Her sabah yeni bir saldırı haberi ile uyanırız güne!
Ya cami cemaati katledilir..
Ya da bir cami kundaklanır..
Ya bir İslami merkeze saldırı olur..
Ya da Müslümanların can ve mallarına kastedilir..
Ya terör bahanesiyle haneleri, müesseseleri basılır..
Veyahut Kur'an'lar yakılır..
Ya ezanlar yasaklanır..
Ya örtü yasağı konur..
Ya da sakallı avına çıkılır!..
O kadar ki, neredeyse kanıksar hale geldik!
Bu arada dozajı, farklı bir yönde yükselttiler..
Büyük sömürge devletlerinin elebaşları girdi devreye bizatihi!
Ve de artık açıkça İslam'ın "problemli" oluşunu dillendirmeye başladılar.
Hatta sadece bununla da yetinmeyip Mısır kuklasının "müftü"sünü de devreye koydular.
Neymiş..
"Avrupa'daki Müslümanların son nesilleri terörist olarak yetişiyor" imiş!.
Mesele basit olmuş olsaydı..
İslam'a düşmanlıklarının oluşturduğu "histeri haleti" der, "klinik" bir değerlendirme yapıp geçebilirdik, belki.
Veyahut dar anlamda iç politika amaçlı günübirlik tutumlardır, diye düşünüp çok da önemsemeyebilirdik.
Lâkin mesele çok daha ciddî..
Tüm dünya gücü ile..
Bizi yakıp yıkmalarına
Fiilî ve kültürel savaşmalarına..
Nesillerimizi olabilecek en kötü yollarla dejenere etmelerine..
Ve bu uğurda astronomik fonlar sağlamalarına..
Tüm bu ve benzeri şeylere rağmen..
Ayakta kalan Yüce İslam..
Yıkılmayı bırakın..
Gerek mazlum ve çaresizlerin..
Gerek de bollukta debelenip artık hayatın anlamını aramaya çalışanların..
Tutundukları tek umut halini almış durumda!
Bu bağlamda, vereceğim tek bir istatistik her şeyi açıklamaya yetecektir, sanırım:
Son asrın son üç çeyreğinde;
Hıristiyan sayısı 2,4 kat artarken..
Müslüman sayısı ise tam 14 kat artmış!
Yani Hıristiyan artışının tam 6 katı!
Görüldüğü üzere,
İstenen düzeyde olmasa dahi..
"Nesilleri dinde koruyabilme" hakikati ile, sadece bununla açıklanabilecek bir mevzu yok adamların karşısında..
Asıl mesele şu:
İnsanlar çok büyük bir hızla İslam'a kaçıp koşuyor, İslam'a!..
Bundan daha "tehlikeli" ne olacak, onlar için artık!
Sanırım, şimdi anlaşılıyordur:
Ne istiyorlar bizden?!