Nalçık baskınını irdelemeden önce Rusya’nın Çeçen direnişini kırma adına Kafkasya bölgesinde 1999’daki ikinci Çeçenistan harekatını biraz irdelemek lazımdır.
Bilindiği gibi 1999’da Çeçenlerin Dağıstan’da giriştiği bir dizi askeri operasyonlardan sonra Ruslar derhal Çeçenistan’a karşı ikinci işgal harekatına başlamışlardı. Görünürde sebepsiz yere Çeçenler Dağıstan’daki Rus hedeflerine saldırmış, Ruslar da bunun üzerine sözde savunma babından harekata geçmişlerdi. Oysa o dönemde yapılan makul yorumlara göre durum hiç de öyle değildi. Yeltsin’den sonra koltuğa oturan Putin, Çeçenlerin başarısını hazmedememiş, yapılan anlaşmayı içine sindirememişti. Öyle ya, kocaman bir devlet, kendisine oranla bir mahalle büyüklüğündeki Çeçenistan’la mağlubiyetinin tescili anlamına gelecek bir anlaşma imzalamıştı.
Putin ve ekibi hemen Çeçenistan’a karşı işgal planlarını yapıp harekata geçmek için hazırlıklara başlamışlardı. Bunun üzerine Çeçenler de, Rusların bu planlarını bozup savaş cephesini genişleterek gözlerini korkutmak maksadıyla Dağıstan’daki Rus hedeflerine baskınlar yapmışlardı.
Ancak savaş yanlısı Putin ve ekibi Çeçenistan’a saldırmakta kararlıydılar ve saldırdılar.
Aradan geçen bunca zamana rağmen her ne kadar Çeçenistan’da kontrolü tümüyle ele geçiremedilerse de, sonuçta Çeçenlere insanlık tarihinin en büyük dramlarından birini yaşattılar. Şehirler, kasabalar ve köyler yerle bir edildi. 1994 yılından bu yana Çeçenistan’daki Rus yanlısı kukla yönetimin başı tarafından verilen rakamlara göre öldürülen Çeçen sayısı 300 bin, kaybolan insan sayısı ise 200 bindir. Çeçen tarafının sadece 2000-2001 yıllarına ait verdikleri rakamlar ise ürkütücü boyutlardadır: 250 bin ölü, 300 bin mülteci.
Putin ve ekibi Çeçenistan’ı yok etmekle rahat bir soluk alacağını zannediyordu. Bunca vahşi katliamların yanısıra direniş önderlerini çeşitli entrikalarla tek tek ortadan kaldırmakla işi nihayete erdirmeyi düşünüyordu. Ama Putin’in hesaba katmadığı bir gerçek vardı. O da, uzun yıllardan beri zorba politikalarla denetimlerinde tuttukları tüm Kafkas cumhuriyetlerinde işgalci konumunda oldukları ve bir yerde yakılan özgürlük ateşinin zamanla tüm Kafkasya’yı saracağı gerçeği. Zaten ünlü diktatör Stalin dönemi bir tarafa bırakılırsa, Kafkaslarda hiçbir zaman sorunsuz dönemler görülmemiştir. Her fırsatta Ruslara karşı kıyamlar, başkaldırılar gerçekleşmiştir.
Çeçen direnişinin önemini, tüm Kafkasya için itici bir güç oluşturmasında aramak lazımdır. Öyle görünüyor ki, Kafkas cumhuriyetlerinden her hangi birisinde Rus hedeflerine yapılan saldırılar, sadece o cumhuriyette yaşayan özgürlükçü hareketlerin faaliyetleriyle sınırlı olmayıp, başta Çeçenler olmak üzere her bölgeden direniş gruplarının direk destek verdiği ortak harekatlar olduğu gerçeğiyle karşılaşmaktayız. Bu da direniş ruhunun Çeçenistan’la sınırlı olmayıp tüm kafkaslara yayıldığı anlamına gelmektedir. Özellikle Çeçen lider Aslan Mashadov’un şehid edilmesinden sonra liderliği üstlenen Abdulhalim Sadullayev’in direniş ruhunu Çeçenistanla sınırlı tutmayıp tüm Kafkas halklarını içine alan ortak bir mücadele cephesi oluşturup direnişi tüm Kafkasya’ya yaymayı bir politika olarak benimseyip bu doğrultuda çaba sarf ettiği, dış basın yayın organlarınca da dile getirilmektedir. Bu durum da Rusya için asıl tehlikeyi beraberinde getirecektir. Belki de Rusları en çok korkutan durum da budur. Ve bu durum uzun vadede Rusya’yı hayli zorlayacağından da kimsenin kuşkusu olmasın. Belki de bu korkudandır ki, Rus yönetimi, en ufak bir kımıldama karşısında direnişçi-sivil halk ayırımı yapmadan toplu öldürme yoluna başvurmakta, başedemediği direnişçiler yerine sivil halktan intikam alma yoluna gitmektedir. Hatta Ajans Kafkas’ta yer alan bir habere göre Kafkas direnişinin üstesinden gelemeyen Putin yönetiminin son zamanlarda İsrail ile ilişkiler geliştirme yoluna gittiği, Ekim ayı içinde üst düzey askeri ve istihbarat elemanlarının gizli servis yöneticileriyle görüşmek üzere İsrail’e gideceği ve Filistin’deki utanç duvarının bir benzerinin de Kafkasya’daki bazı bölgeler için düşünüldüğü iddia edilmektedir. İşte haberde yer alan bir bölüm: “Ekim ayının sonunda Putin’in Güney Rusya özel temsilcisi Dimitri Kozak, İsrail’i ziyaret etmeyi planlıyor. AIA bu bilgiyi Tel-Aviv’deki güvenilir kaynaktan edindi. Kozak, İsrail’e kısa adı MALAL olan Ulusal Güvenlik Konseyinin Başkanı Tümgeneral Giora Eiland tarafından davet edildi. Görüşmenin ana konusu da, Rusya’nın güneyindeki Stavropol bölgesi ile Kuzey Kafkasya’daki Çeçenistan ve Dağıstan arasında bir güvenlik duvarının oluşturulmasına, İsrail’in olası katılımı.”
Bölgeyi sömürüp, halkına ikinci derece vatandaş muamelesi yapan Rusya için aslında bu tür direniş hareketlerini sürpriz olmaktan öte beklenen hareketler olarak değerlendirmek lazımdır.
Hem Çeçen mücadelesinde ve hem de Kafkas halklarından kimilerinin zaman zaman Ruslara karşı yaptıkları etkili hamlelerde göze çarpan en önemli husus, dezenformasyon politikalarının etkili bir şekilde yürütüldüğü gerçeğidir. İslam dünyasının diğer bölgelerinde gitgide prestij kaybeden diğer emperyalist güçler gibi Rusya’nın da şu anda can simidi gibi sarıldığı en büyük çıkış yolu yalan ve yanıltmacalardan ibaret olan dezenformasyon gerçeğidir. Gerek Çeçen direnişinde, gerek Beslan’daki olaylarda ve gerekse son olarak gerçekleştirilen Nalçık baskınında sözkonusu yalan, yanlış, maksatlı ve temennilerden oluşan dezenformasyon gerçeğinin sonuna kadar kullanıldığına tüm dünya tanık olmuştur.
Beslan’daki okul baskınında okulu en ağır silahlarla vurup yüzlerce çocuğu katleden Ruslar, malum medya mihraklarınca aklanmış, Çeçen direnişçiler ise insanların vicdanında mahkum edilme yoluna gidilmiştir.
En son yaşanan ve Rus-yerli işbirlikçi güçlerin ağır darbe yemesiyle sonuçlanan Nalçık baskınında yine direnişçi adı altında sivilleri katleden Rus güçleri kahraman ilan edilip, terörist ilan edilen direnişçiler de hem medya sütunlarında ve hem de insanların vicdanında karalanıp hezimete mahkum edilme yoluna gidilmiştir.
Daha Nalçık baskınının ilk saatlerinden itibaren medyada, kimi haber sitelerinde araştırmadan yoksun ve bir o kadar da maksatlı olduğu her halinden belli olan Rusvari manşet ve naralar, gerçekleri dile getirmekten uzak olduğu kadar sadece temenni arzeden bir özellik taşıdığı da her halinden belliydi. Putin’in ruh halini yansıtan “eli silahlı herkesi öldürün, hiçbirisi şehirden sağ çıkmamalı” düsturuna adeta “lebbeyk” diyecek bir zihniyete sahip sözde medya borazanları; “teröristlerden çoğu ölü ele geçirildi”, “baskın sırasında Şamil Basayev de öldürüldü”, “çatışmalar esnasında sadece bilmem kaç tane polis yaralandı” gibi kontr-Çeçen’ci yaklaşımlardan başka bir haber göze çarpmamaktaydı.
Şu işe bakın. Nalçık’ta on gruba ayrılan ve toplam sayıları 300 ile 500 civarında olduğu söylenen direnişçiler, tüm karakollara, hükümet resmi binalarına, iç işleri, savunma, havaalanı ve isthbarat teşkilatı FSB binasına tam teşekküllü ve organizeli şekilde saldırıp her yerin altını üstüne getiriyor, güvenlik birimlerini ele geçirip elemanlarını rehin alıyor, yüksek miktarda mühimmat ele geçiriyor, yardıma gelen Rus özel omon birliklerini şehre sokmayıp akşama kadar çatışan direnişçilerden çoğu güya imha ediliyor, tüm binalarından kesif dumanlar yükselen güvenlik güçleri ve şehre giremeyip ancak bombardımana gelen hava desteğinden sonra girebilen ve yakaladıkları sivilleri Putin’in buyurduğu ferman gereği terörist diye öldüren omonlara ise hiçbir şey olmuyor! Üstelik kahraman ilan ediliyorlar. Bu kadar yanlılık, bu kadar bağnazlık, bu kadar yüzsüzlük… Evet, ancak bu kadar olur…
Baskının asıl mahiyetine gelince. Aslında tüm olup bitenler, baskının sebebi ve baskını yapanların kimliğiyle beraber, Rus yetkililerce teröristlerin yandaşı olarak da ilan edilen Kafkasya kökenli haber sitelerinde nerede ise saati saatine dünyaya ilan ediliyordu. Haberlerden biri şöyleydi ve baskının detaylarıyla ilgiliydi:
Camağat'tan Alınan Bilgilerle Dün Nalçikte Yaşananlar!!!
Nalçik'ten telefonla arayan mücahidin aktardıklarını aynen yayınlıyoruz....
Yüce Allah'ın Adıyla;
Bizler Allah(c.c.) yolunda savaş (kazawat) ilan ettik,
İşte dakika dakika Camağat'ın Nalçik Operasyonu: Saat 09:00 Camağat düzenlediği eş zamanlı operasyonlarla Nalçik'te kontrolü eline aldı. Başta askeri bina, polis karakolları, FSB Nalçik bürosu, havaalanı....
Saat 09:30 Camağat eline geçirdiği binaları kullanılamaz hale getirdi, 100 den fazla Rus askeri, polisi öldürüldü. Yaralı sayısı bilinmiyor....
Saat 10:30 Nalçik dışından gelen rus güçleri Nalçik'e girmeye çalışıyor....
Saat 12:30 Çatışmalar sürüyor, 5 mücahid şehit oldu (inşa Allah)....
Saat 15:30 Nalçik'te birçok noktada çatışmalar devam ediyor, Camağat rus askerlerini rehin aldı...
Saat 16:30 Rus haber ajanslarının verdiği;Nalçik'te herşey normale döndü haberini Camağat yalanladı rushaber ajansları yalan söylüyor 500 den fazla mücahidle Nalçik'te savaşıyoruz...
Saat 17:00 FSB Nalçik bürosundaki herkes öldürüldü ,aralarında üst düzey bir FSB ajanıda var...
Saat 17:20 Ruslar sivil halka saldırıyor, Kabardinskoe sokakta sivil bir minibüse saldıran ruslar bir kadını yaraladı bir erkeğide öldürdü...
Saat 17:55 Camağat ; Asker ve polis araçları imha edildi savaşa devam ediyoruz...
Saat 18:25 Rusya yanlısı Ramazan Kadirov açıklama yaptı; ekibim ve ben gelmeye hazırız mücahidleri öldürelim....
Saat 19:20 Rus haber ajanslarının verdiği '15 asker öldü militanlar imha edildi Nalçik'te herşey normal' haberini Camağat yalanladı ; 300 kadar rus öldürdük bir o kadarını da yaraladık halen elimizde rehineler var savaşmaya devam ediyoruz...
Saat 20:00 Camağat ; Ruslar saldırmaya havadan ve karadan devam ediyor, savaşmaya devam ediyoruz....
Saat 20:20 Camağat ; Rusların yakaladıklarını söyledikleri mücahidler değil sivil halktır,ruslar şehirden kaçmaya çalışan sivil halkı katlediyor,500 den fazla mücahidle Nalçik'te savaşıyoruz...
Gece meydana gelen çatışmalar polis karakolunda ve bir giyim mağazasında gece boyu devam etti, gece mücahidlerin bir çoğu Nalçik'ten çıktı. (14.10.2005-Ajans Karaçay-17:38)
Diğer bir haber de baskını gerçekleştirenlerin kimliği, baskının sebebi ve bilançosu ile ilgiliydi:
Camağat'ın Zamanında Müdahalesi!!!
İvanov'un Nalçik'teki olaylarla ilgili açıklaması tüm dünya basınını bir nevi yalanlıyordu (kendileri farkında mıydı acaba?).
İvanov Nalçik'teki olayları Kabardey ve Balkar halkının yaptığını söylüyor ve ekliyordu “aynı gün Nalçik'te operasyon yapacaktık!!!
Günlerdir bu konuda yazı yazan gazeteler, siteler hele Tv lerde Çeçen teröristler diyenler?Hepsi yalanmış!!!
Camağat Rusya’nın baskılarına karşı almıştı bu kararı! Çünkü haksızlık ve zulüm göz ardı ediliyordu! Camağat buna karşı öleceksek savaşarak ölürüz demişti (ÖLMEMEK İÇİN ÖLDÜK!) Ama yalnız başına ölmeye de niyetleri yoktu!!!
Ama bu gün yapılan açıklamalar Camağat'ın kararının ne kadar yerinde olduğunu gösteriyordu! Onlar savaş açmasalar Ruslar başlatacaktı savaşı!!!
3 Günde Nalçik'te 400 den fazla Rus öldürülmüş,bir o kadarıda yaralıydı, Camağat'ın kayıbını sorduğumuzda 20 kişi deniliyordu (8-10 kişi Nalçik'ten çıkarken minibüsle kaza yaparak öldü!). Yani Ruslar çuvallamıştı, Camağat savaşıyordu binlerce kişilik Rus ordusu, omon birlikleri özel harekat birlikleri vs vs hepsi yalandı. Koca bir ordu 500 kişilik bir grubun içinden 10 kişiyi öldürebiliyorsa bunda bir iş vardı! İlahi adalet midir, inancın verdiği bir güç müdür bilinmez?
Sonuçları ne olursa olsun artık Camağat Bağımsızlık savaşı vermeye başlamıştı ve durmayada niyeti yok!!! (16.10.2005-Ajans Karaçay-14:09)
Evet, işte bu haberler, hem Rusların, ve hem de Rus zihniyetli sözde basın ajanslarının yüzüne tokat gibi iniyordu. Dünyanın diğer bölgelerinde müslümanların her türlü aktivitelerini Üsame bin Ladin’in şahsında mahkum eden zihniyet, Kafkaslarda da tüm olup bitenleri Çeçen komutan Şamil Basayev’in şahsında mahkum etme gibi ucuz politikalar peşinde koşmaktadır. Bu baskında Şamil Basayev’in pozisyonuna gelince, yukarıda değindiğim gibi Kafkaslardaki direniş felsefesinde direniş güçlerinin cepheleşme politikası çerçevesinde bakacak olursak, kanaatimce Şamil Basayev’in şahsında Çeçenler olayın içinde olmadıkları gibi olayın dışında da değildirler.
İnzar Dergisi