Namaz, kul ile Allah arasındaki irtibatı sağlayan bağ, insanı Allah'a yaklaştıran kutsi bir ibadet ve kötülüklerden koruyan güçlü bir disiplindir. Kur'an'da en çok anılan, müminin hayatında en çok yer kapsayan ibadet namazdır. Kul, günde beş defa ilahi dergaha iltica edip kendisini yaratan rabbine meramını arz eder, her şeye gücü yeten Mevla'sından yardım ve hidayet ister; verdiği sayısız nimetler için O'na hamd edip bağışlanmasını talep eder. Mü'min, namaz ile Allah'a yol alır, O'na yaklaşır. Kısacası namaz mü'min'in miracıdır.
Her bir ibadetin taşıdığı derin anlam ve hikmetler vardır. Bu anlam ve hikmetlerin bazısı doğrudan; ilgili ayet ve hadisler aracılığıyla, bazısı, kimi simge ve semboller aracılığıyla, bazısı da insan aklına bırakılmıştır. Aklın sınırlarını aşan hikmetlerin varlığına da iman etmek gerekir.
Namaz İslâmî dünya görüşünün bir ifadesi olduğu kadar, İslâm'ın dünyayı nasıl düzenlemek istediğini de anlatır. Yani namaz, hem insanın rabbi ile olan ilişkisinin, hem de insanın içinde yaşadığı toplum ile kurması gereken ilişkinin çerçevesini çizen geniş kapsamlı bir ibadettir. Sanki namaz, varlığın ve varlık amacının bir özetidir. Varlığın sırrını keşfeden, problemin çözümünü sağlayan formüldür. Bundan dolayı ‘Namaz dinin direğidir' buyrulmuştur.
Namazın şekilsel veya görsel boyutu ve bunun ne anlamlar simgelediği üzerinde durulmuştur. Örneğin namazdaki ‘kıyam'(ayakta duruş) insanın gençliğini, ‘rüku' ihtiyarlığını, ‘secde' ise ölümünü simgeler denmiştir. Gene kıyam, alfabedeki elif (ا ) harfi, rüku dal(د), secde ise mim(م) harfi şeklinde olduğu, bu her üç harfin ‘ADEM' (آدم) kelimesini oluşturduğu söylenmiştir.
Biz de, namaza İttihad-ı İslam (İslam Birliği) penceresinden bakmaya, namazın şekilsel boyutuyla verdiği mesajları bu açıdan okumaya çalışacağız. Diyebilirsiniz ki, ‘İttihad-ı İslam ile namazın ne alakası olabilir?' İlk bakışta bir ilişki yokmuş gibi görünse de, dikkatle bakılınca güçlü bir alakanın olduğu görülür.
Aslında hemen her ibadet İttihad-ı İslam hakikatini anlatır. Zekat, İslam Birliğinin ekonomik, Oruç, ruhi ve psikolojik, Hacc, siyasi, Cihad, askeri, İyiliği emretme, kötülükten sakındırma(Emri bi'l maruf, nehyi ani'l münker) da eğitim boyutunu ele alır ve katkı sağlar. Namaz ise, İttihad-ı İslam düşüncesinin uygulamalı eğitimini veren mükemmel bir tablodur.
Öncelikle namazın toplu halde kılındığı yerler olan camilerden başlayalım. Camiler, müminleri günde beş defa bir araya toplayan mekanlardır. Birliğin kurulması fiziki olarak bir arada bulunmayı gerektirir. Bir araya gelemeyecek kadar birbirlerinden uzak kalmış insanlar nasıl birlik kurabilsinler?
Camiler, işin başından beri İslam kültür ve medeniyetinin oluşması ve yayılmasında etkin rol almış rahmani mekteplerdir. Cami münbit bir tarla, orada kılınan namazlar, okunan Kur'anlar da, ekilen mübarek tohumlardır ki, bu tohumların meyvelerinden mümin ruhlar beslenir, olgunlaşır ve güçlenir.
‘Peki öyle ise Müslümanlar neden birlik olamıyorlar ?' itirazı haklı olarak yapılabilir. Dağınık ve perişan gerçeğimize dokunması açısından bu itirazın önemsenmesi gerekir.
İslam Birliği'nin kurulamamış olmasının bir değil, birçok sebebi var elbette. Burada kısaca şunu ifade edelim ki; bugün camilerimiz ve cemaat ile kıldığımız namazlar birlik ve beraberlik ruhunu uyandırmıyorsa, ortada önemli bir sorun var demektir. Bu önemli sorun ise, bizim inanç ve ibadetlerimizi anlamamızda ve onlarla kurduğumuz ilişkinin sakatlığında yatmaktadır. Biz, ibadetleri sadece şekilden ibaret birer ritüel olarak görüyoruz.
Merhum N. Fazıl, aşağıdaki mısrada bu acı halimizi dile getirir:
Sözde İslam... Bir ferdi bir ferdine kaynamaz;
Bu halle utanmadan, camide saf saf namaz!