Musul operasyonunu İLKHA’ya değerlendiren Sosyolog Müfit Yüksel, Türkiye’nin Musul meselesinde izleyeceği yolun önemli olduğunu, bununla beraber Sünni-Şii hassasiyeti üzerinden bir fay hattı oluşturularak Türkiye ve İran arasında bir çatışmanın arzulandığına dikkat çekti.
Musul operasyonu ile batının 50 yıllık projeler hedeflediğini belirten Yüksel, Şii-Sünni geriliminin artırılmak istendiğinin altını çizdi.
Musul’un tarihi ve stratejik olarak önemli olmakla beraber Irak’ın en büyük şehri olduğunu belirten Yüksel, bir taraftan Erbil-Sülaymaniye-Bağdat-Türkiye hattı, diğer taraftan nehir yataklarının üzerinde olması ve petrolüyle önemli bir şehir olduğunu söyledi.
Yüksel, “Orada bir kuşatma söz konusu. Bu kuşatma ile de PYD kordonu oraya genişletilerek aynı zamanda Türkiye’nin de kuşatma altına alınması söz konusudur. Musul hem bu yapılar açısından hem de Sünni ve Şii’lerin aktif olması açısından önemli. Bir fay hattı oluşturuluyor. Musul üzerinden Türkiye ve İran arasında bir çatışma arzulanıyor. Muhtemel bir sıcak çatışma masaya konulmak isteniyor. Bu da ciddi bir tehlike ve tehdit olarak önemini koruyor.” dedi.
Musul operasyonuyla PYD koridorunun da genişletilmek istendiğine dikkat çeken Yüksel, “Sincar üzerinden Şengal’i, oradaki PKK oluşumunu, PYD koridorunu Musul’a taşımak ve oraya doğru genişletmek istiyorlar. Bu bakımdan Erbil yönetimi zor duruma giriyor. Çünkü bir tarafta Kandil var, diğer tarafta Sincar bölgesinde Kandil benzeri bir oluşum var. İki taraftan, doğu ve batıdan baskı altına alınıyor. Hatta mengene altına alınmış durumda. Bir de Güney’den Süleymaniye bölgesinden bir baskı var.” diye belirtti.
Ortadoğu’da daha önceden vekâlet savaşlarının olduğunu ancak daha sonradan doğrudan müdahalelerin de buna eklendiğini ifade eden Yüksel, bu durumun bölgede ciddi bir kaosun devam edeceğine işaret ettiğini belirtti.
PKK/YPG/PYD’nin Êzidîleri bahane ederek Şengal bölgesine girdiğini hatırlatan Yüksel, bu yapıların Musul’a sarkmaları halinde Türkiye ve Erbil hükümetini ciddi oranda tehdit edeceğini söyledi.
“Arap baharıyla başlayan süreç Türkiye’nin önüne bir enkaz koydu”
Türkiye’nin Musul konusunda ne yapacağının kestirilemediğini belirten Yüksel, “Çünkü Suriye politikasının Türkiye’ye getirdiği sıkıntılar var. Hatta Arap baharıyla başlayan süreç, Türkiye’nin önüne bir enkaz koydu. Bu enkaz Türkiye’yi rahatsız etmeye ve olumsuz etkilemeye başladı. Gerek Kürt sorunu, gerek mülteci sorunu, gerekse de Türkiye ve Ortadoğu ilişkileri bakımından bir enkaz ortaya çıktı. Eğer Musul meselesinde de Türkiye tamamen devre dışı bırakılıp saha dışına itilirse Türkiye çok daha fazla sıkıntılar yaşar. Daha kötü bir tablo ortaya çıkar. Bu bakımdan Türkiye’nin nasıl bir yol izleyeceği önemli.” diye belirtti.
“Batılılar sabırlılar ve daha ileriye yönelik projeler yapıyorlar”
Batı’nın, bir projeyi hayata geçirmek için onlarca yıl beklediğini söyleyen Yüksel, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Musul’un düşmesinden sonra yaşanacak süreç bir anda gelişecek bir süreç değildir. Batılıların öngördüğü süreçler 10 yıldan 50 yıla kadar bir zamanı kapsar. Onlar bu konuda daha sabırlılar ve daha ileriye yönelik projeler yapıyorlar. Sonuçlarını hemen almak gibi bir acelecilik ve sabırsızlık göstermiyorlar. Ancak Türkiye ve Ortadoğu ülkeleri bu anlayıştan mahrum kaldılar. Zaten Binali Yıldırım öncesi hükümet döneminde yürütülen Türkiye’nin Suriye politikası sabırsızlığa dayalı bir politikaydı. Musul’da da aynı şekilde yol izleniyor. Daha önce Körfez savaşı ve öncesi İran-Irak savaşı yani 80’lerde başlayan süreçte, batılıların müdahalelerinin meyvelerini yediklerini görüyoruz. Önce İran-Irak savaşının çıkması, ortaya atılan senaryolar, 1991 Körfez savaşı, Afganistan’ın işgali, ardından 2003 Irak işgali ile yürütülen projeler ortada.”
İLKHA