Musul'un üzerinde birçok hesabın olması tesadüfî değildir. Bu bölge birçok medeniyete beşiklik etmekle birlikte sosyal, siyasal ve ekonomik potansiyeli nedeniyle devletlerin dikkatini hep çekmiştir. Tarihsel sürecinde Musul'un ilahi menşeli bir dini topluluğun oluşması Hz Yunus(A.S)'un şehre peygamber olarak gönderilmesi ile başlamıştır. Bu Allah elçisinin din kurallarını ve ibadet şekillerini öğrenen şehir halkı müteakiben bir dindar yapı olarak ortaya çıkmıştır. Sonraki zamanlarda farklı medeniyetlere sahiplik ettiyse de Hz Ömer döneminde 637'de İslam topraklarına dâhil edilen Musul, Emeviler ve Abbasiler döneminde de hâkimiyet altında tutulmuştur. Abbasiler döneminde bir ara Haricilerin işgaline uğramışsa da kısa sürede geri alınmıştır.
Bu süreçten sonra da birçok siyasi hamleye maruz kalan Musul, 1118'den itibaren bir Selçuklu toprağı ve 1517'den itibaren de bir Osmanlı vilayeti olmuştur. Musul, Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra konu Lozan Konferansına bırakılmıştır. Musul, bu konferansta büyük tartışmalara neden olmuştur. Ancak Musul'un statüsü burada da kesin olarak belirlenmediği için sorunun çözümü bir sonraki görüşmelere ertelenmiş. Sonraki görüşmelerden de bir sonuç alınmaması üzerine 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması'yla İngiliz tahakkümündeki Irak'a bırakılmıştır.
Evet, büyük medeniyetlere beşiklik eden “kadim” coğrafya geçmişte derin sarsıntılar geçirdiği gibi bugün de büyük çalkantılar geçiriyor. Musul, geçmişte kanlı mezhep mücadelelerine sahne oldu; Haçlı seferlerine, Moğol istilasına ve nihayet 1. Dünya Savaşıyla birlikte sömürgeci devletlerin petrolünü ve topraklarını paylaşmasına tanık olundu. Bu paylaşımı elinden kaçıran sömürgeciler yeni hamlelerle bu coğrafyayı kana bulamaya devam etmekteler. Yeni hesaplarla akbabalar gibi bu coğrafyanın üzerine üşüşme peşindeler.
Bu günlerde Musul üzerinde yeni hamlelerin olduğunu görüyoruz. IŞİD'ın Musul'dan çıkarılma operasyonu… Konu ‘IŞİD'mi yoksa petrol mü?' sorgulamak gerekir. Çünkü Musul'da bir deniz var ama bu deniz su değil petrol denizidir. Bunun içindir ki “kimin elinde kalacağı ve bu petrolün kime gideceği konusu” ilgili tüm devletlerin dikkatini çekiyor.10 Haziran 2014 ten itibaren IŞİD'in eline geçen Musul'un geleceği herkesi ilgilendiriyor. Musul'a yapılan operasyonun ertelenmesi, ilgili devletlerin kendi aralarında anlaşmamasından kaynaklanıyor. Ancak Musul'un ekonomik konumu itibariyle hem Irak Merkezi Hükümeti, hem de ilgili devletlerin, Musul'u gözden çıkartılabilir bir pozisyonda gözükmüyorlar. Ancak bunun IŞİD'in elinden kolayca alınabileceğini de düşünmüyorum. Çünkü Musul'daki IŞİD ve Suriye'deki IŞİD farklılık arz ediyor. Musul'daki IŞİD'in alt yapısı aşiretlerden oluşuyor. Şii politikalarıyla öne çıkan Maliki'ye karşı IŞİD'i destekleyen “Sünni aşiret blok'unu” oluşturdular. Yani yerli bir yapıya sahiptirler. Oysa Suriye'deki IŞİD, daha çok iskeletini yabancı elemanlardan oluşturmuş bulunuyor. Bunun içindir ki Musul'daki operasyonlar kolay olmayacaktır. Güçlü bir dış ittifak gerektiriyor ki bunu da kendi aralarındaki “Musul, IŞİD sonrası kimin hegemonyasında kalacak” hesapları ittifakı bozuyor. Birilerinin iddia ettiği gibi ‘2016 IŞİD'ın sonu mu olacak, yoksa bir dış ittifak olmadan kendi pozisyonunu koruyacak mı?' bunu zaman gösterecek. Netice itibariyle Musul, devletlerin hesapları ve çıkarları doğrultusunda tarihte olduğu gibi birçok sahneye gebe gözüküyor.