Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Ümmet olarak hatta dünya olarak Nuh(as) tufanından sonra dünyanın belki en çalkantılı dönemini yaşıyoruz. Kâinatta olan büyük değişiklikler dışında dünyada yaşanan değişimler, savaşlar, zulümler de var. Dünya geneli büyük olayların yanında ülkelerin kendine has dertleri var. Ülkelerden geçtik toplumun, toplumdan geçtik ailelerin sorunları büyük. Aile içi şiddet, aile bireylerinin birbirini katletmesiyle sonuçlanıyor, o beklenen adalet dünyanın hiçbir yerine zamanında ulaşmıyor yahut hiç ulaşmıyor. Birçok yerde adalet beklentisi ahirete kalmış durumda.
Bu düzensizlikler dışında üşengeçliğimiz ve tembelliğimiz de bizi vuruyor. Yapmamız gerekenler için ‘Hemen yapmalıyım.’ değil de ‘Daha vakti var.’ mantığıyla hareket edip hep en sona bırakıyoruz. Hastalandığımızda tedaviyi, ezan okunduğunda namazı, etmemiz gereken duayı, yapmamız gereken hayrı vs… Erken teşhis hayat kurtarır mı bilemeyiz ama geç teşhisten her zaman iyidir.
Namaz, bir Müslüman için erken teşhislerin başında gelir. Zira namazını zamanında kılmaya alışan biri işlerini de zamanında yapmaya idmanlıdır. Namazını gelişigüzel kılan kişinin işleri de gelişigüzel olur. Ancak namazını tane tane, tadil-i erkâna riayet ederek kılan kişinin işleri de düzgün olur. Günde beş vakit aynı işi aynı özenle yapan kişi nasıl olur da üşengeç yahut düzensiz olur?
Ezan okununca namaza koşar gibi bir hastalık sinyal verince doktora gider o. Bir yerde bir ihtiyaç sahibi varsa ona ilk fırsatta umut olur. Namazın sünnetlerini arkaya atmadığı gibi, evinin düzenini de arkaya atmaz. Namazı düzgün olan kişi, Allah’a kulluk bilinci ile yaşar hayatı. Bu sebepten de yaptığı her işi Allah rızası için yapar. Yaptığı bir yemeğin, süpürdüğü bir odanın, aldığı maaşın, baktığı çocukların sevabının amel defterine yazılmış olmasını umar. Hâl böyle olunca aile içinde yapılan işler yarıştırılmaz. Namazı düzgün olanın aile hayatı da düzgün olur.
Namazı düzelince hayatı düzelir insanın. Namaz dinin direği olduğu gibi bir Müslüman için belki de dünyanın bile direğidir. Namazlarında dikkatli olan öğrencinin derslerine dikkati çok olur. Çünkü gözü ve gönlü sürekli bir şeylerle dağılan genç, namazla toparlanır.
Utanmaktan utanıldığı, edebin alay konusu olduğu asrımızda namaz, bakışları yere indirme provasıdır. Ancak namaz kılan kişiye zor gelmez yere bakarak yürümek. Namaz bir irade yönetimidir; namazı düzgün olanın iradesel bir problemi olmaz.
Namaz, geciktikçe tadı kaçan manevi bir nimettir. Namaz kılan bir yönetici bilir ki adaletin de zamanla tadı kaçar. Bir zaman sonra -tıpkı namaz gibi- adaletin de vakti geçer. Üstelik adaletin namaz gibi kazası da yoktur. Namaz Allah’la kul arasındadır, adalet kulla kul…
Rabbim namazla düzelenlerden eylesin cümlemizi...