Pandemi döneminde eğitimin aksaması ve bunun hangi şekilde telafi edileceği hep konuşuluyor. Ve konuşulması gereken bir meseledir. Zira tüm öğrenciler bu süreçte derslerinden uzaklaştılar. Bunun daha ne kadar süreceği ve yapılan hazırlığın ne kadar randıman vereceği muammadır. Fakat bu aksaklıklardan ziyade yıllardır aksatılmayan eğitim sisteminin bir türlü istenilen verimi vermemesini dile getirmek istiyorum. Evet, eğitim sisteminde birçok değişik uygulamanın yanında kaliteli bireylerin yetişmemesinin nedeni ne olabilir? Eğitim sistemimiz kişiyi hem başarı açısından hem de şahsiyet olarak istenilen seviyeyi yakalamamanın nedeni ne olabilir?
Baştan şunu söyleyelim; yıllardır eğitim sistemi bu ülkenin en büyük sorunu olarak ortada duruyor. Eğitim sistemimizin sağlam temellere oturtulmasını bir türlü yakalayamadık. Zira eğitim sistemimiz, bizim medeniyet iddialarımız, ruhumuz ve dinamiklerimiz ekseninde işlemiyor. Bir ülkenin eğitim sistemi; çocuklarına içi dolu olmayan ve sadece kuru bilgi veriyorsa sağlıklı ve öz güveni yüksek bir nesil beklenemez. Faydalı bir eğitim sistemi, çocuklarına manevi bir ruh vermekle, ideal ahlâk kazandırmakla yükümlüdür. Zira bir yandan özgüven, öte yandan tevazu ile donatmak, toplumun sağlıklı dinamikleri için kuşatmak ve kanatlandırmak, bir eğitim sisteminin önceliği olmalıdır.
Kültür ve fikir dünyasını, yalnızca Batı’da üretilenleri buraya aktarmakla, bu neslin önünü açamaz ve bu ülkenin çocuklarının ufkunu genişletemeyiz. Aksine, bu ülkenin çocuklarını hem zihnen hem de fiilen köleleştirir. Bu ülkede batıdan taklit bir eğitim sistemi, çocuklarımızın zihnini, ruhunu ve aklını zehirliyor, yok ediyor. Eğitim sistemi ve üretilen suni batı hayat portreleri çocuklarımızı ruhsuzlaştırıyor. Kendi değerlerimize yabancılaşmış, kimliksiz, ruhsuz, entelektüel melekeleri donmuş, Batı'ya aşağılık kompleksiyle bakan, zihni felçleşmiş, ruhunu yitirmiş, kaygan zeminlerde patinaj yapan kuşaklar yetiştiriyor sadece.
İlahi vahyin gölgesinde insanlığa sunacağımız adaleti, hakkaniyeti, kanaati, fedakârlığı, paylaşmayı dünyaya armağan edebileceğimiz evrensel değerlerimizi özümsetecek bir eğitime hasret kaldık. Bunun tam tersi çocuklarımızı ruhsuzlaştıran, bencilliğin, kariyerperestliğin, başarı putunun kölesi hâline getiren bir sistemle karşı karşıyayız. Bizim medeniyet birikimimize ve ruhumuza tastamam yabancı bir eğitim modelinin evrelerini yaşıyoruz.
Çünkü çocuklarımızı kaybediyoruz. Genç kuşaklar, gözümüzün içine baka baka yok oluyor... Elimizden kayıp gidiyor... Şüphesiz ki bunun en büyük sebebi kendi kültürümüzü, kendi zamanımızı, kendi dünyamızı yaşamadığımız, kendi hayallerimizi, kendi iddialarımızı değil başkalarının hayallerini, başkalarının iddialarını hayata geçirmekten başka bir şey yapmadığımız gerçeğidir.
O yüzden, bu ülkenin eğitim sistemi terörden de, ekonomik krizlerden de önemlidir. Pandemi sonrası da yine “şekil olarak” rayına oturacaktır. Ancak kendi kültürümüzü ve öz değerlerimizle uyumlu hale getirmediğimiz müddetçe bu sorun devem edecektir. “Nesil” endişesi olan her türlü siyasi ve sivil inisiyatifi elinde bulunduranlar hep beraber bu elzem sorunu çözmeye yönelmelidir.