Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, Irak'ta IŞİD'in rehin aldığı Türkiyelilerle ilgili olarak "Musul'daki krizin çözümü için Türkiye ile sürekli irtibat halindeyiz. Bazı gelişmeler oluyor. Fakat bu hassas konunun basınla paylaşmasını uygun bulmuyoruz" dedi. Barzani, olay gecesi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun kendisini arayarak Musul Başkonsolosunu korumasını istediğini, kendilerinin de başkonsulusluk ile iletişime geçtiklerini ancak Başkonsolosun olayların daha fazla büyümesini istemediği için daha sonra kendileriyle iletişime geçmediğini öne sürdü.
Barzani, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Musul'u ele geçirmesinden sonra ülkede yaşanan gelişmeleri ve hükumetinin tutumunu değerlendirdi.
Musul'un kimsenin tahmin etmediği çok kısa sürede IŞİD'in eline geçtiğini ifade eden Barzani, "Elbette İŞİD denilen terör örgütünün yanında başka güçler de vardı. Baas Partisi üyeleri ve bazı bölge aşiretleri de işin içerisinde olabilirler. Bunlar, farklı gruplara bağlıdır. Bütün dünya, bu olaya odaklandı ve endişelendi. Yaşananlar, Kürdistan bölgesini de tedirgin eden bir durumdur" diye konuştu.
Olayların yaşanacağını öngören istihbarat bilgilerinin ellerine geçmesinden sonra Bağdat hükümetiyle temasa geçtiklerini aktaran Barzani, ilk olarak Savunma Bakanlığı yoluyla ellerindeki bilgileri, Irak Başbakanına ulaştırdıklarını söyledi. Barzani, olayları önlemek için merkezi hükümete birlikte çalışma isteğini ilettiklerini ancak Bağdat'tan saldırı başladıktan sonra gece saatlerinde cevap geldiğini anlattı.
Barzani, "Bağdat hükümetinden gelen mesajda bizden gerekeni yapmamız isteniyordu. Ancak bazı şeyler için çok geç kalınmıştı" ifadesini kullandı.
Peşmerge güçlerinin harekete geçmesi için Irak anayasasına göre yerine getirilmesi gereken bazı prosedürler olduğunu aktaran Barzani, "Irak başbakanının, resmi bir şekilde Kürdistan bölgesi başkanından yardım talep etmesi lazım. Ancak o zaman askeri güç gönderebiliriz" bilgisini verdi.
Bağdat'ın şu ana kadar resmen kendilerinden yardım talebinde bulunmadığını bildiren Barzani, Musul olaylarının ardından hükümet olarak ilk önce Kürdistan bölgesinin güvenliğini ve istikrarını sağlamaya çalıştıklarını ve bunda da başarılı olduklarını dile getirerek "Peşmergenin hakim olduğu bölgelerde çok rahat şekilde emniyet ve istikrar tamamen sağlanmış durumda" dedi.
"KİMSE BUNU BEKLEMİYORDU"
Barzani, IŞİD'in, Musul'a saldıracağını tahmin ettiklerini ancak sonuçlarının bu kadar büyük olacağını kimsenin beklemediğini ifade ederek şunları söyledi:
"Musul'da terör eylemleri düzenleneceğini tahmin ediyorduk. Fakat askeri ve siyasi olarak böyle bir sonuç beklemiyorduk. Bağdat, hatta IŞİD de Musul'da bulunan Irak ordu gücünün birkaç saat içerisinde dağılmasını beklemiyordu. IŞİD bile olayların bu kadar büyüyeceğini tahmin etmiyordu."
"SORUMLUSU MALİKİ'DİR"
"Bu olayda birinci sorumlu Nuri el-Maliki'dir. Bağdat'ın yanlış politikası nedeniyle bu olaylar yaşandı" diyen Barzani, şöyle devam etti:
"Ramadi bölgesinde 2 yıl önce gösteriler başladığında siyasi bir çözüm bulma çabası içine girilseydi olaylar bu kadar büyümezdi. Zira Kürt, Arap, Türkmen, Sünni, Şii genel olarak Irak'ta herkes, teröre ve IŞİD'e karşı. Tüm etnik ve dini unsurlar, kendilerini Irak'ın bir parçası olarak görmeli. Eğer bu sağlanmazsa olaylar yaşanmaya devam eder."
PEŞMERGE'NİN KERKÜK'Ü ALMASI
Barzani, Irak anayasasının 140. maddesinde sorunlu bölgeler olarak tanımlanan Kerkük ve diğer bölgelere peşmergenin girmesine ilişkin, "Peşmergenin, Kerkük'e girmesi, Irak Başbakanlığının isteği üzerine gerçekleşti. Irak ordusunun çökmesi üzerine bir boşluk meydana geldi. Bu boşluğu, peşmerge doldurmasaydı, IŞİD doldururdu. Bu nedenle buralara girdik. Kürdistan peşmerge güçleri, asayişi sağlamak için bu bölgelere girdi. Bu, 'peşmerge fırsatı değerlendirip Kerkük'e girdi' şeklinde yorumlanmasın" değerlendirmesinde bulundu.
Barzani, "Irak hükümeti, isterse bu bölgelerden çıkar mısınız" sorusuna, "Bizim önceliğimiz bu bölgelerde emniyet ve istikrarın tamamen sağlanmasıdır. Çıkmamız bölgedeki emniyet durumuna bağlıdır" cevabını verdi.
Barzani, şöyle devam etti: Irak anayasasının 140. maddesi söz konusu bölgelerin idari olarak nasıl yönetileceği sorununu çözüyor. Biz 10 yıldır bu maddenin uygulanmasını istiyoruz. Bu bölgelerin, Kürdistan toprağı olduğuna dair hiçbir kuşku yok. Biz bu bölgelere 'sorunlu bölge' demiyoruz. Kürdistan idaresinin dışındaki Kürt bölgeleri diyoruz.