Sosyal hayat içinde bireyler yaşanmışlıklardan dersler çıkarıp tecrübe sahibi olur. Ne kadar çok duyularını kullanırlarsa o kadar çok rahat çıkarım yaparlar. Bazen duyuların bir arada kullanılması olayların anlaşılmasını kolaylaştırır. Belki yıllarca ders çıkarılamayan bir meseleyi bir başkasından dinleyerek daha sağlıklı düşünebilirler.
Bu anlamda dinlediğim bir hikâyeyi öğretmen arkadaşlarla paylaştığımda çoğu anlatılanlardan ders çıkarıp ağladı. Vicdanları sızladı, belki bir şeyler çağrıştırdı, belki tembelliklerinden bazı görevleri yerine getiremediklerini düşündüler velhasıl bu hikâye evrensel özellikler taşıdığı için herkes kendi payına düşeni aldı.
Nedir bu ibretlik hikâye?
“Bir adam eşine yemeğe dışarı çıkalım mı?” Diyor. Eşi ise şöyle cevap veriyor: Hayır, benim yerime git başka bir kadını yemeğe götür. Hayır, ben seninle yemeğe çıkmayacağım, başka bir kadınla git. Adam şaşırıyor ve diyor ki: Ben seni yemeğe çıkaracağım, sen başka bir kadınla git diyorsun!? Ben böyle bir adam değilim ki! Sen hangi kadından bahsediyorsun? Eşi, “Annen…” diyor. Böyle bir anı hayal edin. Bugün teklifini reddediyorum, böylece sen de annenle beraber gidersin. Uzun zamandır annenle yemek yemedin, beraber vakit geçirmedin; bu yüzden annenle git. Adam diyor: Bu düşünceden dolayı Allah senden razı olsun. Adam, hemen annesini arayıp söylüyor: Anne, hazırlan gelip seni arabayla alacağım, dışarıda yemek yiyeceğiz, sonradan biraz yürürüz. Annesi duyduğuna inanamadı! Annesi: Gerçekten mi? Adam: Vallahi evet, hadi yemeğe çıkalım.
Evli olan kardeşlerimizden hangileri annesine böyle bir şey yapmıştır? Evet, gerçekten beraber restorana gittiler, annesi o kadar mutlu, sevinçliydi ki… Bir rüya gibiydi… Nerede ya da ne yedikleri önemli değil, sokakta bir kaldırımda bile oturup yemek yeseler fark etmezdi. Önemli olan şey, oğlunun onunla beraber olması ve ona karşı sevecen olmasıydı, eşiyle ve çocuklarıyla meşgul olmasına rağmen oğlu annesini unutmamıştı. Böylelikle beraber bir gün geçirdiler, bu onun hayatının çok güzel bir günüydü. Eve dönerlerken oğlu, annesine dedi ki, “Anneciğim, mutlu musun? Yürüyüş seni mutlu etti mi?” Annesi: Evet vallahi çok güzeldi, Allah senden razı olsun… İnşallah bunu tekrar yapacağım. Annesi: Hayır, inşallah bir daha ki sefere ben seni davet edeceğim.
Haftalar geçti, aylar geçti… Adam çok meşguldü, annesi hastalandı ve vefat etti Allah ona rahmet etsin. Oğlu çok üzgündü, birkaç gün sonra aynı restorandan kendisine bir başkası için davet geldi ve bu yemeğin hesabı ödenmişti bile. Adam şaşırdı, bu yemeğin hesabını kim ödemişti ki?
Adam, eşiyle beraber annesiyle yemek yediği yere gitti. Orada annesinden bir mektup vardı… Sevgili oğlum, Allah senden razı olsun… Seni aynı yere davet edeceğime söz vermiştim ama sen sürekli meşguldün. Şimdi ben sözümü tutmuş olacağım, seni ve değerli eşini davet ediyorum, Allah senden razı olsun…
Kardeşlerim vallahi annelerin yeri çok değerli. Onları kızdırmayın, üzmeyin annesi ve gelini arasında geçen bu hikâye çok güzel. Umuyorum ki erkek ya da bayan kardeşlerimiz, aile arasında geçen bu hikâyeden bir ders çıkarır…
Selam ve dua ile...