarımızı şekillendirmemelidir. Zihinlerimizin, zalimlerin operasyon alanı yapılmasına izin vermemeliyiz.
Müslümanlar olarak, İslam dünyasının her tarafındaki zulümlerin karşısında olmalıyız. İlkeli olmak budur. Bir zalime karşı dururken diğer zalimi alkışlamak ilkesizlik ve ikiyüzlülüktür. Siyasal nedenlerle bazı zalimlere karşı kör, sağır ve dilsiz olmanın makul hiçbir izahı yoktur. Kimden gelirse gelsin, zulme ve zalime karşı olmak gerekir.